29 Ocak 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

29 Ocak 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RADYO Ankara Bir istifanın manası B asın, Yayın ve Turizm Umum Mü- duru Muammer Baykan ın karşısm— da, n boylu, iyi giyinmiş ve sakin hal ve tavırlı bırısı duruyordu. Umum Müdür meşguldü, önündeki bır kagıdı oku ordu Ayaktaki insan, dürün o kâğıdı okudugu dal kıkaya ka dar, Ankara Radyo: ark musikisi şef- liği makamına vekalet eden Ragıp Tanju idi.Umum — Müdürü okudugu kagıt bır ıstıfa mektubu idi ve Ragıp Tanju" Iştıra mektubu uzun değildi, sarih- ti. Mutad istifa mektuplarından birisiy- di, fakat satırları arasında, derin manâ- lar gizliyordu. Bu — manâların başında radyoevine hâkim olan muhtelıf polıtık aye ve kanaatlerin — aksü eri ve yıpratıcı mahsulleri gelıyordu Ragıp anju kimdi ve niçin istifa etmişti? Bu sualin arkasından hemen akla diğer bir sual d 5 ceV; aplandırılması çok, pek çok zordu: Ragıp Tanju nun istifasını muteakıp neden ve niçin, An- kara Radyoı mensuplarım sarartan, dedikoduları teyit eden bazı tayinler yapılmış ve — işleri — «tedvire memur» kimseler - getirilmişti? İstifa — mektubunda gayet basit kelimeler lanmıştı. lfadeye göre, idareci olmayı, sanatkar olmağa tercih — edemiyordu, —ah keşke diğer idareciler de böyle söyliyebilseler — ve bunun Ragıp Tanju, ve ifadeler kul- Ş ıp Tanju sanatkar h areket edebılır— altı ay, yirmi gün radyonun şark mu- sikisini tedvir ile vazifelendirilmişti? İşte bu sualin cevaplan bulunamı- ordu; radyoevinde çalışan kimseler bu suallerın cevaplarını bulabilir, fakat he- men hepsi ayrı f' kirler ılerı surebılır— lerdi. İşin aslı i başka idi; bir çok amıllerın ba: şınd Ragp Tanju'nun bu evkide kalmasını istemiyenlerin oyna- dıkları rol gelıyordu Ragıp Tanju hak- kında verilen da pek o kadar hım e bu Vazıfeyı başaramadıgım gosterecek kestirme cevapları ihtiva et- miyordu. Aslında — aylarca evvel hazır- lanan bir plân tatbik mevkiine konulu- yordu ve Ragıp Tan]u istifasını vermek zorunda kalıyı Ragıp Tan]u gününe kadar altı ay, yirmi müddetle, şark m sikisi şeflıgını V kaleten demhte etmiş- ti. Asaleten tayinine kada hakkında, ilgili makamlar, U m Müdürlüğün Devlet Bakanlığı bir kanaat sahibi ola- caktı. Vekâleti sırasındaki müspet işle- ri ile menfi işleri terazinin — kefelerine konulacak, ağır basan tarafın hak ve 32 ıstıfa hukuka uygunluğu bir olçu olarak ka— bul edilecek, Ragıp T feye asaleten tayın e Ragıp Tanju' nun Vekalet tayini ya- pıldığı sırada ilgili üst makamlar hak- k d bunları tasarlıy rlardı. — Ragıp da, şark musikisini tedvir vazi- fesınde gayret gosterıyor çalışıyor, biç değilse bir şeyler, bir — yenilikler yap- mak istiyordu. radyoevındekı mücadelenin dısarıdan görünüşü idi. Esas mücadele, esas hareket ve şahsi münakaşanın ge- liştiği ve kaynaştıgı yer, radyoevinin içi idi. Ragıp Tanju'nun — vekâleten ıdare ettiği mevkie <<asaleten» tayini yaklaştığı bir sırada, kulisin faalıyetı mücadelenin şekli değişti. Ragıp Tan ju, karşısında bulduğu mucadelecılerın, bu mevkie asaleten tayin — edilmemesi için, üst makamlar nezdinde her türlü gayretı savunduklarını «istihbar» ede- biliyo: Fakat bütün bunlara daya- ıyı ve dürüst çalışmasının seme- emin, bekliyor- nıyor relerini göreceğinden du. gıp Tanju'nun mücadelesi ne idi ve kımınle oluyordu? Şark musikisinde en yüksek makam <«musiki şefliği» idi. Ancak, yanı başında bir de müşavirlik vardı, her zaman radyoevinin bu tarz musıkısını idare etmek ve düzenlemek için bu müşavirlik ile temas etmesi icap ediyordu. Ankara radyosunun şark mu- sikisindeki müşaviri ise, Suphi Ziya Öz- bekkan idi, yaşı yetmiş beşti ve yedi yüz elli lra maaş alıyordu. Tan- ju ile iş basma geldiğindenberi Suphi Ziya arasında şiddetli bir münakaşa ve anlaşmazlık Ragıp Tanju bu vazifeyi —- almadan önce, Suphi Ziya Özbekkan'ın nota bılmedı— ğini, tamamiyle eski musikiye aşina ol- duğunu, yeni kıymetlere - ehemmiyet vermediğini, radyoevinin — şark musiki- si yayınlarında bilhassa eskiye bir dö- nuş kaydedilmesinin yerinde olmayaca- ğını ileriye sürmüştü. Hakikatte, bu ile- ri sürülen esaslar doğru ise —ki do oğ- ruluğunda şüphe etmiyen bir çok mü- tehassıs vardır— Ragıp — Tanju'ya bir kaç bakıma hak Vermek, icraat başına geldikten sonra da, Suphi Ziya'nın tav- siyelerini noktası noktasına dikkate al- mamakla doğru bir iş yaptığını kabul- lenmek lâzımdı. Bir müşavir, ismi üs- tünde bir istişare vazifesi almıştı, yol gösteren ve herkesten daha iyi, o işi bilen bir kimse — olmalıydı. Halbuki, Suphi Ziya'nın hem eski usuller ile ic- rayı sanat evlenmesinde israr ettiği bir vakıadır, hem de eline verilen bir yeni şarkıyı veya tetkiki icap eden bir mu- sıkısı parçasını - kendi başına mütalâa imkânsızdır. Halbuki Ragıp Tan_ıu —İiyi veya kötü— nota bilmek- tedir, hepsinden daha iyisi yenilik ta- raftandır. «Tekke» — musikisinin artık modası geçmiş ve tamamen saded dışı olduğunda musirdir. Su İki zıt kutup bu şekilde bir mü- cadele yoluna girince, hakem rolünü her ikı tarafın baklanı ve- tadan kaybolmuştur. Her iki tarafın da kendisini koruyan, tutan ve hattâ <ustad> dediği kuvvetleri vardır. araf da, bazı yerlerde, bazı kimseler nezdınde itibar ve şöhret sa- hibidir. Fakat, işler bu kadar çatallaşıp, bir- birine gırm eden dyo gibi bir müessesenin koca müdürü M ir M t Beleman ne yapmıştır“’ Tetkık onunda anlaşılmaktadır ki, hiç ama hıç bir şey.. Bu d leye tamamen seyirci kalmıştır t n bu mücade- lenin dışında vs emri altındakı insan- ların bu çeks sine — karışmadan işleri idare etmek istemiştir. H Ibuki Bir rad yonun mesul müdür! eski ve yeni» mucadelesımn bu kadar tatsız ve işlerin yurumeı e mani olacak bir hâl almasına mani olm Hadi dıyelım, elındekı selâhiyet yoktu, hiç bir şey yapamıyacak kadar aciz içinde idi, bu duruma üst makam- ara, Umum Müdürlüğe, Devlet Bakan- lıgına duyuramaz mıydı Bu eski ve yeni mucadelesı sonun da genç olanı yıpranmıştır. Bu Rağgı: Tanju'dur. Bu mevkie bazı kimselerin bazı kimselere — telkinleri ile asalâten tayin edılmıyecegını anladığı anda is- tifasını vermiştir. Ragıp Tanju belki de bu mevkiin insanı değildir; ama ilgililer, kocaman radyo müdürü bu hakikati altı ay, yir- mi gün soma mı anlamıştır? Ragıp Tanju'nun asaletini tastik etmıyenler bu <<yetersızlık» hâdisesini altı ay yir- mi gün sonra mı keşfedebılmışlerdır" Muhakkak olan şudur: R Tanju'nun asaleten bu mevkie getırılmemesme sa- dece onun ifratiı müessir olmuş değil- dir, çok üst makamlar, — gene «üstad» sözlerinin — fakat ne üstad ya — kur- banı olmuşlardır. Böylece radyoda ye- nileri, gençleri, yeni ve genç imkânla- rı tutmağa gayret eden bir zıhnıyet mağlup olmuştur. Temennimiz odur bu istifa, daha doğrusu ıstıfaya zorla— ma, radyoevının lehıne tecelli etsin. gıtmek istiyen o ©o 5 n - g 3 D 3 n a Z A © 3 z © 3 Z T de, nutuklar kifayet etmez. Damlaların yayıldığı gibi her okuyanın, okumamış olana ileri hamlemizi öğretmesi lâzım- dır. Bir müessesede ileriye giden bir kimse bulunduğu zaman, gerinin ada- mım değil, en iyisi olmasa da derinin adamını kollarından tutup yardan et- meliyiz. Ta ki ondan daha mükemmeli iş başına gelebilinceye kadar.. İşte ek- sik tarafımız, işte alaturka zihniyetimiz, işte iş hayatı ile şahsi sempatileri ayı- ramamakta ki noksan tarafımız ve bu noksanın bize getirdiği kötü neticeler.. Bu memlekette, sadece radyoda değil, her işte ve hamlede şahsi sempatilere değil, şahsi kinlere değil, «memleket- ci görüş'e ihtiyacımız vardır. Bunu itiyat haline getirdiğimiz zaman dâva kendi kendine hal edilmiştir. AKİS, 29 OCAK 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: