MUSİKİ Portre Ankarada bir Amerikalı Bu ay içinde Riyaseticumhur Fi— lârmoni Orkestrasını ilk larak bir Amerikalı şef idare edecek ve orkestra, kurulduğundan beri ilk defa olarak Amerıkalı bestekârların eserlerini çalacak. Orkestrayı idare edecek olan zat, Benjamın Grosbay— ne'dir. Kendisi şımdı Ankara'da. He- nüz orkestra ile provalarına başla- Nisan'da başlayacak ve üçer saatlık dört provadan sonra dört konser verecek a sayısı - hele yeni eserler çalınacağına göre - ge ne yetmiyebilir. Fakat, dıger bır sü- tunda yer almış makalesinde de oku- yacağınız gibi Mr. Grosbayne "mi- safir şefler birçok memleket, ziyaret ederler ve her defasında da yepyeni ve kendilerine tamamen yabancı bir orkestrayı pek az provayla - baz zan da hiç provasız - idare edebilirler... çünkü... esasta, umumi telâkki dı— len bazı prensiplere bağlıdırlar" di- yor. Amerikada bir orkestranın da- imi şefi olmayan ve şimdiye kadar pek çok memlekette sayısız konser i- dare etmiş bu gezgin — musikişinas hakkında bildiklerimiz, onda bu esas prensiplerin çok sağlam bir yer edin- miş olduğu, dolayısiyle Ankaradaki konserlerinin başarılı olacağı kanaa- tini uyandırıyor. Avrupa ve Amerika'daki konserlerınde aldığı tenkidler.. New aris, ruk el, Madrid, Prag, bayne'in meziyetlerini öven münek- kidler arasında Florent Schmitt, Tristan Klingsor, Herbert Peyser gi- bi şöhretler de eksik değildir. Son Benjamin — Grosbayne'in hem tecrubelı hem de mesleğinin sa- Benjamın Grosbayne Ankarada bir Amerikalı AKİS, 2 NİSAN 1955 zun olmuş, Am Orkestra idare etmek Orkestra idare etme sanatı bu- bütün musiki ıefsırı saha— sında, en güç, en deri cep- heli oluşa ve tabii kaabılıyetlere son derece muhtaç s kestra şefliği sanatı, el ile konuş- ma sanatı diye tarif edilmiştir. Bu belki mizahi bir tariftir; fakat çok yerindedir. Mamafih iş asla kadarla kalmaz. Dinleyiciye ve seyirciye dıştan göründüğü kadarı, orkestra ida- resi, şefin bazı Jestler pozlar, çeh- re ıfadelerı el hareketleri ve vü- çut tavırları ile bir musiki kompo- zisyonu hakkındaki düşüncelerini - bazan şarkıcılara, bazan çalgıcı- - lara, bazan da ikisine bırden - ses- sizce bildirmesidir. Büt terılerın şefin onundekı ıcracılara olduğu kadar, arkasındaki dinley cılere de ruhi bir tesiri vardır. bakımdan ise bu sanat, kuv- vetli bir ritm duygusunu, cümlele- me seçkınlıgını, nisbeten nadir rastlanan bir n-vurma kabili- musiki nazarıyatının bütün dallarında sağlam bir bilgiyi ve her bir orkestra âletinin - aynı zaman- a şarkıcılığın - hususiyetlerini yakından tanımayı temsil eder. Or- kestra şefinde doğuştan önderlik, öğretme istidadı, prova sabrı, ge- onser ve gerekse bu— tun mevsim için program hazırlar- n hem vasat bir dinleyici, hem de fe kalâde bir musiki münekki- dini alâkadar edebilecek surette e- serleri seçecek zekâ bulunması lâ- zımdır. Bundan başka, repertuarı son derece genış olmalı Ve 16 l1 civarından k gününe k da uzanmalıdır. Her bir bestekârın, milletin, mektebin, temayülün ve devrin üslübunu ve bıldırısını id- etmeli ve - en e miyetlisi - musikisini tefsir edecegı üstadla- rın huzurunda tevazu ile silinebil- melidir. Son yıllarda ezbere idare etmek kabiliyeti - seçkinliğe de- ğilse bile - virtüoziteye delalet et- mektedir. Fakat şüphesiz ki bunun bir icranın meziyetleriyle hiçbir ba- kımdan alâkası yo dece pratik tarafiyle meşgul olmayıp, nazari cephesiyle de uğraşan bir şef . Orkestra şefliği hakkında bir çok makale yazmıştır. Bu mevzuda- ki bir eseri, Harvard Üniversitesi ta- rafından basılmak üzeredir. n Grosbayne'in sağlam bir musiki eğitimi vardır. Boston'da doğ- d Unıversıtesınden me- ika'da gördüğü mu- itti tahsilini, hususi olarak keman. Benjamin GROSBAYNE ek bir orkestra şefinin e manevi tesire müteal- lık kudretı objektif bir tahlile ta-. bi tutulamazsa da meselesi - birçok nastan uzak bulunacak derecede güç bir şeydir - bir dereceye kadar izah edilebilir. Bir musikişinas bu bakımdan eğitime tabi tutulabilir ve bu vasfı gelıştırılebılır Yükse derecede bir a hin işbirli- ğine ihtiyaç gosteren bütan hüner- ler gibi bu da, şahıstan şahısa niş Öölçüde değişir. Şefler, ferden, milliyet bakımından ve hattâ çağ akımından, arklar — arzederler. Bununla beraber esasta, umumi te- lâkki edilen bazı prensiplere bağ- lıdırlar. Bu sebepledir kı misaf'ır şefler, birçok memleket et e- derler ve her defasında da yepyenı ve kendilerine tamamen bir orkestrayı pek az -bazan da hiç provasız - idare e- debilirler. Bu basit unsurun halk tarafından daha iyi anlaşılması, "prima donna" orkestra şefliğinin tiyatroculuk tarafım geniş ölçüde zayıflatacaktır İdeal orkestra şetî en az ha- reketle, en çok tesir yaratabilen- dir. Şef'ın sağ eline zanaatkâr, sol eline de sanatkar diyebiliriz. Sağ eliyle tempoyu ve vurguyu, atak- ları, tutuş ve bırakışları İfade e- der. Umumi olarak, musikinin ce- reyanını kontrol altında bulundu- rur. Sol elin kullanılışı ise çok daha Grç fazla zerafete ve inceliğe ihtiyaç gösterir. Sol eliyle şef nüansları, gölgeleri, cumlemelerı ses muva- zenesini, mühim gırışlerı tezatları ve bestenin ruh halini ifade eder İki elin gorevlerını mukabil olarak kullanamamak, a malı" orkest- ra şeflerine aıt ir tezahürdür. Böyle şeflerin sanki tahtadan bir sol elı yahut iki sağ eli vardır. rma tekniği, şu şe- kılde hulasa edilebilir: Her ölçü- nün ilk vuruşu aşağı, son Vuruşu yukarıdır İkinci vurgu dışa sa- ğa doğrudur. Zayıf vuruşlar ve taksimat bu geniş hatların içine oldurulur. piyano ve nazariyat derslerı almakla desteklemiş, sonra Avrupa'ya gide- rek orada Charles Koechlin ile mu- siki nazariyatı, Monteux ve Felix Weıngartner ile şeflik çalışmış- tır. estra musıkışınaslarının me- selelerını ve ruh halini yakından ta- ira, kolejden mezun olur ol- maz Boston'daki İngiliz Opera Kum- panyasının konzermaysteri ve yar- 27