9 Nisan 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

9 Nisan 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ar, DÜNYADA OLUP BİTENLER cak bırının yapılamaması otekının da liydi. Maamafih bütün bunların âdi birer bahaneden ibaret bulunduğu da hiç kimsenin meçhulü değildi. Rusla- rın arzusu aşikârdı: Avusturyadan ış— gal kuvvetlerini çekmemek. Bu - vetlerini çektikleri takdirde hıç ol— en, Avrupanın göbeği sayılan Viyanaya kadar olan arazide asker bulundurmak hakkını kaybede- ceklerdi. Rumanyadaki, Çekoslovak- yadaki, Macaristandaki Sovyet kuv- vetleri hep Rusya ile Avusturyadaki işgal kuvvetleri arasında — irtibatın emniyetini temin için oralarda bulu- nuyorlardı. Avusturya ile barış im- zalanır imzalanmaz bunlara lüzum 1947 de yapılmıştı. Şimdi Rusya arzusundan vaz mı geçiyordu? Yeni bir manevra Molotof, bazı şartlar ileri sürmüş ve bunlar etrafında görüşmek ü- zere başbakan Moskova'ya davet etmişti. Rusya başlıca iki ta- lepte bulunuyordu: Avusturya, kendi toprakları üzerinde batılılara üs ver- mesin ve Dörtler yeni bir Anşlus teh- likesine karşı Avusturyaya — müşte- reken garanti versinler. Raab'ın bu iki şarta da aleyhtar olmadığı anla- şılmaktadır. Buna mukabil, batılılar daha çekingendirler. Molotofun ga- yesini daha iyi anlamaktadırlar. Rus- Anşlus tehlıkesını onlemek için garanti vermeyi, bir ihtimal- le Orta Doğudaki peyk devletlerde asker bulundurmak hakkını muha- faza için talep etmektedirler. Bu dünyada bir hakikati herkes- ten iyi Rusya bilmektedir. Orta Av- rupadan Sovyet kuvvetleri çekilirse oradaki memleketlerden hiç birinde komünist idareler yşşamıyacak Ve vatanseverler derhal iktidarı ele ge- çireceklerdir. Zira peyk devletlerdeki komünist rejimin Rus askerlerinin süngüsü ucunda durduğu Kremlin'in meçhulü değildir. O halde Rusya si- lâhlı kuvvetlerini gönül rızasiyle Ma- caristandan veya Çekoslovakya'dan, yahut Rumanyadan çekmeye yanaş- mıyacaklır albuki — Avusturyayla barışın imzalanması bu neticeyi do- ğuracaktır. Simdi anlaşılan, Rusya hem A- vusturyanın da Almanyadan sonra "öteki taraf" a iltihak etmesine ma- m de iyi nıyetını fiilen göstermek ıçın Julius Raab'a ümit- ler vermektedir. Raab'ın, memleke- tindeki yabancı işgal kuvvetlerinin geri çekilmesi için yapmıyacağı pek az fedakârlık vardır ve Rusya bunu pek âlâ bilmektedir. Bu bakımdan Raab görüşmelerinin, bir Hitler'in Berchtesgaden'e yabancı devlet adamlarını davet edip onlara arzularını dikte etmesi gibi bir görüşme olmamasına batılılar dikkat etmektedirler. Dörtlü garan- tinin şekli ve memleketlerin nasıl ga- ranti Verecekleri hususu son derece calibi dikkat görülmektedir. — Avus- 18 turyanın, fazla tehalük yuzunden bır kazaya kurban gitmemesini temin e meyi Demokrasiler kendilerine vazıfe bılmışlerd İşte bu yüzdendir ki Avusturya- nın Paris, Londra ve Washington'da- ki Buyukelçılerı vazifeleri başına gi- der gitmez Dışişleri bakanlariyle gö- rüşmüşler ve hem onlara kendi hü- kümetlerinin görüşünü anlatmışlar, hem de batılıların tezini öğrenmişler- dir. Avusturya, bir barış andlaşması İçin Sovyet Rusyanın imzasının kâfi gelmedıgım ve onun yanında batılı— ların da imzasının elzem olduğ hatırdan çıkarmamaktadır. Avuslur Büyükelçilerine batılı bakanları üçlü bir te cağını bildirmişlerdir. İfade ettikleri- e göre Julius Raab'ın Moskova'ya hareketinden önce bu tebliğ neşredi- Molotof Avusturyaya el attı leceklır Avusturya başbakanının e- ğer Moskovada bir taahhüde girecek- se bu teblıgı kaale alacagına şüphe yoktur Propaganda da olabilir Molotofun bır propagan- olması Zira Dörtlü bir konferansın toplanması mevzuunda lâflar dolaşırken Rusya- nın Avusturya barış andlaşması me- selesini Avusturya ile başbaşa hal- letmek istemesi dikkati çekmektedir. Gerçi Londra ve. Paris andlaşmaları tasdik edilmiştir ve Almanya Atlan- tik Paktına katılmaya hazırlanmak- tadır. Ama bunlar henüz tatbik olun- mamaktadır. Almanyanın silâhlan- ması daha tahakkuk etmemiştir. A- vusturya gibi çıbanlı bir meselenin halli için Rusyanın kuzu postuna bü- rünmesi kendisi bakımından fayda]ı olabilir. Kremlin bundan, Dörtlü mü- zakereler sırasında 1stıfade edebilir. Bir çok memleketin umumi efkârı ü- zerinde tesir yapabilir. Hattâ Avus- turyalılar bile kabahati artık batılı- larda bulabilirler. Bütün bunlar Rus- yanın şimdiye r denemediği u- suller değildir. Bu bakımdan önümüzdeki hafta içinde dünyanın nazarları Moskovaya çevrilecektir. Julius Raab, beynelmi- el münasebetlerin bugunku safhasın- da hakikaten zorlu bir iş yüklenmiş- tir. Bakalım işgal kuvvetlerinden kurtulmak için memleketini başka tehlikelere atmadan vazifesini başa- mi? Böylece Rusyanın da samimiyeti hakkında bir fikir edini- lebilecektir. İngiltere Bir mesleğin sonu Haftanın başında, — Salı akşamı, Londranın meşhur Trafalgar mey- danından "Westminster Sarayına gi- den yola açılan küçük ve dar cadde- lerin birinde görülmemiş bir kalaba- lık vardı. Çok sayıda polis ve süvari- ler emniyeti ve intizamı temine çalı- şıyordu. İngilizler sokağın başındaki yerlerini çok evvelden tutmuşlar ve büyük bir sabırla akşamı beklemiş- Ierdı Sokagın adı Downing Street i- Bütün gözler dar yı marasına dıkılmıştı bir bınaydı "10, Downing Street başbakanlarının oturdukları evdir. O akşam Kraliçe İkinci — Elizabeth ve yakışıklı kocası Philip, Başbakan Churchill ile yemek yemeğe geliyor- lardı. Bu şeref, Başbakanın yakında vazifesinden ayrılması münasebetiy- kendisine veriliyordu. Kraliçe ve genç kocası hararetle karşılandı. Halk alkışlıyor, — bağırı- ordu. 0 numaralı evin kapı- İngilizlerin Kralıçelerıne karşı beslediği muhabbet hiç kimsenin meç- hulü değildir. Ama denilebilir ki o ak- şamın asıl kahramanı Sir — Winston Churchill idi Sir Winston Churchill ile karısı- nın hafta tatilinden sonra Kraliçe ile kocası tarafından yarel * edilecekle- Geçen hafta yaşlı karı ko- ca sayfiyeye gittiklerinde, salı ak- şamki ziyafet de ilân edildi. —Artık her şey gösteriyordu ki Britanya im- paratorluğunun Gladstone veya Dis- raeli çapındaki son yadıgarı politika- dan ayrılmak üzeredi Şimdi, Churchill'in yerini Sir Anthony Eden'in alacağı belli oldu- ğundan asıl merak uyandıran, yeni çımlere gitmek üzeredir. Bir lider de- ğişmesinin seçmenler üzerinde ne te- tir bırakacağı henüz meçhuldür. Bu- nun, İşçilere bir şans verdiğini inkâr da kabıl değildir. AKİS, 9 NİSAN 195i

Bu sayıdan diğer sayfalar: