24 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

24 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RADYO Programlar Musiki ve komedi Pazar akşamları, saat 20.30 oldu mu Ankara Radyosunu kapayınız ve tam bir saat açmayınız. Yoksa öy- lesine soğuk bir programla karşılaşır, öyle manasız sözler işitir, öyle tatsız nükteler dinlersiniz ki radyoyu açtı- ğınıza değil, bir radyoyu satın almış bulunduğunuza bin kere pişman o* lursunuz. Sanki Ankara Radyosunun "Musiki ve Komedi" saati bu işlerin ne kadar ehliyetsiz ellerde bulunduğu- nu cümle âleme ilân etmek için ihdas olunmuştur. Maksat buysa, elhak ba- -arı da tamdır.. Bu haftanın başında pazar akşa- mı, program Orh ezener orkestra- sının çaldığı bir kaç parçayla başladı Böylece de programdaki " siki' kelimesinin hakkı verildi. Sonra baş- laması gereken "Komedi"' idi. Komedi değil ama, bir festival başladı. Prog- ramın mucidi Naci Serez bir müddet evvel parlak bir keşifte bulunmuştu: Bulmacalar ihdas etmek. Başka rad- yolarda da bulmacalar — sorulmuyor değildi, ama bakıma bizde bu iş nasıl yapılıyor, nasıl anlaşılıyor.. "Musiki ve Komedi" saatinin bir spikeri var- dır: bayan Serez. Spikerler bir kaç kısma ayrılır; bazdan iyi havadis o- kur, bazıları programlan takdim e- der, bir kısmı ise bu programlan can- landırır. Bayan Sereze havadis okut- turulmaması,, program takdim etti- rilmemesi cidden yazık. — Kendisinin mikrofona gayet iyi giden bir sesi var. Fakat Bay Serez Bayan Sereze "Musiki ve Komedi" saatim canlan- vermiştir. Bu ise, aşka şeyler istiyor: nükte, canlılık parlak bir zeka, hazır- cevaplık.. erez, mıkro on ba- şına gelen dınleyıcıye soruyor “"— İsminiz efendim?" — Ahmet Tolon." "— Güzel!" Spikerinin nüktesi, canlılığı, par- lak zekâsı evkadınlıgı musiki, edebıyat atasöz- ler Şimdi —zannedilir ki programı hazırlıyan zat uğraşmış, her mevzuda en alâka çekici sualleri hazırlamıştır. Hayır! Sualleri hazırlayanlar, gene dinleyicilerdir. Yani bazı dinleyiciler sual hazırlıyor, bu sualler başka ba- zı dınleyıcılere soruluyor. Hem de ne kadar müddet? Bir evvelki program- da 45 dakikaydı, bu hafta yarım sa- at.. Halbuki başka radyolarda, prog- ramı | ü bulmac “prodüktör" lerin bir türlü anlayama- AKİS, 24 ARALIK 1955 dıkları bu olsa gerek Ya sualler? Yarabbi Bunlardan daha manasızlarını mak, hakikaten çor zordur. Her lene dört sual soruluyor. Bilirse, sual başıııa iki davetiye var. Davetiye de- yince, ciddi bir mükâfat sanmamalı Bir başka programın —davetiyesidir. Bari, sualler bilinmeyince davetı eler uyandırılsa k da yufka yüreklidir. Hattâ bazan, cevaplan bi- i, ya sualler? bul- le kolaylaştırır. Evet her şey, sanki studyodakı bir kaç kışı içindir.. Ni- son pazar akşamı, spikerin “vaktimiz bu kadar" diye diye yeni dinleyicileri mikrofon —başına getir- mekten kendini alamadı. Bu gibi programlarda her şeyin dakikası da- kikasına nizamlanması gerekir, geli- şi güzelliğe yer verilmez. Tam yarım saat bulmaca.. Tahammül edene aş- kolsun! akat bulmacaları takip eden zat, bulmacalara bile rahmet okuttu. E- rol Özgen adında biri fıkra soyluyor- du. Sanki soğuk fıkralar, büyük dik- kat ve itinayla seçilmişti. Üstelik, o- radan buradan alınmıştı. Bob Hope veya Dany Kaye de fıkra söylerler ama Necdet Rüştü, Efevari fıkra de- ğil.. O fikr alar bır defa söylensin di- ye yaratılmışlardır. Uzerlerınde çalı- şılmıştır, kafa yorulmuştur. "Musiki ve Komedi" saatinde bunların hiç bi- ri mevcut değildir Zaten prodüktör çalışm kafa fıkracıdan hunları hangı hakla talep edebilir ki? İşte bu yüzdendir ki biraz Rizeli tak- lidi yapabilen bir zat - daha evvelki Erdoğan Çaplı Allah aşkına patlıcansız yemek ! programda lazlardan — bahsedi yordu, bu sefer kulağı çekilmiş olmalı ki Rızelı tabirini kullandı - fıkra anlat- d ye mikrofon başına getirilmek- Ya ondan sonra? Ondan sonra, tabii Er dogaıı Çaplı! İnsanın, "Alla rızası ıçın Erdoğan Çaplısız bir prog- ram" e haykıracağı geliyor. Aynı gün, sabahleyin tam bir saat "Dal- dan dala" sıyla mikrofonu işgal et- misti; o yetmemiş olmalı ki akşam da "Musiki ve Komedi" saatinde üs- tad dinleyicilerin karşısındadır. Spi- kere göre bu, programın sürprizidir. Ama ne sürpriz! Aslında, Naci Se- rez bir saati dolduracak şey bulama- mış ve Erdoğan Çaplıdan "Musiki ve Komedi" programında da yer alma- sını rica etmiştir. "Daldan dala" nın meşhur marşı, Erdoğan Çaplının mu- sikisi ve programın sonu Ama Er- doğan Çaplının sonu değil! Zira üs- tad pazartesi akşamı da radyo senfo- ni orkestrasını idare edecektir. Ha gayret! Bir de şan konseri verse... pazar akşamı "Musiki ve programından sonra radyo- nuzu gene açmayınız. Zira onu takip eden saatin adı da "Haftanın bulma- cası" dır. Onda da başka türlü bul- maca sondur. Bir de Polis hafiyesi Fordney'in bulmacaları vardır. Zaten pazar akşamlan "Haftanın bulmaca- sı" ndan sonra da sıra "Tarihimden fıkralar" dır. Bulmaca fıkra... İşte 15 milyon liraya yakın bütçesi bulu- nan Basın * Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğüne - Muammer Baykanın idaresindedir - bağlı Ankara Radyo- sunun - İskender Cenap Egenin ida- resindedir - pazar akşamı eğlenceleri. İşten anlayanların iş başında bu- lunmaları, hakikaten başka türlü olu- or! Islahat Bugünkü şarttır zihniyeti, bu suiniyet ile çalışan Ur radyo idaresini toptan düzeltmek için idareciler arasında lüzumlu bir tasfiye yapmak şarttır. Bu tasfiye hareketinden sonra, hiç değilse eski günlere doğru bir dönüş başlıyacaktır. Buradan daha ileriye gitmek ve daha iyi programlar ha- sırlamak kabil olacaktır. Yoksa bol para kazanmak iddia ve hevesinde o0- lan bir idareci gurubu ile radyoyu ıs- lah etmek mümkün değildir. Her bir idareci şefin, bir programı olur - hem de paralı bir programı - bütün mesa- isini buna harcamak yolunu tutarsa, radyonun İslahını değil, gün be gün kendisinden bir şeyler kaybetmesini gerektirecek her şart kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Tasfiye hareketini ya yeni getiri- lecek bir müdüre vermeli, salâhiyetle- rini genışleterek her türlü icraatım tek elden yürütmesini sağlamalıdır, yahut da bir radyo komisyonu kur- malı ve istenilen gayeyi elde etmek için çalışılmalıdır. Yoksa, her türlü yenilik lafı, her türlü icraat mükem- melliğine dair iddia boş ve zayıf bir söz olarak kalmağa mahkümdur 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: