EDEBİYAT .. Şiir Mutlu bir çağ Geçenlerde derginin tertip ettiği anket sorularından biri <«Yeni Türk Şiiri hakkında ne düşünüyorsunuz?» du. Bir şairimiz, soruya: «Türk Şiiri en mut- lu çağını yaşıyor» diye cevap verdi. Bu, yol üstü sorulmuş bir soruydu. Aslında, sorunun şip - şakçıklıktan öte bir önemi vardı. O günden beri bu ko üzerinde yeniden düşünmek gerekti. «Yeni» ye en uzak, «Eski» ye en ya- İnsaf»ı en az kişiler bile, son on beş yılın, Türk Şiiri için nasıl göz ka- maştırıcı bir aydınlık içinde geçtiğini i» tiraf zorundadırlar. ürk şiirinin bu yıl- lar içinde buyuk bir ıııkılap yaptıgını da görmemek, bilmemek mkü değildir. Son bir iki yıl ıçınde dergılerde gö- rünen yeni imzalara, yeni yetişen en genç nesle bakılırsa, «yeni» denilen, hali de» ğerlerının savunulmasına çalışılan şiiri- Yetişmekte olan «Yeni Şiir» in eksiklerini bulma çabası içimledir. Yetersizliğini is- pata uğraşmaktadır. Yeni Şiir'in kalbur üstü ğerleri, en genç nesil tarafından bir şekilde yargılanma. Yalnız yaptıklarının de» yapamadıklarınm bıle hesabı sorul- ta Yani, şiirim yeni bir iç sa- aşa başlamaktadır Belırtıler bunu gös- terıyor. kın, Oysa ki, gerçeğin bir başka taralı, bu iç savaşa hak verdirecek gibi değildir. Bugün, Dante gibi» ömrünün ortasına gelmiş, ortayı aşıp nerdeyse <finiş»e kal- kacak sanatçılarımız, şairi hikayecisi, ad- larından önce kullanılan «genç» âfından kurtulamamışlardır: Genç şair, genç hi- kâyeci. Genç şair, g e n ç hikayeci derken « a » matör şair, amatör hikâyeci» denmek is- ter. Daha çok, halk böyle anlar. «Genç şair» e bir çeşit <istidat» gözüyle bakı- lır. İşin içyüzü b ö yle olmasabile — adlı bir yazısında bu olarak dert yanmıştı. Yazısının başında demişti ki: «Yaşı kırk geçti. Geçti ya, on beş yıldan fazla bir zamandan beri genç hikâyeci diye anılır. Bizim de, hâlâ, genç şair diye anıldığımız gibi. Geçelim...» Orh Veli, ölümüne kadar <«Genç Şair» adından kurtul atmadı. Daha sonra yetışenlere ne a d" verilmesi gerekeceği dü- haline bile geldi Fazıl Hüsnü, hem Ahmet —Oktay «Genç Sair» olur mu? «Genç» Hik üzerinde fazla durmamız sebepsiz değil. Şunu belirtmek istiyoruz: Yeni Sür çığırma açanlar, bugün hık çağlarına gelmiş, haklarında kon lacak, hatta hüküm verilecek r vermiş olmalarına rağrmen, kur topluluğunca hâlâ enç Şair» gö- züyle bakılıyorlar. Yani, bir bakıma, us- talıkları gereği kadar bilinmiyor. Ya da edilmemiş. Şartlar böyle olunca, nuşu- sayıda e» geniş 0- bu şairlere «eski» demek, haklı çıkarmaz Yeni şıırın getırdıkle İ Görün gerçek ise şudur: Yeni şiiri- miz bugun ustalarını yetiştirmiştir. Yetişen nesil i şiir> in aydınlık ha» vası içinde gelişmektedir. «En yeni» ler Yeni şiir> in havası içinde yetiştikle- rinden ötürü, onu <alışılmış» buluyorlar; hattâ biraz «eski» görüyorlar Haktanır bir inceleme, Türk Şiiri- nin son onbeş yıl içinde nasıl hızla yön, birim, öz değiştirdiğini ortaya çıkaracak, tır. Şimdi, »cemisi, «en yeni» 1leri «en iyeni» nin kanat çırpan «hececi» lerden bir kaç gömlek üstün şiir söylüyorsa, bu, son onbeş yı- lın eseridir. ürk şiiri yapmacıktan, sahteden bu öonbeş yıl içinde kurtulmuştur. Türk şi- irinin bu büyük kurtuluş, hayata, r- çeğe yenıden gelış savaşını hazırlayan nesil, öyle kolaycacık, bir ka- çizilip atılır gibi değildir. şiir havasından kurtulmak, süsten uzak- laşmak, yalın bir dil, temiz bir ifadey- e, batılı mânada şiire kavuşmak, sanıl- dığı gibi kolay olmamıştır. «Yeni şiir» uzun yüzyıllar hasreti çe- kilen çok şeyi, şiirdir: ve yapa lemde, bize bir hamlede sunan İnsanoğlunun aşkı, yaşama dileği ve sevinci; hayat savaşı, yaşanılan hayatın acı, tatlı yönleri, memleket sevgisi, yurt gerçeklerdi, ilkin bütün tabiiliği, canlılı- ğı, ölmezliği ve gerçekliği Be, bize <<Yenı Şiir» in dili sunulmuştur. Türk irinin çok sesliliğine kavuşması da ni Şiir» le başlamıştır demek, yanlış ol- maz. Bugün üzerinde yeniden konuşulup tartışılacak bir Yahya Kemal vardır ama, bir ahececıler» yoktu Y: a Ke- y şayan bir tarafı, tartışmaya de- n gosterır. önceki devir, bu ya- yoksundur. am tabırıyle kaybolmuştur. Okullarda okutulmasa, ye- tişen nesiller eserlerini değil, le bilmeyecekler. dan şu neticeyi çı- karabiliriz: Yeni Şiir, kendinden önceki- lere büyük şevler borçlu değildir. Ama «Yeni Şiir» kendinden sonra gelen nesle çok şevler bırakacaktır. Bırakmaktadır. adlarını bi- ize hayatın, yaşaman m vazgeçilmez tadını taddıran, Cahit Sıtkı, öyle kolay, cacık yetişir mi sanılıyor? Cahit Sıtkı, Ahmet Muhip, Ziya Osman «yeni» yi <«aşırır ya götürmeden, büyük yadırgat- malara gitmeden yaşayan şiiri söylemesi* ni bılmışlerdır Cahit Sıtkı'dan, Ahmet 'ten mısra yapısı, İ hususi- yeti bakımından yetişen nesiller çok şey- ler öğrenenebilirler. Cahit Sıtkı nın <«35 yaş» 1, «Gün Ek- silmesin. ceremden» i, <«Abbas» 1, «Garip Kışı» si, «Robenson» u: Ahmet Muhib'in <«Ağrı» sı, «Fahriye Abla» sı, «Serenad» 1 kolay unutulur, kolay ya- meğini, değerini inkâr, çeğe göz kapamak olur. hiç olmazsa ger- «Ye- Halk şiirinin bolcana ifade zenginliğinden nasipli, alabildiğine renkli, he- yecanlı mısralar söylemiş bir Bedri Rafa » mi nasıl görmezlikten gelinir? eYeni Şiir» in bir numaralı savaşçısı Orhan Velinin, Oktay Rifat ve Melih Cevdet'le birlikte açtığı çığır, misilsiz bir tazelik ve yeniliktedir. Şimdi o hayaya KAPAKTAKİ ŞAİR Cahit 1954 yılı Ocak' ayının ikinci yarısın- da bir geceydi. Ziraat ve Veteriner Fakültesi konferans salo nu hınca hınç köşesinde An- Tiyatrosunun şairler, hikayeci- bir kadro geceye katılı- V: tanınmış sanatçıları, lerle kuvvetli ordu Programı genç şairlerden biri takdim ediyordu. Gece, artan bir ilgiyle devam etmekteydi. Programı takdim eden şa irin gözü kapıdaydı. Birisini bekledıgı belliydi. Dinleyiciler ellerindeki ramı inceliyor, ön sıralara bakarak orlardı. Programı takdimle dınleyenlerın 'beklediği, Bu sırada, birisi ret ve endişeyle habe- etirene baktı, kaldı. Soma, biraz kırık bir sesle, dinleyicilerden özür di- ledi: <<Şımdı aldığımız bir habere göre, de- Türk şiirinin büyük — ustası Tarancı, bütün arzusuna » Ani rahatsızlığı ddlayısiyle top- lantımıza katılamayacaktır. ndan din. leceğiniz şiiri, yacağım.» izin verirseniz ben oku- Cahit Sıtkı Tarancı'nın o akşam oku- yacağı şiirin adı, «Korkunç Güzel» idi: B el titremesi kadeh tutarken Bu yaşta nasıl koyuyor insana Orhan gibi vaktinde gitmek varken ğ mi oyala na Rakıdan tütünden beter alışık Olduğumuz korkunç güzel bir şey var Tutmuş bırakmaz bir sıkındık Canımız çıkana kadar Ve ardından «Abbas» Dinleyicilerin hemen hepsi, kı'nın toplantıya gelmeyişi olarak gösterilen rahatsızlık» a, pek nanı görünmediler. Içlermden <<Malum hikâye ve bahane...» muhakkaktı. bizi şiiri okundu. Cahit Sıt- için sebep «âni leri Gece böylece devam Aynı gün İstanbul'dan <Varlık Der. başlığını taşıyan Ya- «Cahit mektupta, <«35 Yaş» ın dördüncü baskı- AKİS, 22 EKİM 1955