SPOR olması iklime intibak keyfiyetini de or- tadan kaldırdığına göre hiçbir fayda- sı kalmamaktadır. Yapılacak seçmelerın çok çetin ola- cağı, Cezayirli boks antrenörü'nün ça- lıştırdığı İstanbul takımı ile İtalyan'ın çalıştırdığı Ankara — takımı — arasındaki çekişmenin zevkli maçlar ortaya çıkara- cağı aşikârdır.. Çok iyi — hazırlandığı bildirilen İstanbul'un bu — seçmelerde Ankara'ya faikiyet sağlayacağı tahmin edilmekle beraber son sözün federasyon başkanı Dr. Hakla Yücesoy'da olması sıhhatli bir seçme yapılamayacağı en- dişesini yaratmaktadır. CS. Basketbol Gene tehir Bir adam elindeki siyah kaplı defteri masanın üzerine vurarak salonu terk etti.. Hâdise Bölge binasında Basketbol hakem komitesinde cereyan — ediyordu. Defteri yere atan zat, hakem komitesi- ne başkanlık eden Halük San'dı. Müna- kaşaya Modasporun anı ve aynı zamanda Teknik Üniversite takı- mında basketbol oynayan Haşim Tan- kut sebep olmuştu. İhtilâf doğuran hâ- dise şu idi: Haşim hafta arası Teknik Üniversite salon yapılan sınıflar arası karşılaşmayı ıdare eden bölge ha- kemlerinden Muammer — Tunçman ile basketbolcu Tuncay'ı beş faul yaptığı ıçın oyundan çıkarıldığına kızarak döv- Müş! beş gün biri de . Aynı zaman- i. Bölge Müdürü Vekili Kemal Ha- lim evrakı hakem komitesine havale et- i hakem de Kemal Halime müracaat ederek şikâ- geçtiklerini bildirmişlerdir. Bunun uzerıne Belge — Müdürü Vekili tesinde çıkan Pazar günü yapılacak olan Moda, Ga- aşimin oynatılma- istemekte, idiler. Fakat hakem komitesi azalarından Dilâ- Uzgören üç noktadan -bu müraca- atı usulsüz buluyordu. 1. Biz hakem tayin etmedik. 2. Bu maç resmi değildir. hey'etine vereceğimiz adam mü- . Halük San'ın defte- ri yere atması hakem komitesine haka- ret sayılıyordu. Dilaver Uzgören istifa etmişti. Fakat Basketbol ajanı Turgut Atakol istifayı kabul — etmedi. Dilaver Uzgören Halük San'ın alenen özür di- lemesini istiyordu. Henüz netice tavaz- zuh etmedi. Modaspor - Kadıköyspor bırleşmesı T eklifi bir oturumda Modasporun aşkanı Muzaffer Şahinoğlu yapı- yordu. İdare hey'eti üyeleri bunu ma- kul karşıladılar. Teklif söyle idi: Moda ve Kadıköyspor aynı semtin çocukların- dan kurulmuş olan bir kulüptür. Kül- tür aldıkları , mektep ynıdır. Arada uzun senelerin — arkadaşlığı vardır. O halde el ele verip pekalâ müşterek bir klüp haline gelebiliriz. Maksat memle- ket sporuna hizmettir. Bunun üzerine Kadıköyspor klübüne evvelâ şifahi son- ra da resmi bir yazı ile bu arzu ıshar edildi. Bugüne kadar henüz bir cevap gelmiş değildir. Fakat Kadıköysporun Başkanı Merih Gökmen teklifi müteakip günlerde ga- zetelere bir beyanat vermiştir. Burada Kadıköysporun mali sıkıntılan anlatıl- makta ve böyle bir ifade edilmekte idi. Kadıköysporlu ida- recilerin Modaya durumu bildirmeden işi basına aksettirmeli Modaspor çer- çevesinde iyi karşılanmadı. Önüm ki günlerde her iki klüp ıdarecılerı bır araya gelerek bu işi müsbet veya men- fi bir karara bağlıyacaklardır. Basketbol lig maçlarına gelince. Geçen sene Tek- nik Üniversite salonunda tıkanıp kalan bu spor bu sene Sergi Sarayına nakli mekan etti. Fakat muhtelif organizas- l lig- pılan basketbol maçlarının en mühim- ini Moda - Galatasaray karşılaşması idi. Her iki taraf da büyük iddialarla sahaya çıkmışlardı. Fakat herşeye rağmen Sa- rı -Kırmızılı takım mühim karşılaş- mayı lebine çevirmesini bildi. Yalçın ve leceğinden gene 1igler tehir edilecek- ir. Kamp modası İ kinci devre 1lig maçlarına başlarken aradaki üç puana n şampi- yonluktan ümitli bulunan — Fenerbahçe ve Beşiktaşlı idareciler büyük küçük rakip diye bir tefrik gözetmeden her karşılaşmadan evvel kampa girmek ka- rar almışlardır. Karar ilk nazarda ga- rip karşılandı. Ve sahıfelerını spor'a tah- sis eden gazetelere günlerce mevzu teşkil etti. Bu işten anlıyanlara ve spor muharrirlerine göre kamp de- mode bir usuldü. Ve dünyanın hiç bir inde de — milli temaslar hariç — bu usul tatbik — edilmiyordu. O halde idareciler bu demode usule neden iti- bar etmişlerdi. Doğrusu istenirse, ku- lüplerin kaderini — ellerinde taşıyanlar bunu bilmiyecek kadar ehliyetsiz kim- seler değillerdi. Netekim bu seri yazı- lardan bir kaç gün sonra idareciler hem sorulan sualleri — cevaplandırdılar, hem de kendi müdafaalarım yaptılar, Fenerbahçenin umumi kaptanı Hay- rullah Güvenir: «— Kamp demode bir usuldür. Bu- nu biz de biliyoruz. Amma bunu söyle- yenlere şunu hatırlatmak isterim ki bi- zim beş futbolcumuz şu günlerde be- kârlığa veda etmek — üzeredir. Kampa almakla hiç olmazsa onları bir iki gün disiplinli bir 'hayata kavuşturuyoruz» edi. Okuyucu Mektupları A kis'in son sayısında, «Kendi Aramız- da» sütununa konu teşkil eden bir mektuba cevap vermek istiyorum. Ölümünün 681 nci yılı dolayısıyle yapılan Mevlânayı anma l bunların icra tarzlarını beğenmiyen bir yazısı dolayısiyle Akis'e çatılıyor ve ana fikir — olarak şunlar söyleniyor <<Mensupları bir dini Ayin gayesile, istedikleri yerde tiklerince hareket hakkından mahrum hürriyet yoktur.» Burada bahsedilmek memleketimizde bulunan cemiyette istenen hürri- mevcuttur ; addeden teşekkil bir fasıl halınde, vatandaşların vicdan, ibadet ve din — hürriyetlerine karşı işlenecek suçları önlemeğe matuf müeyyideleri ihtiva etmektedir. Bu fa- sıl «Din hürriyeti aleyhinde cürümler» başlığını taşımaktadır. Memleketimizde herkes dinin icabatını yerine getirmek- te böylece serbesttir. Fikirdeki <... arzu ettiklerince ha- reket..> unsuruna gelince... Hürriyet re_ıımlerının tam manâsi- le cari ol memleketlerde dahi fertler, <arzu ettıklerınce hareket» im- kânlarına malik değillerdir. Meselâ, en demokratik bildiğimiz Birleşik Devlet- ler'de, ilk öğretim — mecburidir; < Şayet yukardaki zihniyetle — düşünürsek, ço- cuklarına ilk öğretim yaptırmak iste- miyen ana-babaların bu — hareketlerini mevzuda bazı hususiyet- Bizde dını devlet Avrupa'dakinden daha uzun sürmemiş olmasına rağmen bıraktığı tesirler daha — derin ve daha devamlı olmuştur. Diğer taraftan — inkılâplarımız çok yenidir ve henüz muvaffak olmuş sa- yılamazlar. Memleketimizde benimsi- yenlerin yanında daima nazara alınacak büyük yekünlar teşkil etmişlerdir ve etmektedi Bir «Kubilây Hâdisesi» bunu gös «Heykel Kırma —Hâdiseleri» ve bir «Atatürk — aleyhinde — işlenecek suçlar hakkında kanun» bunu gösterir. «İngiltere'de bir — törende 15 nci asır kıyafetleri — giyilebilir, — Fransa'da Napolyon veya V ncü Louis anıla- bilir. Ama oralarda hiç kimse ne 15 nci asra dönülmesini ister, ne de im- paratorluk veya krallık peşinde koşar.» Ama bizde bir 163 ncü,maddenin mev- cudiyetine rağmen, irtica — hareketleri olmuş, bir «Vicdan ve toplanma hür- riyetinin korunması — hakkında Kanun» çıkarmak mecburiyetinde kalmışızdır. Ve bu ikisinin birden — mevcudiyetine rağmen, daha bir ay evvel zuhur eden bir fırsattan — istifade ederek, o çok «sempatik (!)», o çok özlenen kıyafet- ler ortaya çıkıvermiştir. Yavuz T. ÖZGEN —Ankara AKİS, 29 OCAK 1955