TİYATRO Büyük Tiyatro Fransızlar aramızda Mösyö — Jean Huberty o akşam tak- im ettiği sanatkârların herbi- rinin meziyetleri ve sanat değerleri hakkında seçme cümleler tertibetmiş ve bu sahadaki kabiliyetini göster- mişti. Esasen bizim yazarlarımızdan bazıları Jean Huberty'den de evvel davranarak, tumturaklı cümlelerle; sekiz kişilik Fransız tiyatro heyetini bize tanıtmışlardı. Ancak itiraf et- mek lazımdır ki, yabancılara karşı duyduğumuz mecburiyet sebebiyle o- lacak, muharrirlerimiz işi oldukça mubalagalandırmışlardı "Ren&te Saint-Cyr, Jacgues a- ron ve Annie Gaillard'ın iştirakiyle) Fransız Tiyatro Heyeti Resmi Tur- nesi" nin Ankaradaki ilk temsilini seyrettikten sonra ördük ki nakle- dilenlerde mübalâğa payı çoktur ve vasat bir temsil heyeti lüzumundan fazla şişirilmiştir. İlk olarak takdim edilen eser, Henri Bernstein'in Evangeline isimli dramıdır. Eserin mevzuunu bayat bulanlar, çok kullanılmış olduğunu söyliyenler olabilir. Ancak unutulma- İ ünyada kullanılmamış mevzu yoktur. Bütün mesele, vak' ayı sunmakta- ki hüner ve üslüptadır. e silâh arkadaşlıgi yapmış, dostluklarım harp sonrasında da de- ttirmiş iki arkadaş, birbirleri- nin karısı ile alâka tesis ederler, iş; meydana çıkar, her iki taraf ayrıl— mak niyetindedir, fakat temayülleri onları birleşmeye sevkeder. Bernstein bu basit hıkayeyı alta tır. Eserin 1952 yılmdakı ılk temsılın- ine rolünü tanınmış film sanatkârı Danielle Darieux oynamış. cak burada Ren&e Saint - Cyr ü- zerinde biraz durmak icabediyor: a ne yazık ki sesinde başa- rısını küçülten bir ahenksizlik var. Umumiyetle gırtlağına indirdiği ko- nuşması berraklıktan mahrum kalı- Hele üçüncü perdede tamamiyle çirkinle iyor. Annie Gillard'ın İza- belle rolü ikinci derecede kalmakla beraber bariz bir kusur arzetmiyor. Romancı Michel rolünü oynayan Hen- nilebilir ki Evangeline temsilinin yıl- dızı Huet'ti. Sanatkârların hepsi, bü nüanslarını belirterek.âdeta şiirleştirerek konuşuyorlardı. Bunda eserin müellifinin rolü tabiatiyle her- kesten fazla idi. Oyunun en çok dik- kati çeken tarafı mise en sc&ne'deki hareket ve mâna ahengi idi. Modern tiyatroyu tam olarak ifade eden, bir takım eski ve manasız kaideyi yikan, sanki sahneye dördüncü duvarını da oymak suretiyle tesiri artıran bu AKİS, 2 NİSAN 1955 Fransızcayı hareket serbestisi, bizzat — müellif Bernstein tarafından yapılmıştı. E- r, modern mise en sc&ne'le ne kadar değerlenmişse n rle tarafın- dan yapıldığı bildirilen dekor İle de o nisbette kıymetinden kaybetmiştir. i ve zevksiz bir de- korla memleketimize gelmek için, Fransız dostlarımızın — bizim ıiyatro anlayışımızı pek basit gördükleri in- tibar uyanıyor. Bu gün turne tiyat- roları için fevkalâde zarif, portatif ve sanatkârane dekorlar yapılmakta— dır. Bunları bizim etimizde yapan dekoratörlerimizden ekserisi Fransada tahsil etmiş olduklarına Fransız tiyatro heyetinin im- kansızlıktan değil, ehemmiyet ver- emekten dolayı, çok eski tarz bir bez dekorla 1962 senesinde yazılmiş olan modern bir eseri oynadığı neti- cesıne varıyoruz. Bu da bizim sanat hislerimizi rencide ediyor. İnce bir giraudoux akşam Fransızlar, Fransız dilinin ve Fransız esprisinin son senelerdeki en iyi temsılcılermden biri olan — Giraudoux'nun ytrion 38" ini oynadılar. Gıraudoux yunan milolopsının bir çok parçalarını mo- özle ele almakta ve onlar vesılesıyle insanlarla inceden inceye alay etmektedir. Bir tek cümle, ba- t te elime uyuk mânalar taşımakta, o anda güldürmekte, son- radan düşündürmektedir. "Amphyt— rion 38" de bunlardan biriydi. Rente Sainı—Cyr gene ha- rıka degıldı Buna ukabil gerek upiter rolünde J Le Poulain, ge- rekse Mercure de Jacques Charon çok sevimliydiler. Dekorlara gelince, bir önceki gecekilerden bile fenaydı. rtık varınız kıyas ediniz. Sadece fena değil, üstelik son derece iptidai.. Hoş bir hissi komedi Son temsil, Marcel Achard'ın harp sonrası Paris'inde büyük sükse yapmış bir hissi komedisiydi: Jean de la Lune! bir delikanlının - saf, kibarlık 'olsun diye kullanıl- mıştır, aslında aptal demek lâzımdır hikâyesidir. Jef öylesine temizdir kı bu kadar temizlık karşısında kendi- sini tam beş yıl hemen her gün al- datmış olan karısı bile rikkate gelir. Piyeste fazla bir şey aramak beyhu- r ve eseri tavsif için kullanılacak en iyi kelime "hoş" tur. Temsilde gözü en çok dolduran gene Jean Le Poulain idi. ende Saint-Cyr fevkalâde şık elbıseler şapkalar gi- yiyordu ama gene oyununda bir te- rakki yoktu. Sadece dekor, kırk pa- ralık İyileşmişti. Mamafih seyirciler bol bol güldü- ler. Trup Ankaraya bir Paris havası gelırmışlı ve bu bile teşekküre de- ğer Insafsız bir. kazık Ama Paris havası almak İsteyenler, koltuğa tam 15 lira ödediler. Balkonun eh uzak yeri ise 5 İiraydı. Bu yüzden salon da, balkon da yarı yarıya boştu. Tabii haklı olarak... Yoksa 15 lira pek az kimsenin - kikaten piyes seyretmek isteyen pek az kimsenin - ödeyebileceği normal paradır. ğer trup, harikulâde bir trup ol— veya İskandinavyaya giden trupu se- viyesinde bulunsaydı doğrusu bu fi- yatlar çok sayılmazdı. Ama me. he Bu fiyatların tesbitinde mutlaka ve mutlaka yeni ölçülere'ih- tiyaç vardır. Sanat pahalıdır ama, bu kadarı da de il.. nedir. Gaye sanat sevenle- re hitaptır. Yoksa parası çok zevata değil... Lütfen biraz insaf! Küçük Tiyatro Bir ümit için Emanuel e n yazmış ve 1 Üniversitesi Edebiyat Fa— kultesı Doçentlerinden Mina Irgat'ın dilimize kazandırmış olduğu güzel bir dram, Devlet Tıyatrosunun Kü- çük Tıyatro bölümünde, 26 rt ak- şamından itibaren temsil edilmeye başlandı Ondokuzuncu asrın başlarında, İs- panyol istibdadına müstevlilerin mücadelesini ve bu sı- rada bir asi kahramana inanarak kralına, ordusuna ve vatanına ihanet eden bir İspanyol zabitinin idealizmi- ni hikâye eden dram, bir ti- yatro eseri olarak, İüzumlu bütün anasırı bünyesinde toplamış bulun- maktadır. Venezuellalı Albay Simon Bolivar, şiddetle aranmaktadır. Hasta olarak kendisini mamıştır. Bi evvel generalin sofrasında dokuz kişilik subay gurubu arasında bu plânını açıklayan İzguierde, bas- ın halline vardığı zaman, sabaha karşı yakışıklı bir İspanyol subayımn Bolivar'ı durumdan haberdar ve kaç- masını temin ettiğini Öğrenmiştir. Kendi ordusuna ihanet eden bu subay Montserrat'dır. Montserrat daha ce Bolivar'ı yakal maya memur edil— inanmıştır. yetleri gaspedilmiş ve İspanyol çiz- meleri altında sürünen milyonlarca Kızılderili ve melez yerlinin insanlık haklarına sahip olması için hayatını istihkar edecek kadar Bolivar'a bağ- rat, bu ihanetinden do- layı ölüme mahk edilmiştir. An- cak, asıl maksat Bolıvarın yakalan- ması olduğuna göre, gece karanlık basınca saklandığı yerden kaçıp hu- udu aşmaması için, en kısa zaman- da Montserrat'nın konuşturulması, â- sinin yerini bildirmesi icabetmekte- dir. Albay lzquıerde bu iş için in- safsızca bir çare bul