MUSİKİ John Lewis Caz kralı doğru gitmesi, heyecan kudretini ve ferdı ifade hurrıyetını kaybetmesi de- eğildir" diy Cazda şekil mefhumunun ve endi- şesinin daha geniş ölçüde yer alma- sında en yük rolü olan topluluk- lardan biri de Modern Caz Kuarteti'- dır Bir artet, Down Beat ankette en çok rey alan . Okuyucular arasın- ankette ise, Dave Brubeck Kuarteti'nden sonra, ikinciliği almış- u netıceler bır bakıma surprızlı Son günlerde Kuartetin yenı bir plâğı daha neşredilmiştir. Modern Caz Kuarteti, hepsi zen- ci olmak üzere, şu elemanlardan ku- rulmuştur: Milt Jackson, vibraharp; John Lewis, piyano; Kenny Clark, davul; Percy Heath, kontrbas. Ku- artetin "beyni", John Lewis'tir. Guru- bun musiki idaresi onun üstündedir. John Lewis, zihni ile çalışan bir sa- natkârdır. Mamafih bu vasfı, gerek çalışında, —gerek yazısında, — büyük bir emprovizasyon kabiliyetiyle bes— lenmektedir. John Lewis, sanatı hakkında şun- ları duşunu or "Şuna ınanıyorum ki caza karşı 28 olan alâka, bu musikiyi inşa bakı- mından ele alırsak ve sağlamlaştı- rırsak, gittikçe artacaktır. Musiki- miz mantığa dayanmalıdır. Mamafih dinleyicinin, çalınanları kulak yoluy- la anlamasını guçleşlırecek derecede değil. İrticali çalış, musikide yeni bir şey değildir. Her çeşit emprovizas- yon, az veya çok kontrapuntal olur. Fakat cazda, en iyi Dixieland musi- kişinasların ve ileri gelen diğer caz- cıların yaptıkları harıç, çok defa emprovizasyonun arkasında bir ritm hareketsızlıgı vardır Halbuki Tritm aletleri (kontrbas, piyano ve davu ana ritmi ve skorları vermekten da* ha fazlasını yapmalıdırlar." Piyanist ve bestekar John Lewis'in b Caz Kuar- teti'nde ritm âletleri sadece ana rit- mi ve akorları saglamaktan daha faz- lasını yapıyo Istanbul Gene üstün İstanbul Şehir Senfoni Orkestrasını göklere çıkaran İstanbullular oldu- ğu gibi,. yerin dibine batıranlar da eksik değildir. Fakat bu sonuncular, Ankara orkestrasını - dinlediklerinde kendi orkestralarının üstünlüğünü hayret ve sevinçle anlıyorlar Geçen Pazar sabahı Cemal Reşit Rey idare- sinde İstanbul Şehir Senfonı Orkest— rasının Şan Sinemasında verdiği kon- ser, aradaki seviye farkını bir daha ortaya koydu Bu fark, sadece icra kalitesinde değildi. Program kurma bakımından da kendini gösteriyordu. Cumhurbaş- kanlığı Orkestrası ancak yabancı mi- safir şef'ler geldiğinde - o da her za- man değil - böyle seçkin bir program hazırlıyabiliyordu. Konserde, geçmi- şin gölgede ka[mış bir bestekârı - Do- menico — Pucc - tanıtıliıyor, - bir Türk be stekarına - Nevit Kodallı yer veriliyor, Ankara konserlerinde n hiç itibar görmeyen iki sIZ bestekarının şöhretli — eserleri - Franck'ın Senfonik Varyasyonları ve Chabrier'nin Espana'sı - çalm yordu. Konsere solist olarak bir İtalyan kadın piyanist, Bruna Barbetti, işti- rak etti ve 18 inci asır bestekârla- rından Domenico Puccini'nin (meş- hur Puccini'nin atalarından) Si Be- mol Majör piyano konsertosunu ve Franck'ın varyasyonlarım, hakim bir teknik ve duygu derinliğiyle, bilhas- sa Puccini'de slüp hususıyetlerıne saygı gostererek, çaldı Franck'ı da- sınıf bir piyanist ğuna üphe yoktu. Olgun çalışı, orkestranın mü- kemmel refakatiyle birleşince mey- dana gerçekten büyük musiki çıkı- onra, orkestranın yaylı sazları, gelen genç bestekârlarımızdan Kodallı'nın Sinfonietta'sına başladı. Ankara'da Necil Kâzım Ak- ses'in ve Pariste de Arthur Honeg- ger'in yetiştirdiği Kodallı'nın bu eseri İstanbulda ilk defa çalmıyordu. Bun- dan önce (1950 de) Ankara'da Dev- let Konservatuarında icra edilmişti. Kodallı'nın Türkiye'de çalman üçün- cü mühim eseriydi ve bestekârın A- tatürk Oratoryosu ve senfonisi gribi daha iddialı musikilerine nisbetle ba- şarı derecesi daha yüksek gibiydi. AKİS, f NİSAN 1955