SOSYAL HAYAT vasıtasiyle kânun teklifleri hazırla- malı, hükümet nezdinde faliyete ge- çerek meselenin ehemmıyetını bü- tün memlekete yaymalı idi. Topye- kün bir kalkınmaya ihtiyaç duyuyo- rTuz, topyekün kalkınmayı temin ede- Ğ k bir büyük kurumun faaliyetsiz- lik içinde, ham maddelere malik olan fakat istihsale girişememiş bir fab- rika uyuşukluğu içinde — durduğunu görüyoruz Yurtlar açmak, her vilâyette şu- be kurmak ıyı bir iştir, ancak bunun yanında da önemli meselelerin ele alınması zaruretı vardır. Kaldı ki, bu kurumun başkanı bir Bakandır; Adale Bakanıdır. mete, Başbakana ve diğer k ye lerme bu meselenin ehemmiyetini anlatabılecek imkânlara sahiptir. Bu kânları bu başkan-bakanın kullan- masını istemek en tabii haktır. Me- selâ bu bakan kabine arkadaşların- dan Milli Eğitim ve Sağlık Bakanla- rına gidebilir ve onlara şu suallerı sorar, şu meseleleri izah edebilir Elde muhtehf kanunlar vardır zın açtığı yurtlarda miktarı ise, bir milyon küsurun ya- nında yüzde beş dahi değildir. Mem- leketin realiteleri şu hakikati göster- mektedir ki, günden güne kimsesiz çocuk mevzuu derinleşecek, günden güne bu çocukların miktarı artacak- tır. Bunun yanında gayri meşru ço- cuklar davası kendini göstermekte- dir. Bunların bir kısmı şu veya bu şekilde tescil edilmekte, bir aileye ka- vuşmaktadır, fakat büyük — kısmı memleketin yaşama şeklinin neticesi olarak ne anneye, ne de babaya sa- hiptir. sokaktadır ve kendi akım ve Ömür sürüyorlar. Fakir olan halkın mali durumu, çocuklarının yetişmemesinde, sokak- lara dökülmesinde en mühim unsur o- luyor. Bunların da bir zapta rapta bağlanmasının şekillendirilmesinin le olarak hesaplanan zümre hâlâ açık- 26 tadır ve cahildir, bunların çocukları da ayni dertle malüldür, yani okuma- maktadır. Sağlık Bakanlığı bir takım illerde kimsesiz çocuklar için yurtlar aç- maktadır, açtıgını ilân etmektedir. Bu yurtların daha modern hale geti- rilmesi lazım gelir, halbuki en iptidai usuller ile bu faaliyete geçildiği de ir hakikattir, artık sadece çocuğu barındırmak, çocuğa bir ilko- kul tahsili vermek meselesi yoktur. Bütün bunları tanzim edecek bir plâna muhtacız. Kimsesiz çocuk da- vası ancak bu şekilde halledilebilir. Halbuki, bir plân mevcut değildir, i- şitilen ve bir dava olduğu söylenildi- ği için kabul edilmek zorunda kalan “kimsesiz çocuk" meselesinin üzerin- de bir nebze durulmuştur, kanun çıkarılmıştır, bir kaç gerisi boş, bom- boş bir hâdise olarak hâlâ önümüzde- dir Her meselede bir şüra teşkil edip, memleket münevverlerinin fikirlerini almak gibi usullerimiz vardır. Acaba neden bakanlıklar, kimsesiz çocuk davasının halli için bir büyük toplamazlar, meseleyi enine boyuna ele alıp, plân ve kanun taslakları tan- zim etmezler? Eldeki malümat o ka- dar derin midir ki, böyle bir yola git- meyi akıllarına getirmiyorlar? Hal- buki, her vilâyetten gelecek temsil- ciler ile bu meselenin üzerine bir bü- yük toplantıda eğilinecek olunursa, çok ama pe acı hakikatler ile karşı karşıya kalınaca u da yapmak, boyle bir top- lantı sonunda kimsesiz çocuk mese- lesıne artık ciddi şekilde el koymak mdır. Realıteler bunu istiyor.. AKİS, 2 NİSAN 1965