DÜNYADA OLUP BİTENLER sonra İngiltere İşçi Partisinin Genel Sekreteri Mr. Morgan Phillips bütün teşkilâta bir tamim yayınlıyordu. Bu tamimde genel seçimlerin pek yakın bir tarihte yapılabileceği haber veri- liyor ve müteyakkız davranılması is- teniliyordu. Kamarasındaki müzakerelerden bir an evvel yeni seçime gitmek i dikleri sezılıyordu Bu kadar muhım bir imtihanın arefesinde Mr. gibi taraftarı bol bir liderin partiden ihracı işçileri zayıf üşürebilirdi. Doğrusu istenilirse Muhafazakarlar da seçimleri ileri alırken bunu hesa- ba katmıyor değillerdi. Mr. Bevanı sendikalar tutmamak— la beraber sendika mensubu olmayan İşçi partisi azaları kendisini sevıyor— lardı. İşçi partisinde rın yekünu da ihmal edilecek sayıda değildir. Mr. Attlee'nin bunu düşüne- rek asi lideri aha verilme- da aynı anlayışı göstermesi icap et- mektedir. İşçiler ancak kuvvetli bir birlik halinde seçimlere katıldıkları takdirde bir başarı kazanabilirler. Aksi h. liberaller gibi onlar d hayh uzun sürebilecek bir atalet dev- rine pek âlâ girebilirler. evan'ın kati akibeti, bu sa- Mr. B yı çıktığı sırada belli olacaktır. Kızıllar Taşenlere çıkıyorlar : 15 Nisan Müstakbel tarihi gün Uzak Doğu kapıdan içeri girerken gaze- tecilerden Amerikalı olup olma- dıkları soruluyordu. Amiral Carney'- in basın toplantısı vardı. Amiral Carney Birleşik Devletlerin Deniz Kurmay başkanıdır. Formozada ve Uzak Doğuda tetkiklerde bulunmuş, anavatana avdet etmişti. Şimdi ga- zetecilerle görüşecekti. Ancak toplan- tıya sadece Amerikalı gazeteciler a- lınıyordu. Herkes tamam olunca da kapılar kapandı. Fakat aradan bir kaç saat geçmeden hemen bütün dün- a Amiral Carney'in erdı i haberi öğrenmişti: Kızıl Çinliler 15 Nisanda Matsu adalarına taarruz ıçın hazırlık yapıyorlardı 3 biriktiriyorlardı. adaları alındıktan sonra hedef tabiatiyle Pescadores adaları ve doğrudan doğruya Formoza idi. Gazeteciler böyle bir tecavüz vu- kuunda - Matsu adalarına - Ameri- kanın harekete geçip geçmiyeceğini Amiralden sordular. Fakat Amiral kati bir şey söylemek istemedi. Ev- velâ taarruz henüz başlamamıştı. Sonra Amerika, bu adaları müdafaa mecburiyetinde değildi. Nihayet Car- ney, hükümetin verecegı kararı bilmi- ordu. dan — doğruya Başkan Eisenhower'e aitti. su alar decek dinci a lursa el filosu Vazıfesını yapacak ve Kızıl Çinlilere karşı harekete geçe- cekti Amıralın ifşaatı derin bir heye- can uyandırdı. Bir zamandan beri Uzak Doğu meseleleri aktüalitenin Ikıncı planma atılmıştı. Şimdi yeni- safa geçiyordu. Hakikaten Kızıllar sahıl adalarını işgale hazır- anıyorlar mıydı, yoksa Carney umu- mi efkarı hazırlıklı bulundurmak için imi bu haberi vermişti? Çinliler de Matsu adalarına tecavüzün nasıl karA şılanacağını bilmiyorlar ve bu den tereddüt edıyorlardı Elbette kı Amerikayla - hiç olmazsa şimdilik - çatışmak niyetinde ve arzusunda de- ğillerdi. Ama eğer Washington mü- dahale etmiyecekse sahil takımada- larını zaptet b yük stratejik faydalar vardı Böl e Formoza daha kolaylıkla tehdıt edilebilirdi. sırada Mareşal Çan Kay-Şek dalarının müdafaası hususunda Ame- rikalılardan bir taahhüt alabilmişler- di. Halbuki Washington kararını a- çıklasa, Kızıllar teşebbüse d ğ mezleri em mareşalin korktuğu başka bır şey vardı: adaların Dörtler arasında yapılacak pazarlık- ta tâviz olarak kızıllara terkedilmesi. Zira Büyükler toplandığında Uzak Doğu meselelerinin de görüşüleceğin- den hiç kimsenin şüphesi yoktur. Bel- ki Amerika bunu düşünerek kati ce- vap vermiyordu. Nitekim, ayni konferans tehlike- si karşısında Uzak-Doğuda bir baş- ka devlet, Japonya'da tedbir alıyor ve iki blokun ortasına girmeğe çalı- şıyordu AKİS, 2 NİSAN 1955