YURTTA OLUP BİTENLER dolu olmalıdır.. tareke ilân ediyordu. Konferansın so- nuna kadar iç meselelerimiz bir tara- fa bırakılacak at iki muhalefet lideri başka bir hususta hüsranlarını — ifadeden kendilerini alamadılar: dış politika meselelerinde iktidarın muhalif par- tilerle temas etmesi ananesi maalesef henüz teessüs etmemişti. Bu ifadede acı bir serzeniş hissetmemek kabil değildi. Yunanistan heyetinin Lond- raya hareketinden eWel — Başbakan Vekili Stefanopulos iç meselelerde a- deta kanlı bıçaklı olduğu muhalefet partileri liderlerini davet etmiş, on— larla istişarede bulunmuş, hüküm tın plânım anlatmıştı. Yunan huku— ti de hür, seçimler neticesinde iş başına gelen ve bu sıfatla Yunanis- tam gelecek seçimlere kadar temsile tam selâhiyetli bir ekseriyetin hü- kümetiydi. Ama Stefanopulos Kıbrıs gibi Yunanlılar için de milli sayılan bir meselede muhalefetin — desteğini haiz olmanın ancak kuvvet kazandı- racağını görmüştü. Başbakan Adnan Menderesin de bu hususu hatırlaması çok iyi olurdu. Muhalefet liderleri bizzat harekete geçmekle iktidara mükemmel .bir ders"Verdiler. Halbu- ki aynı hareket iktidar partisinden gelseydi şu anda muhalefetin kazan- mış bulunduğu şerefi kendisi kaza- nırdı. Zira bu bir hafta içinde iki mu- halif partinin Merkezine ve Genel Başkanlarına tebrık ve tasvip telgrafları yağdı. Demokrat Parti prestijini yükseltecek bir. fırsatı ge- ne kaçırmıştı. Bu kaçıncı fırsattı ya- rabbi! Muhalefetin milletin gözüne girmesi için iktidar elinden gelen hiç bir şeyi esirgemiyordu.' Üstelik iktidar hatıpleri muhale- fetin kendiliğinden ilân ettikleri mü- tarekeye de riayet etmediler. Haki- katen hükümet memlekette böyle bir bi dan muhalefet bulunduğu için, Muhalefet fiilen mü-. Lefkoşa'da Atatürk meydanı l10 bin Türk ve Türkiye'nin emniyeti bir muddet eWel Amerikanın meş- hur "Time" mecmuasının dediği gibi ne kadar sevinse yeriydi. Bir muha- lefet ki iktidara düşen vazifeleri de memleketin cidden hayati meseleleri bahis mevzuu olunca yapıyordu. Hal- buki aynı anda Yunanistanda muha- lefet "General Giras rezaleti" dola- yısiyle iktidara şiddetle hücum edi- yor ve hükümet milli birliği temine çalışıyordu Başta ıçışlerı Bakanı Dr. Namık Gedik olduğu halde bir çok iktidar sözcüsü orada burada yaptıkları ko- nuşmalarda Yunanlılara değil, Kıb- rıslı tedhişçilere de değil sadece ve sadece adına kalkınma denilen, büyük hatalar, eksikler ihtiva ettiği artık muhalıfî muvafıkı, — tarafsızı işten anlayan herkes tarafından kabul e- dilen iktisadi harekete toz kondu- ranlara ateş püskürtüyorlardı. Hem de ne ateş püskürme ve ne sözler, ne tâbirlerle.. İşte Dr. Namık Gedıgm Eskişehir konuşmasından gazetelere geçen bir parça: Eserlerimizi — şer kuvvetlere karşı himaye edelim ve bu eserleri görmeyenler vatan topraklarını sür- me gıbı gözlerine- sürsünler. İmanı- mız'o kadar çok büyüktür ki her şe- yi yıkabiliriz" İktidar bu sözleriyle, milleti ken- disine bağlayan sevgi — köprülerinin sonuncularını da yıktığından haber- siz görünüyordu. Zira sessiz ve seda- sız duran millet her iki taraf m hare- ket hattını dikkatle tetkik ediyor ve . hükmünü veriyordu. Muhalefetin bu meselede aldığı puvanlara iktidarın yetişmesine imkân kalmamışa benzi- yordu. İçişleri Bakanı Eskişehirde o edebi lâfları sarfederken — bir yurt gezisine çıkmış bulunan Cumhuri- yetçi Millet Partisi Genel Başkanı her gittiği yerde ancak Kıbrıs mese- lesini ele alıp halkı milli birliğe da- vet ediyor, iç politikaya asla ve asla temas etmiyordu. Aynı şekilde C.H.- P. hatipleri de İsmet İnönünün işa- retinden sonra dahili tartışmaları. kesmişlerdi. Millet, tarafların vatan- severliğini elbette ki radyoda konu- şanlara sözlerine — değil, tarafların hareket tarzlarına bakarak anlıya- caktı. Tenkid edilecek bin tarafı olan kalkınmamızı tenkid etmenin mem- lekete hayırlı olduğunu, kalkınmanın tenkidle daha iyi yürüyeceğini bilme- yen pek az kimse vardı. Ama Kıbrıs gibi bir meselede milli birliğin alem- darlığını iktidar, muhalefete kaptır- mamalıydı. İşte bir defa daha Demok- rat Parti en basit siyasi incelikten mahrum şekilde hareket etmişti. Boşa çıkan hazırlıklar Halbuki işin daha fenası vardı. İs- met İnönüyle Osman Bölükbaşı- nın milleti birlik ve beraberliğe da- vet eden beyanlarını hazırladıkları sırada bazı gazetelerde de hummalı bir faaliyet göze çarpıyordu Bir ta- kım başyazarlar "mülhem" kaleler kaleme alıyorlardı feti,. Kıbrıs meselesinde hükümeti destekler_nemekle suçlandıracaklardı "Niçin İsmet İnönü susuyor, niçin Osman Bölükbaşı konuşmuyor?" di- yeceklerdi. Bu tertiplerden parti ge- nel başkanının habersiz bulunduğu tahmin olunabilir. Ama bir gayret- keş harekete geçmişti. İşte, muhale- feti yeniden vatana hiyanetle itham fırsatı çıkmıştı. Klişeler, makaleler hazırlandı. Bütün mizansen tamamdı. Yalnız aynı akşam muhalefet lider- leri oyunu bozuverdiler. — Gayretkeş yaya kalmışdı. Klişeler değiştirildi, makaleler dağıtıldı, mizanpajlar zeltildi. Bir tek gazete oyuna geldi: Za- fer! İktidarın organı, muhalefet li- derlerinin milleti hükümetin etrafında birliğe davet ettikleri günün ertesi AKİS, 33 EYLÜL 1955