YURTTA OLUP BİTENLER Davamız Karar! Bu — mecmuanın baskısına başlanıl- dığı sırada, AKİS - SAROL da- vasında Ankara toplu basın mahke- mesi kararını vermiş bulunacaktır. Son celse 31 Mart perşembe günü ya- pılmış ve o celsede Dr. Mükerrem Sa- rol'un avukatı Burhan Apaydın şikâ- yet mevzuu olan yazılarda suç un- suru olmadığını bildiren ehhvukuf ehlivukuf heyetini teşkil eden zatlar ya doğrudan doğruya gazetecidir - Cevat Fehmi Başkut gibi -, ya da gazelelerde sütun sahibidirler - Sab- ri Esat Sıyavuşgıl ve Sulhi Dönme- zer gibi - . zatlar, bir meslekdaş- ları aleyhınde rapor vermek isteme- mişler ve meslek tesanüdü — dolayı- siyle daha raporlarının başında ya- zılarda suç bulunmadığı peşin kana- atine saplanmışlardır Burhan Apay- dına göre ehlivukuflar gazetelere ya- zı yazdıklarından ilerde kendılerınm de böyle bir suç işlemeleri ihtima ni hesaplamışlar, o suçlarım şımdı— den bizzat mahküm etmemek için raporlarını Metin Toker'in Jlehinde vermişlerdir u iddiaları AKİS Mecmuasının avukatı Faik Ahmet Barutçu cevap- landırmış, biri Hukuk Fakültesi De- kanı, öteki Edebıyat Fakültesi pro- fesörü, Üçüncüsü Gazetecilik Ensti- tüsü hocası ve Gazetecilik Cemıyetı ederek meslek bu kıratta kimselere kanaatlerinin hilâfına rapor verdirtemiyeceğini be- lirterek sormuştur: —- Müdahil taraf ne istiyor? İl- lâ yazılarda hakaret vardır dıyecek bir ehlivukuf heyeti mi? Rapor mü- ekilde hazırlanmış ve başın- da belirtildiği gibi bütün yazıların in- celenmesinde kanunlarımız, teamüller e Demokratik memleketlerin usul- leri ile mecmuanın neşrindeki gaye ve tarafların iddiaları göz önünde tu- hamları, şüpheleri, acaip mânalan- dırma gayretleridir." Son olarak Metin Toker kısa bir konuşma yapmış ve şöyle demiştir: "— Belki de şimdiye kadar açı- lan basın davalarının en garibi dola- yısiyle aylardan beri huzurunuzu iş- gal ediyorum. Fakat bunda benim bir kastim olmadıgını takdir buyurursu- u errem Sarol'a hakaret ettiğimi 1ddıa ediyorlar. Nerede ha- karet, i i keşif yaptı, C sıtasıyle şere imize tecavüz edıy 4 onun için yazılarda hakareti cümle cümle, kısım kısım gösteremeyiz, fa- kat hakaret vardır. Yok böyle şey, reis beyfendi! Bir celsede hukuk kitabı okumuş olduğumuzu söylüyoruz. Tamam, di- yorlar, suç işlemeyi daha o zaman- dan tasarlamış ve bunu ustalıkla yapabilmek için hukuk kitapları o- umuş. Yok böyle şey!. Ne ithamlarda, ne isnatlarda bu- lunmuyorlar.. Bunların aklın ve izanın durmamasına yoktur. karşısında imkân Türk Sesi gazetesinin tiraj- Faik Ahmet Barutçu Söz — adaletini larının alçak olduğunu yazmamızdan Dr. Mükerrem Sarola alçak dediği- miz mânasını çıkartıyorlar. — Suisti- mal yapanlar varsa cezalandırılsınlar diyoruz, Dr. Mükerrem Sarolun suis- timal yaptığını iddia ediyor diyorlar. Resmi ilanları dağıtan ve basın lale- lini tedvir eden bir bakanlığın ba- şında gazete sahibi olan bir bakanın bulunmaması tezini savunuyoruz, Dr. Sarolun mevkiinin nüfuzunu kullana- rak gayrımeşru menfaat temin etti- ğini iddia ettiğimizi soyluyorlar Har kelimede, her cümlede Dr. Sarola bir hakaret vehmediyorlar Yok böyle şey! mdi aynı hakikati ehlivukuf he- yeti bildiriyor, yazılarda hakaret ve- ya şereflere tecavüz — bulunmadığını söylüyor. O zaman kalkıyorlar, ehli- lerde işlemelerinin muhtemel olduğu- nu, dolayısiyle bu suçları şimdiden bizzat mahküm etmemek için lehi- mizde rapor verdiklerini huzurunuz- da iddia ediyorlar. Bunun karşısında aklın izanın durmamasına imkân mı Yok böyle şey! Koca dekanlar, koca profesörler, Gazetecilik cemiye- ti reisleri bu mülâhazalarla rapor verirler mi? â yazılarımızda hakaret gör- mek istiyorlar. Hakaret yok diyoruz, anlamıyorlar. Fakat biraz evvel a- vukatları, dertlerinin ne uğunu söyledi. Dr. Mükerrem Sarola muhab- bet beslemiyormuşuz, Dr. Mükerrem Sarolun şahsı veya gazetesı hakkın- da takdirkâr bir tek cümle yazmamı- şız. Mecbur değilim reis bey, ben Dr. Mükerrem Sarola muhabbet besle- meğe, şahsı veya gazetesi hakkında takdirkâr cümleler sarfetmeye mec- bur değilim, onu övmeye mecbur de- ğilim, hattâ bu zat hakkında da mut- laka iyi avukattır, — hele yılırlar demekle mü Kanunlar beni me çin Dr. Mükerrem Sarola illâ muhab- bet duyayım, niçin beğenmediğim ga- zetesi için methiyeler kaleme ala- yım? Her bakan olan zatı sevmeye ecbu um ve kendisine mu- gi memlekette yaşıyoruz ? .Yok bö Sarolu — sevmiyor landırılır. mı? Müdahil avukat, müvekkilinin ha- karete ugradıgından eza içinde bu- lunduğunu söyledi. Hakaret yok de- dik anlamadı. Avukatımız hakaret yok dedi, anlamadı. Ehlivukuf heye- i yok diyor, anlamıyor. Bunların karşısında müvekkilinin ce- zadan kurtulması gerekmezmiydi? Hayır! Avukat ısrar ediyor, illâ ha- karete uğramıştır. müvekkilim, di- . İNâ mahküm edilmemizi istiyor. Bari siz, muhterem hâkimler bu ya- zılarla hiç kimseye hakaret edilme- diğini bildiriniz de Dr. Mükerrem Sarol ezadan kurtulsun. Beraatımı en çok, işte bunun için istiyorum." Metin Tokerin konuşmasından sonra dava 7 Nisana ve karara kal- mıştır. D. P. Kongreye hazırlık S ehirlerarasının kadın memuru "— Ayrılmayın, Adana görüşe- cek " dedi. Aranılan yer, Demokrat Partinin Rüzgârlı sokaktaki Genel Merkeziy- di. Adana teşkilâtının fena bir habe- yle şey, reis beyfendi! Dr. diye insanlar suç- ri vardı: İl Başkam Ömer Başeğmez istifa etmişti. Onun istifası üzerine il ve merkez ilçe idare heyeti ile AKİS, 9 NİSAN 1955