MUSİKİ Amerikan orkestralarını Japonya'ya, Avrupa operasanı İndonezya'ya götür- mek için harcansa ne kadar iyi olur! Yayılmaya muhtaç olan şey, her milletin gerçek ve yerli sanatıdır. An- cak bu suretle kültür sahasında bir anlaşma — olabilir ve bu anlaşma da müsbet tesirlerini — diplomatik konfe- rans masasında gösterebilir. Senfoni orkestrası gibi esas itibariyle batılı olan bir müessese, başlangıçta bir fay- da sağlayamaz." Anlaşılan Musical America dergisi, musikinin milletlerarası dil olduğuna inanmıyor. Konserler Harika çocuk bekliyor Geçen Cumartesi günü Dil - Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin büyük salonu her zamankinden daha fazla kalabalıktı Radyosunun spi- serlere gittikçe artan bir alaka" gös- terdiğinin delılıydı Gençliğin "bu tıp konserlere" gerçekten bir alaka terdiği malumdu ama, O gün s lonun bilhassa kalabalık olması daha ziyade 12 yaşında bir viyolonistin konsere so- list olarak iştirak edeceğinin bilinmesi dolayısiyle idi. Hem konserin bir solisti daha vardı. Şöhretli bir soprano: Azra Çap lı Spiker, salonda Maarif Vekili Ce- lal Yardımcı'nın da bulunduğunu ilan ettiği zaman 12 yaşındaki vıyolonıstın -Atila Aydıntan adlı bu ğun- istikbaliyle alakalı olanlar, daha doğrusu bu istikbal hakkinda haklı olarak endişe duyanlar, memnun ol- dular. Aylar, hatta yıllar geçiyor, Atila hala yabancı bir memlekete gön- derilip yetişmesi selahiyetli bir ogret— mene tevdi edilmiyordu. Vakıa elde, bu mevzu ile alakalı bir kanun vardı. Ama bu hususi bir kanundu Sadece İdil Biret ile Suna Kan 1çındı Başkası bundan faydalanamazdı aydalanması istenenler için yeni bir kanun hazır- lanması gerekiyordu. basında, Atila Aydıntan için de böyle bir kanun hazırlandığına dair bir ha- vadis nesredilmişti. Eğer öyle ise, biraz geç olmuştu ama, Zzararın nere- sinden dönülse kardı. Konser, Rossınının operası uvert ile s Horner idaresindeki Rıyasetıcumhur Orkest- rası çalıyordu - başladı. Bu bazan dramatik, bazan da haf'f ve zarif uver- tür, deve yürüyüşünü. andıran bir tempo ile, tam bir perişanlık içinde ça- lındı. Azra Çaplı aynı operadan bir aryayı ve La Traviata'dan birinci per- denin sonundaki aryayı teganni eder- ken orkestranın ilgisiz sesleri içinde nasıl ne söyleyeceğini şaşırmadığına şaşmamak elde değildi. Sevıl Berberi Ha Sonra, konserin mühim şahsiyeti Atila Aydıntan spıkerın tabiriyle "ke- maniyle birlik - iyi ki söyledi; kon- sertoyu kemansız çaldığını sanabıhrdık D - ye çıktı. Orkestranın dar- madagınık refakatıne aldırmadan Pa- 28 Attila Aydıntan konserinde Her hafta bir ganini'nin şeytani güçlüklerle konsertosunu çalmağa başladı. talı, süratli, ya parmak çevıklıgı isteyen pasajları oyuncaklarıyla oyna- an bir çocuğun rahatlığıyla, yıldırım hızıyla Ve kesinlikle icra ettiği olu- yor, fakat uzun hatlı ve melodik kı- sımları anlayamadığı seziliyordu. An- layamazdı da.. Oniki yaşındaki bir ço- cuktan duygu, böyle duygu beklene- mezdi. Fakat Atila Aydıntan'ın Paga- nini keman konsertosunu çalışı, geçen yıl çaldığı Mendelssohn ve Beethoven konsertoları için de olduğu gibi, heye- can veren, hayret uyandıran bir hadi- ydi. dolu o- Tahmin edilebileceği gibi, bir al- kış fırtınasıyle karşılandı. Ancak, akla birşey geliyordu: bu yaşta bir çocuga konser verdirmenin doğru olup olm dığı.. Pedagoglar "asla doğru degildir derler. Fakat onu konser sahnesine çı- karmanın, babası ve öğretmeni tara- fından bır maksat göz onunde tutula— rak yapıldığı biliniyordu: çocuğun de- ğerini ve kaabılıyetını 1lgılılerın gozu önüne sermek ve böylec un Avr pa'ya tahsile gonderılmesını saglamak. Atila Aydıntan'ı bugüne kadar Filar - moni Orkestrası uyelerınden bir vi- yolıst İzzet Nezih Albayrak yetiştir- miş ve onu Paganini, Mendelssohn ve Beethoven konsertolarını - çalabilecek sevıyeye getirdiğine göre mühim bir iş yapmıştı. Fakat artık sıranın hari- ka çocuk"ları yetiştirmekte ihtisas sa- hibi bir pedagogda olduğu aşikardı. harika çocuk Atila'nın böyle bir mütehassısın yanına göndermesinde en mühim rolü oyna- yacak zat - Maarif Vekili Celal Yar- dımcı - herhalde Cumartesi günü gör- düklerinden ve duyduklarından sonra böyle bir lüzuma daha çok inanmış ve gereklı notları almıştır. Ya Orkestra? M aar.if Vekilini bilhass.a ilgilendir- olma ğ i miş sı ger ğer bir sus da, doğrudan dogruya, Riyaseti- cumhur Orkestrası'nın u Kötü çalan orkestralar daima 10100" olan, acilen halledilmesi gere— ken meselelerı olan orkestralardır Fi- larmoni Orkestrasının bu m mdeki en düşük seviyeli konsermde, bu te- şekkülün kaderini tayin etme duru- munda olan Vekilin hazır bulunması çok güzel bir tesadüftü. linan eserlerin izahları bu defa daha iyi hazırlanmıştı. Ama gene de baştan savmalıktan pek kurtulunma— mişti. Mesela neden, söylenen aryala- rın ne ifade ettiği, sozlerının ne ma- naya geldiği anlatılmadı? Niçin Faust Bale Musikisi ile Berlioz'un Macar Marşı hakkında bir kelime bile izahat verilmedi? Gelecek konserden bahse- dılırken çalınacak eserler niye bildi- rilme u konsere iştirak edecek solıstlerın ısımlerı neden, adeti veçhile, assoya ogru bir ana erek söylenmesi gerekirken bunun tarn tersi yapıldı? AKİS,19 ŞUBAT 1955