yumduğu zaman mevki ve kalem sahipleri edebıyat yarışma gırışmış- er, Hazım için methiyeler, mersiye- ler yazıp söylemişlerdi. Ama hepsi o dardı. Hazımın arkasında bıraktık - larının elınden kimse tutmamış, dağ- latın bile dayanmadığı hazıra, Hazı- mın bıraktıkları — hiç dayanamamış, Körmükçüler hayat — mücadelesinde yardımsız kalmışlardı. Türk — tiyatrosunun en büyük aktör a 1943 senesinin 1 Nisan günü, ölmüş- lüm gününü hile ecel, sanki ona cemıle olsun diye (şakalaşma ve al- datma gününe), sanın birinci gü- nüne tesadüf ettırmıştı 1898 yılında orta halli bir aılenın çocuğu olarak doğmuştu. Esaslı tahsil görmemişti. Mahalle arkadaş- ları arasında en güzel karagöz oyun- cusu olarak nam salmıştı. Delikanlı- hık çağında bır fırsatım bulup "Ben- liyan Kumpanyası" na gırdı Ve o günden olumunden iki ay önce, ayak- ta duramıyacak hale gelinceye ka- dar sahneden ayrılmadı. Yıllarca bü- tun İstanbula neşe ve kahkaha ver- Milyonlarca avuç onu alkışla- maktan kısardı, ama o gittikten son- ra bu kubbede ondan bir şey kalma- Hazım için ne yaptık? Hiç bir ev! yetiştirdiği Körmükçü 2 Bari ölüm günü hatırasını an- maktan vaz geçmesek... Lâkaydinin böylesi: Pes! Herkes — biribirine soruyordu. Kim bu, şu bağıran kim?.. Sahnedeki sanatkarları tanımak için seyirciler rlardı. "Bir mi Küçük Ti- yatrodaki ilk temsil akşamı, rol bö- lümünü bildiren bir kâğıt parçası bi- le temin edilememişti. Devlet Tıyatrosu otedenberı iyi kötü bir mecmua neşreder telif tiyatro yazıları meyanında, tem- sil edilen eserler hakkında da bilgi verirdi. Son bir kaç aydır bu itiya- vaz geçti. Bazı opera ve ti- ayfalık rol lere bakkal tezkeresi mis ğıtlardan veriliyordu. Tabiatiyle bu hal Devlet Tiyatrosuna, sadece o mü- essesenin idarecileri tarafından reva görülmekte, seyircileri ise üzmekte idi. (Bu defa o kağıttan da mahrum ol- duk. Sebebi ertesi gün anlaşıldı. Pazar günü. matineye gelenlere, baş tarafı elle yırtılmış, pejmürde bi- rer kâğıt dağıtıldı. Kâğıdın arka ta- rafında Iş Bankasının reklâmı, ön yü- zünde de hangi esere aıt olduğu bi- linmeyen bir rol bölüm bu kagıtlara eserin adı “Bir olarak yazdırılmış, fa- kat afişlere ise: "Bir adı konmuştu. Afişleri battal etmektense programların baş taraflarını gelışıgu- zel yırtmayı daha uygun bulmuşlar e bu perişan kâğıtları da Devlet Ti- yatrosunda program adı ile seyırcı— lere vermekte bir mahzur görmemiş- ler Bravo 32 Ordu takımının şampiyon onbiri Futbol tarihimize ilk şampiyonluğu getirdiler Futbol Şampiyon olabildik 23 Mart Çarşamba akşamı saat da Kahire radyosu Türkçe neş- rıyatında şöyle du: — "Kendisini oldugundan fazla göstermek isteyen Türkleri mağlüp ettik!" Bundan bir iki saat evvel biz- zat Mısır Başbakanı Albay Abdülna- sır Romaya çektiği bir telgrafta "Mu- zaffer Mısır Ordusu adına kazandığı- nız başarıdan dolayı sizleri tebrik e- derim" diyordu. Ne olmuştu? Mısırlı- lar bize karşı bir muharebe mi kazan- mışl ardı? Onları bu şekilde şımartan takımımızı Romada 2-1 a e boşa ç u- zafferl hramanlar, çol aslanları kafaları onlerıne düşmü k Mı- sıra dönüyorlardı. En fazla can sıkan taraf Kahire radyosunun "kendisini olduğundan fazla göstermek istiyen Türkleri mağlüp ettik" sözü idi. Biz kendimizi olduğumuzdan büyük gös- terecek ne gibi bir hareket yapmış- tık. Türkleri yeneceğiz diyen onlar değiller mıydı" Kezâ şampiyon biz olacagız sözü gene onların ağzından Kafile başkanı Yarbay Nuri Gücüyener sadece Ye- şilköyde tayyareye bınerken bir be- yanat vermişti. Onda da "İnşallah yurda iyi neticeler -alarak döneriz" deniliyordu. Bunun haricinde ne bir iddia, ne de bizi olduğumuzdan faz- mişti İşin dostlarımızın (') bize tariz etm çin fırsat kollamalarıydı. Fakat yu- karda da söylediğimiz gibi bütün şı- marıklıklar kursaklarında kaldı. Pa- zar günü Rom: Olımpıyat stadında .000 kişi onunde İtalya lüp ettik. Daha sonra Hollandalıların Mısırlılara 5-2 lik azizliği bizi Dün ya Orduları Şampiyonu yapmaya kâfi geldi. Ordu takımımızın bu ba- şarısı spor efkârında olduğu kadar onun haricinde de üyük bir mem- nunluk yarattı. Genel Kurma kanı Orgeneral gayet sade bir t başarısını dersi almağa ihtiyacı olan Mısırlı dostlarımızın (!) mpiyon bir takı- ma çekilen telgraftan bir nebze isti- fade etmeleri lâzımdı. Bu sadece spor teması ıçın değil bulundukları siyasi mevki için de kendileri için faydalı olurdu. — A Milli takım çalışmaları küçük gören bir rakiple bu haf- cağız. İşte evvelâ 35 ve elene elen 16 ya ındırılen futbol kadromuz bu maç için bır müddetten berı hazırlanmış- se bir şey söyliyemez, ama hazırlanı- şımız dogrusu bu mevzuda söylenecek pek çok söz var. Böyle kritik bir za- AKİS, 2 NİSAN 1955