leri şimdi bu izdivacı hiç olmazsa mümkün olduğu kadar kolaylıkla ta- kkuk ettirme çarelerini aramağa başlamışlardı Bütün bu gürültü arasında, Pren- ses Margaret iki kere arkadaşlariyle tiyatroya gitmiş, seyahatten dönüşü şerefine Londra Reisinin verdiği öğle yemeği ziyafetinde bu- unmuş ve halk tarafından şevkle al- kışlanmıştı. Hafta sonunda Marga— ret annesi ile beraber Windso yına istirahate çekildi. Anne kralıçe başından beri bu izdivaca taraftar- Rivayete göre Margaret Kilisenin itirazlarına aldırmamaktadır. Muhtemelen sevgılısıyle ilecek y dir. Fakat son senelerde lisesi ayrılmış insanları bir müddet sonra tekrar kabul etmiştir. Şimdilik kimse hiç bir şeyi kat'i olarak söyliyememektedir. Muhakkak olan şudur: daha sahifelerce yazı ya- zılacak ve ancak karar bildirildikten mesele hararetini kaybedecek- tir. Fakat bu haftanın tahmini, azim- kâr prenses Margaret'in ya akında Al- bay Townsendin karısı olarak dun— yanın huzuruna çıkacağıdır. Çocuk Bir okuyucuya cevap Bir anne imzası ile kadın sahıfesı— ne mektup yazan bir okuy evliyim, kocamla çok sut yaşarken, bir çocuğumuz oldu Ve bü huzurumuz bozuldu. Çocuk mütemadiyen ağlıyor, uykusuz kal- dığımız 1çın sınırlenıyor ve birbiri- mize çatı apların verdiği nasıhatlerı tatbik etmek istedim, mu- vaffak olamadım.. Hakikaten, rahat rahat çocuklarını büyüten anneler var mıdır?" Naz Karan Model çocuk AKİS, $ NİSAN 1955 Ağaç Yaşken Eğilir Bugünün çocuğu yarının büyü- ğüdür. Bizim düştüğümüz bir çok hatalar küçükken aldığımız terbiyenin, etrafımızda — gördüğü- müz şeylerin eseri değil midir? Çocuklarını iyi ve medeni bir zihniyet içinde yetiştiren milletler, istikballerinden hiçbir zaman en- işe etmezler. Bugün ahlâk v prensip sahibi çocuk, çalışkan ve sağlam düşünceli çocuk, demokrat ruhlu çocuk yetiştirmek gayesini güdüyoruz. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor, — fakat spora çok düşkün olan, topunu kapıp ar- saya futbol oynamaya kı cuklarımıza hakıkı bir spor terbı— yesi vermek için hiçbir şey yap- madığımız da muhakkak © Geçenlerde ölüm ve yaralama hadiseleri ile biten Fenerbahçe - Galatasaray maçı bizi, belki de spordan soğutacak derecede, ya- . İptidailik mi desek, cahil- lik mi, akılsızlık mı? Hadiseleri yaratanlar münevver kimseler de- ğildi tabiil, fakat tuhaf değil mi, munevverlerımızde i Or ter- biyesi yok!. stüste Zzaferler ka- zandıgımız parlak güreş devirleri- mizden birinde, canhıraş feryatlar kopararak, tezahüratında bulunan Nlah!" — diye haykıran vatandaşlar gördüm. Mektubun cevabını geciktirmemi- zin sebebı, bunu tam selâhiyetli bi- risinin yapmasını istediğimiz içindir. n yüzlerce kitap var dır bunlardan bir hülâsa alır veya mütehassısa müracaat edebilirdik ama biz bunlardan da da- ha selâhiyetli birini arıyorduk, gocu- ğunu hakikaten rahat büyüten bir . Ve işte böylece "Naz Karan'ın annesi" "Aysen Karan" ile tanıştık. ysen Karan bir doktorun hanımı- dır. Ve kendisi de eczacıdır. Fakat, çocuğuna daha bakabilmek için, Ur müddet için, mesleğini bırakmış- 1t ocuğum olduğu için, "Naz" dünyaya geldiği zaman ben de, bir çok kadınlar gibi bir hayli heyecan- lanmıştım edi. akıa, doğumdan evvel, mevzuu üzerinde birçok kitaplar okumuş, ndimi hazırla- meselâ o doğar doğmaz, bağırsaklarının hafifçe bozulması ile paniğe uğram a ben de resi geçırdık ,diyebilirim. Gene kitap- arı baş ucumdan ayırmıyordum ama tabit bulund uğumuz şeraite göre, u- ak tefek değişiklikler yapıyor rdum. Besleme bahsinde, ekseri insan ki- taptan uzaklaşmak durumunda kalı- yor. Bentakip ettiğim kitaba uyarak, KADIN Jale CANDAN Bunlar cidden münevver kimseler- di. Fakat "Allah!, Allah!" seslerı sanki bir spor sahasından deği bir meydan muharebesinden ko— pup geliyordu.. Bu fazla heyecan, bu lüzumsuz tezahürat Fener - Ga- latasaray maçında bir vatandaşı ölüme götüren yumruk kadar ip- tidai idi.. Mahallede futbol veya voleybol maçına giden veya birkaç arkada- şı ile yüzme veya koşu müsabaka- sına gıren çocuğa ilk "kim kazan- çocuk müşsek, derhal alaya alırız.. buki birçok milletler koşuda son geleni ilk gelen gibi alkışlar— lar. Maksat onunla alay etmek de- ğildir tabii, onu teselli de değil!. Fakat en son geldiğini, hiçbir ümi- di olmadığını bildiği halde koşuyu devam ettirdiği için o koşucu şa- yanı takdirdir mağlüp ol- mak, galip gelmek kadar şerefli- dir. İşte çocuklarımıza öğreteceği- miz şey budur. Sporda ayıp olana gelince, bu sinirlenmek, avga et- mek ve mücadeleyi terk etmektir.. larımızı bu zıhnıyet içinde yetıştırebılırsek bir gün onları, r gibi okuyup üfleme- den, çok sevdıklerı futbol maçları- na gönderebiliriz.. gayet çabuk yumurtaya başlamış- tım. Babası her çocuğun ayrı bir olduğunu ileri sürerek, bir mütehassısa danıştı ve mütehassıs derhal yumurtayı kesti!. ha çocuk doğmadan evvel, onu kendi sütümle beslemeye karar ver- miştim. Başka yardımcı mamalar da ilâve etmekle beraber bu arzumda muvaffak oldum Zaten, kitaba en çok çocuğun mama saatlerini tanzim hususunda sadık kaldım diyebilirim. İlk üç ay, bu epeyce zor oldu. Ço- çatlıyacak gibi aglardı mı beslemezd Tedricen a- lıştı. 3 ay bitince, o mama islediği zaman, saatini ldıgı ve emındı Yürüyor, konuşmaya çalışıyor ve yemeğini 3 er 4 er saatte değil bizler gibi öğünde yiyor: Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri.. Çok fazla iştahlı olmadığı için, saat dörtte ona ayrıca kahvaltı ettirme- yi tercih ediyorum. Yalnız hem dört- sabahları onbirde, o bir i veya meyva yer.. er. Öğleleri ızgara et, hububat nevinden bir şey, sebze püresi, akşamları gene pilâv veya makarna, sebze, yoğur 21