Fakat başka bir sınıf mılletvekılı Muhalefetin hareketsizliğ esef etmektedirler. Parlı için- de kendilerinin asla ve asla kaale a- lınmayışına mugberdırler Bir "e miyet verilmeme" mpleksi 1- çindedirler. Bunlardan biri şöyle de- miştir: "— Yazık ki, (muhalefet 150-200 milletvekili ile gelmedi siz göreceği- niz itibarı o zaman anlardınız) bun- lar Cumhuriyet a Partisi- nin - ve alelıtlak muhalefetin * içten fethedılmesıne çalışılmasını tas- mekte, bizzat kendi iktidar- larının bu politikasına alet olan Halk- herkesten çok kızmaktadır- lar. Mevcut Muhalefet dahi ortadan kaybolursa bu milletvekillerine veri- len ehemmiyet bir kat daha azala- cak, hepsi Parti mekanizmasına bağ- lı kuklalar haline gelecektir. N P, gurubunun genç mılletvekıllerınden bir çoğu girişti- ğimiz demokrasi tecrübesinin durak- laması karşısında hakikaten üzüntü duymakta, fakat maalesef bir hare- içlerinden gelen arzuyu uyut- maktadırlar. Fakat bir gün, hakiki kanaatlerine uymayan icraatın mü- temadiyen devamı karşısında ne öde- nek, ne milletvekilliğinin cakası ken- dilerini - hiç olmazsa içlerinden bir kısmını - mutlaka itecektir. Nitekim 1955 senesi civarında o zamanın ik- içinde beliren ayaklanma da başbakan Saracoğlunun kimseyi a- dam yerine koymamaktaki ısrarının yüreklerde duyurduğu bir infialin ne- ticesiydi Haklar verilmez, alınır İçinde bulunduğumuz "uslu çıkmaz" daha ne d n ve bunları kaldırmamak ni- yetini açıkça izhar eden bir iktidarın memnuniyetsizlik uyandırmamasına mnuniyetsizliğin bir yerden patlak vermemesine imkân Patlak nereden olacaktır? iktidarın içinden mi, yoksa mu fetten Nereden olursa olsun, antidemok- ratik kanunların kaldırılması için iktidarın manen tazyik edilmesi şart- tır. Eğer gazeteciler şikâyet ettikle- ri basın kanunun ferahlamak istiyorlarsa rafında bir kampanya açmalı ve müş- tereken mücadele — etmelidirler. İk- tidar, basın hürriyeti mevzuunun u- olduğu gün bunu kısmakta vaz geçmeye kendisini mecbur hıssedecektır ÂAynı şeyi te- minat mevzuunda, Muhalefet parti- AKİS, 9 NİSAN 1955 Bızzal hale- 'gibi demokratik sahada henuz leri yapmalıdırlar. Üniversite muh- tariyetinin ehemmiyetini herkese an- latmaya çalışmalıdırlar. Bir program, esinde gayret sarfetme- lidirler. İktidarı plansızlıkla ve prog- ramsızlıkla itham edenlerin kendi partılerınde bırakınız planı bırakı— z programı, bir insicam bile madıklarını gormek er halde umumı efkârı onların peşinden sürüklemez. Halbuki davalar, büyük halk kutlele— rinin müzaheretini istemekte - mokrasilerde şeye kadır olan, büyük kütlenin tazyikidir. Bu tazyik ise, bir organizasyon işidir. Muhale- fet partilerinin vazifeleri, hele bizim yapa- cak pek çok şeyi bulunan memleket- lerde şikâyet mevzularını milli bir igan haline getirme Parti bunun güzel bir ornegını 1946- 1950 yılları arasında vermiştir. zamanın bir çok derdi ortadadır. Or- - B - tadan kalkan dinami istedi- ğini bılen muhalefettir. İktidarda, — kısılan hürriyetlerin gen ışletılmesı yolunda en ufak niyet belirtisi yoktur Bilâkis, söz üzerine mokrasi rejiminin - bize benzerız - herkes tarafından ka- bulü istenmekte, memlekette bir kıy- met ifade ettikleri zannedilen politi- kacılar üzerinde teker teker durula- k bu rejime taraftar olmaları te- mın edilmektedir. Gerçi böylece o ze- vatın hakiki kıymetleri ve tıynetleri demokrasi sayesinde ortaya çıkmak- tadır, arın hesabının yanlış o duguna zerrece şüphe yoktur, Zi- ra kıymetleri ortaya çıkaran, şart- lardır. Hürriyetin müdafileri ve en ateşli mücahitleri hep, hürriyetlerin lâısıldıgı devirlerde çıkmıştır. Ama, e men çıkmamıştın Ergeç çıkmıştır. , YURTTA OLUP BİTENLER Tabiatın bu kanununun bizde işleme- mesi, aklın alacağı 'bir şey değildir. Demokrasilerde muhalefet, reji- min esas unsurudur. Bu, muhalefetin mutlaka yıkıcı, kırıcı olması, milli menfaatlere zarar vermesi r şeyi göster- ayı takip ettiği için hem se- çımlerdekı neticeyi, hem de seçimler- en sonra urrıy etlerin kısılmasına müsait zemini eliyle hazırlamıştır. Bakalım çemberi kim, başka yol- lardan kırabilecek? Zira demokrasi- mizin durumu açıkça ortaya çıkmış- tır: iktidar, söz Üzerine müesses de- mok asiden gönül rızasiyle ileri git- yanaşmamaktadır Onu, ileriye bız itmeliyiz Dış Politika Yeni metodlar Gazetecılerden biri Türk, diğeri ıydı. Lübnan Cumhurbaş- kanını bır yemegın sonunda "kıstır- dılar" ve bir beyanat almaya mu- vaffak oldular. istenilirse, le gönül rızasıy]e verilmiş bir beyanat değildi. Hatt iç beyanat değil, sadece bir suale cevaptı. Ama, anlaşmazlık mazlık da ortadan kalkmıştı ve herşey ormale dönmüştü. İki mleket, münasebetlerine devam edeceklerdı Gazetecilerden biri "arabuluculuk" kelimesini ortaya attı. Misafir Cum- Lübnan Cumhurbaşkanı ve ordumuz Menfaat kuvvetlinin yanında olmaktır