KADIN. döndü, kahvaltıyı hazırladı çocugu okula gönderdi. Tam küçüğü yatağından kaldırıyordu kı gündelik- çi kadın kapıyı çaldı. Selim bey k ıderken, küçük Leylâ büyük çocuk fena alıştırılmış" diye düşünü- Ona, gayet tatlı bir sesle, ders Vermege başladı: "— Küçük kızlar çıplak ayak yü- rurlerse ayakları kocaman olur, son- guzel kız olamazlar — Annem çıplak ayak mı dolaş- miş| bab ?" — Hayır kızım, insan büyüdük- çe ayağı da büyür, ama çıplak ayak dolaşırsa, ayakları çok kocaman o- lur" "— Anladım, sen çıplak ayak do- laştın!" "— Hayır kızım, erkekler Selim bey lâfi lâfım bıtırememıştı mutfaktan bir yemek kokusu geldi.. — Eyvah ekmekler yandı, ah se- ni yumurcak beni lâfa tuttun!" Selim bey ekmekleri değiştirdi. O sırada çocuk: Süt taşıyor baba, diye ba- ğırdı. Selim bey sütü, gene ekonomi maksadı ile sobanın üzerine koymuş- tu. Koştu süt kabını yakaladı. Fakat onu yakalaması ile feryadı koparıp, yakındaki kanepenin üzerine bırak- ması bir olmuştu. Eli yanmış ve ka- nepe sut banyosu yapmıştı. onda ev intizama gırmîş gi- biydi. Hızmetçı kadın yemeği ocağa koymuş, temizliğe başlamıştı. da, kendi odasında, oynuyordu. Se- lım bey kitabı eline aldı, koltuğa yerleşti. Henüz iki satır okumamıştı ki kapı çalındı.. "— Halime sen işini bırakma, ben kapıya bakarım" dedi.. Karısına, daıma, iş yaparken hizmetçiye, başka iş vermemeyı tav- siye eden o değil miydi? Kapıyı açtı. Elinde paket taşıyan bir adam, komşuları arıyordu. Evi tarif etti, tekrar yerine döndü, otur- du, kitabı eline aldı. Bir zil daha!.. "Sinirlenmemeliyim" diye düşünerek yerinden kalktı.. nı adam, komşu- ları evde bulamadığı için, paketı on- gece için küçük hafif, şık... Bunu kıymetli bir kumaştan, süedden, güdenden yapabilirsiniz.. mki ilkbahardayız, arada onu ta bayırlık yerlerde o kadar çirkin durur. (Tabii sveterlerden, panta- lon ve gömleklerden bahsetmıyo— rum, çünkü, kadınların erkekler- den aşırdıkları bu kıyafetlerde, si- yah renk hoş durur ve onlara bek- lenmedik bir fantezi verir). Siyahtan başka, dar ve klâsik, küçük yünlü entariler de sayfye— lara bırakmak istiyordu. P: , kapıyı kapadı salona tçının balkondan, alt kattakilerle, kavga ettiğini gördü» Aşağıdaki temiz çamaşırların üzerin- de halı dovmuştu Selim bey ortalığı yatıştırmak için hizmetçiyi haşladı hizmetçi agladı tam bu sırada te rar kapı ça 'e— lıme sen bak artık, benim halim kalmadı. Halime kusmuştu Süzüle suzule gitti, bir muddet sonra döndü z miş Komşunun çocuğu, illâki siz- de bır paketimiz olacak diyor, yok diyorum anlamıyor Nihayet kapıyı kapadım Kapıyı mı kapadın? Koş pa- ket bızde' Halime koştu.. Bu sırada mutfak- tan yeni bir koku.. Et kavrulmuştu.. Ve mazeret olarak kadın, beye: Siz de sabahleyin sütü taşır- dınız“ dedi.. Nıhayet Selim bey, koltuğuna oturdu ve iki sayfa okudu, fakat çok sinirlenmişti ve ne okuduğunu bile- miyordu. Kitabı kapadı, dinlenmek ıstıyordu Bu sefer de karısı içerden sesl Selım, çocuğun sesi çıkmıyor bir baksana"' — Bırak hanım, oynuyor işte!" "— Sen beni dinle bak! Sesi çık- mayınca muhakkak bir muziplik ya- par " — Ah şu kadınların yersiz ev- hamlan yok mu?" Selim bey, söylenerek kalktı, ka- pıdan başını uzattı.. Çocuk sandal- yeye tırmanmış, ablasının piyanosu- nun üst kapağım açmış, birşeyler ya- pıyor u. Ne o kızım?" "— Hiç.. ördek — yüzdürüyorum, ablamla piyanoya su doldurmuştuk elım bey öğleye kadar piyano- nun sularını boşalttı.. Fakat tabii akord filân kalmamıştı.. Hizmetçi kadın öğleyin gidiyor- du. Selim bey akşama kadar çalıştı, çabaladı.. Ve gece bir uyku hapı a- larak yattı.. lerin duşmanıdır Flanel tayyörü— nüz veya güzel bir kazakla giyece- ğiniz pliseli eteğiniz tam bu hafta sonu tatilleri içindir.. Gece kalıp dans edecekseniz geniş etekleri ter- cih ediniz.. Ancak çok ince kalça- l1 kadınlar pantalon gıyebılırler dolaşabilirsiniz.. Temizl lığın birinci şartıdır.. lüks değil, bir alışkanlıktır İnsan temizliğe — çabucak alışır, çünkü rahat eder Dior'dan çıkma elbise Zarif ve sade olunuz Ertesi sabah Ertesı sabah onda kalkabildi. yvah çocuk okula gıttı mi?" Karısı gulerek oktan.." dedi. — Sutunu sen mi içirdin?" "— Sütçü gelmedi ki!" "— Yahu sütçü gelmediyse, kapı- cıyı köşe başındaki bakkala gönde- rip aldırtamaz miydin? Zaten çocuk ayıf!" "— Kapıcı bu sabah uğramadı, bey bana itimat etmiyor demiş!" y.. Neyse hizmetçiyi yolla- rız.." " - O da yok!" "— elmedi ha!.. Sen adam kullanmasını bilmiyorsun kancıgım bu kadar geç kalınır mı? Dün bir onu gorseydın şaşardın Karşımda terbıyelı maym döndü.. O gelince görür gununu' Karısı içini çekti sonra yavaşça: etme, dedi.. a gel- mıyecekmış, bey çok sinirli diye ha— ber yolladı." Selim bey bir an faciayı idrak e- demeden öyle bekledi.. Yemek, bula- şık, ortalık, kapı, çocuk, soba!. Bir uyku ilâcı daha aldı ve yorgam ba- şına çekti... u mu, uyu madı mı, Allah bilir.. Çünkü ona ne soran oldu, ne de soracak takatte olduğunu sanan.. Böylece İş kapandı, gitti. Herkes böyle bilsin... AKİS, 2 NİSAN 1955