Diyanet ve Kıyafet Bozuk-düzen işlerimizden hangi- sine baksanız, son tahlilde, şu neticeyi gorursunuz yapılmaması lâzım olan yapılmış, yapılması ge- yapılmamıştır yanet lşlerı Reisliği kendi teşkı— lâtında çalışan kadın memurların kıyafetı hakkında, şiddetli tenkid- lere uğrayan, tamimini yapmasay— dı olmaz mı idi? Olurdu ve pek iy olurdu. Zira resmi dairelerde çalı— lâhiyeti hududu dışında onun tarafından karışılmaması la— zım olan işlerdendir. Diyanet lşlerı Reisliği — devlet bütçesinde, tuttuğu yer dışında var- lığının bir mânası olduğu, hattâ sadece var olduğunu göstermek i- çin bir şeyler yapmak gerektiğini uymağa başlamış ise, ilk iş ola- rak, yapılmaması lâzım olanı de- ğil, yapılması gerek olanları ele almalı idi. D. İ. Reisliği tarafından yapılması gerek olan vardır, sanıyorum. kaçı: Bunlardan bir yerlerin- Museviler * Hristiyanlar ibadet de başı açık bulunurlar; bunun aksini yaparlar: ibadet yer- serpuşlarını çıkarmazlar. Lüzumlu hürriyetlerin kıt, lüzum suz hürriyetlerin bol olduğu bızım memlekette Muslumanlar ibadet yerlerin tamamiyle başı-bozuktur- lar. Yalnız şapka olmamak şartı i- le, her türlü başlık: siyah, beyaz , tersıne giyilmiş kasket, be- ârakiye çeşitlerini camilerde gö- rebılırsınız Arada tek tuk açık baş- l Resmî dairelerde e saygı gosterılmesı gerek olanla- rın karşısında ba ıik bulunmak k bizde de iyice yerleşmış umu- mi bir kaide olmuştur. Bir taraftan bunu, diğer taraftan da, şiiler de dahl her mezhepten Müslümanla- rın Arafatta açık başla ıbadet et- tiklerini göz Öönüne alarak D.İ.R. müminlerin ibadet yerlerinde ve Allanın ruhani huzurunda başı a- çık bulunmaları daha doğru olaca- ğını ilân edemez mi? * Bizde eskiden beri pek yan lış anlaşılmış bir "dini . kıyafeı rdır, ki bunun dinle hiç bir alâkası yoktur. Hazreti Pey- gamber zamanında Mekke ve Me- dine ahalisinin kıyafetleri ne ise Peygamberin kıyafeti de o idi. Çü kü mahalli kıyafet bu idi. Bu gün Suudi Arabistan n hüküm- darlarının kıyafetlerı "dini" değil, Arabistan iklimine u "mil li" kıyafettir. Biz ise bu kıyafetler- şalvarın dinle hiç bir alâkası yok- AKİS, 9 NİSAN 1955 tur. İmamların ve diğer din adam- larının, Peygamber zamanındaki â- dete uygun olarak, zamanımızın Ör- füne göre herkes, gibi giyinmeleri İslâmın esası bakımından da zaru- ri olmak icabeder nin asıl üzerinde duracagı kıyafet meselesi bu olmak icap ederdi. Fakat yapılması, hem de bir an önce yapılması lâzım olan iki iş rdır: Hafız yetiştirme. Kuram Keri- mi başından sonuna kadar ezberle- mekten maksat şunlar olsa gerek- tir l) yazma bilenlerin pek a kitapların tek tuk ellerde bulunabıldıgı pek eski zamanlarda Kuran metninin tam o larak kafalarda mahfuz kalmasını e böylece etrafa yayılmasını te- min etmek; 2) Kuran okumanın ve okunurken dinlemenin bir ibadet sayılması. Birinci maksat baskı sa- natının gelişmesi ile asırlarca ev- vel temin edilmiş bulunmaktadır. Eyüp Sabri Diyanet işleri reisi Hayırlıoğlu Bu gün yalnız ikinci maksat üze- rinde durulabilir. Bizde Kuran gü- zel sesli hafızlar tarafından husu- si bir lâhınla zaman bir ıbadet vecdi ıle dinlenen ve ara sı- a da müminler tarafından gene i- badet kasdi ile okunan bir müba- rek kitaptır. Okunanı anlamak lâ- zım değildir. Zaten Arapça bilmi- yen bir Türk için buna imkân d yoktur. Bu halın gene İslâmın esa- sına aykırı olmasına ve Kuranın kendi tarafından bir kaç âyetle a- çıkça yapılan ikaza —rağmen biz şekle bağlı kalmakta ısrar ediyo- ruz. Münakaşası uzun süreceği için bu noktayı sadece bir işaretle geç- tikten sonra asıl realiteye dönelim. Bu gün memlekette hafızlık denilen . YURTTA OLUP BİTENLER Avni BAŞMAN bir meslek vardır. Bu mesleğin mensupları para mukabilinde Ku- ran okurlar. Sesi güzel, lâhnı iyi o- lanlar hayli para da kazanırlar. badette asıl olan Kuranı herkesin kendi okuması (ve anlaması) dır, bunu yapamıyanlar hafızları din- lerler. Hafızın dini hizmeti de bun- dan ibarett D.İ.R. bu hafızlık işini hâlâ eski göreneklere göre anlam na göre idare etmektedir. dünyanın gidişine ve Türk inkılâ- bının dayandığı esaslara göre bu işe büsbütün başka bir nizam ver- mesi icabederdi. İlkokul çağındaki çocukların hıfza çalışmalarını asla teşvik etmemeli Her k gibi hafızlık da ilk okııl tahsılınden son- ra başlamalıdır. İlkokula devam e- den çocukların bir taraftan da hıf- za çalışmaları katiyen caiz görül- memelidir. 7-12 yaşında çocukları- mızın beyinlerini tabiate aykırı bir tarzda yorup vaktinden evvel dur- gunluga ugratacak bir bale getir- meğe, hakkımız yoktur. D.İ.R. her memlekette oldugu gıbı bizde de öğrenme ve öğretme işlerinin ve milletin umumi terbiyesinin yegâ- ne selâhiyetli dairesi olan Maarif Vekâletinin tavsiye ve rehberliği dı- şında kendi başına bu işle meşgul olması doğru değildir a ve Oo- Halbuki İslâmda bütün dini mükellefi- yetler bulug yaşı ile başlar. R a dayanarak, kendi teşki- latının yardımı ile çocuklarını ilk okullara göndermeleri ve her şey- den önce onların milli hayatın esas ve icabları dairesinde yetiştirmeleri rı ikaz edebilir, ilk memleketı devletı hakkında, dunya ve hayat a, medeni yaşayış n esasları hakkında temel bilgileri ilk h biyesinin r hazırlık temeli üzerine kurulabılecegım hal- ka iyice anlatmalı ve cuklarını mutlaka ilkokullara yol- lamağa teşvik etmelidir. Diğer ta- an da bir takım cahillerin gü- diye gizli faalıyetlerde bulunmalarını önlemek için halkı bunlara karşı ikaz etme- lidir. ürkiye Cumhurıyeıının devlet teşkılat inde yer İşleri Reıslıgınden bunlar beklenir. ları yapmadığı ve yapamadığı takdirde ise, sadece bir idare şu- besi oldugunu duşunerek kendi teş- kilâtının kanun ve nizamlar daire- sinde ışlemesıne nezaret etmekle kalmalı, bu hududun dışına çıkma- 11