diyordu. Albay oradan uçağına Su- udi Arabistan temsilcilerini de ala- cak ve Yemene gidecek, hadiseyi ye- tinde inceliyecekti. Mısır ile Suudi Arabistan Yemen üzerinde bir nevi vasilik kuruyorlardı Albayın Taez'de Kahire hükümetinin arzularına göre hareket edecek bir zatın tahta çıkma— sını temine çalışacaktır. bu vesileyle Kahirenin güvendiği mem- leketlerin hakiki kuvveti ve ehemmi- yeti, istikrarı ortaya çıkıyordu. Konferanslar Ayrı telden çalanlar Geçen hafta Çarşamba günü, Ame- rikada Başkan Eisenhower'in ba- sın toplantısında bulunanlar: Tamam! diye duşunduler Başkan Dulles in fıkrıne gelm ynı esnada Ingılteı'e ise henüz Başbakan ile Dışişleri Dört Büyüklerin ması meselesiydi. ortaya atmış ve Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusyanın 1 numaralı a- damlarının ortada her hangi bir gün- maksızın toplanmamalarını Ve ünya meselelerini lerini istemişti. Daha doğrusu boyle bir isteği şekillendirmişti, zira istek l i mevcuttu Başkan hafta evvelki basın toplantısında bu evzuda sorulan suallere cevaben, — Büyüklerin gün- demsiz de top anmalarmın mümkün olabileceğini ihsas etmişti. Fakat bu hafta, aşka fikir ılerı ;sürüyor ve Churchill'in ismini — söylemeksizin "gündemsiz toplantı teklif edenler" in görüşüne iştirak etmediğini bildi- riyordu. Hattâ, böyle bir konferansın Eisenhower bir takım tehlikelere yol açacağını ileri suruyor u. Bu tehlikelerin ba- şında bir takım milletlerin hayale ve ümide kapılmaları gelıyordu İkinci fikrin mpiyonları Ame- rika Dışişleri Bakanı Dulles ile İn- giltere Dışişleri Bakanı Sir Anthony Eden idi. Her iki Dışişleri Bakanı da Dort Büyüklerin 1 numaralı adamla- rının gündemsiz toplanmalarından bir netice çıkmryacagını böyle bir konferansın evvelâ Yü memurlar, Dışişleri bak an aı arasında yapılacak toplantıları takip etmesi lüzumuna kani bulunuyorlardı. Hem, doğrusu istenilirse, Rusyanın 1 nu- maralı adamının kim olduğu hususu da - Malenkof çekildikten sonra - hayli şuphe kaldırdı. Acaba Mareşal Bulganin hakiki bır iktidara sahip miydi, yoksa bir kukla rolü mü oy- nuyordu? General Eisenhower Çar- şamba günkü son basın toplantısında Mareşali 1 numaralı addet çin bir sebep görmediğini pek ihti- yatlı bir lisanla ifade etmekten geri almadı. Eisenhower Dışişleri ba- kanının fikrine geliyordu ama İngil- tere'Ba enüz ka raı'ım açık— lamamıştı. İhtiyar Sir Wi yasi hayatını boyle bir konferansla kapamayı yade — arzul u ordu? Bir bakıma acelesıne sebep d bu du. Tehlikeli görmüyor Veya gorme— mezliğe gelmeyi tercih ediyordu. Fa- kat Sir Anthony ile ihtilâf halinde bulundugu anlaşılmış ve duyulmuş- zakâr Parti, daha ziyade Dışışlerı Bakanım tutuyordu. Zaten ihtiyar başbakanın artık yerini genç Dışişleri Bakanına bırakmasını erkes biraz bu kapris'ler dolayısiyle tebalükle bekliyordu. Faure ve Pinay Mecliste Fransa atomcu oluyor AKİS, $ NİSAN 1965 DÜNYADA OLUP BİTENLER Fransaya gelince, Londra ve Pa- ris andlaşmaları tasdik olunduğundan beri Dört büyüklerin toplanmamaları ıçın bır sebep kalmamıştı. Hattâ hü- t başkanları Fransa Parlamen- tosuna hep bu toplantının derhal ya- pılacağı vaadinde bulunmuşlardı. An- cak, atom ve hidro; bombasının bugünkü durumunda milletlerin "a- omcu” ve "topçu" diye ikiye bölün- düğünü sadece topçuların sözüne pek ehemmiyet verilmediğini gören Fran- aure Fransanın zamanda Hidrojen bombası imali için çalışmalara bile başlıya- cağını ilân etmi hazırlıkları na geçmişti. Fransa da Büyük Dev- let vasfını o yoldan kazanmak isti- rdu vt Avusturya Bir ümid peşinde Bu ayın 11 inci gününde Viyan donanmıyacak. Mektepler tatil e— dilip halkın sokaklara dökülmesi te- min edilmiyecek. Polisler dükkân dükkân dolaşıp bayrak — asılmasını bildirmiyecek; ön dairelerde oturan- lara konfeti ve serpantin dağıtılmı- Yollara taklar da yapılmıya- him vazifesiyle Moskovaya gidecek. Geçen haftanın ortasında, 11 Ni- sanda Julius Raab'ın uçağa bineceği meydandan üç kişi hareket ediyordu. Washington'daki, öteki üçüncüsü de Paristeki Büyükelçisiy- di. Hükümetleriyle, istişarede bulun- muşlar, şimdi Vazıfelerı başına dönü- yorlardı. Gayele 1 memle- ketin ileri gelen devlet adamlarına Avusturyanın görüşünü anlatmak ve Başbakanın Rusyada nasıl davrana- cağını izah etmekti. Harbin sona er- mesinden on yıl sonra Avusturya ye- niden bir barış andlaşmasına kavuş- u ümid tam on senedir belirip kayboluyordu. Kısa bir müddet evvel Sovyetler Avusturyaya karşı bir barış taarru- zuna geçmişler ve Molotof Rusyanın Avusturya barış andlaşmasını bazı şartlar geı'çekl şirse hazır bulundu- ğunu ve dolayısiyle işgal kuvvetleri- çınde A mak ve barış andlaşmasını imzala- mak istemiyorlar, daima bir takım i- tirazlar ılerı sürüyor, son dakikada kabulüne imkân olmadığını gayet i- yi bıldıklerı tekliflerde bulunuyorlar- dı. Dörtlerin bu mevzuda yaptıkları toplantıların adedi üç yüze yakındı. Ruslar evvelâ Avusturya barışını Almanya meselesine bağlıyorlar ve bunların bir arada hallini istiyorlar- dı. Batılılar ise buna hazırdılar, an- 17