Aleksandra Barıştan ve Petro Sonra Zeki ve çalışkan olan II nci Petro artık parasızlığın kurbanı ve sut olmak azminde olduğunu ifade et- miştir bayatını yakından takıb «Krallar gibi mesut.. züne Belki şımdı onlar gibi mesut olacaklar.. Herkesin temennisi budur! Moda Ezeli dert ne giymeli, A lo, şekerim, ben Fazilet Kuzum sen İlhan beylerin kokteyline gıdı- yor musun?.. Evet, biz de gidiyoruz... Fakat ben bir sorayım, dedim, acaba ne giysek!,.. Böylece başlayan telefon muhavere- si yarım saat devam etti. İki arkadaş ne giyeceklerini bir türlü kararlaştıra- mıyorlardı. Biri son yaptırdıgı strapless r ar edenler rü o kadar şatafatlı bir elbisesi olmadı- ğı için sade tayyörünü giymeği karar- laştırmışken arkadaşının giyimine ba- kıp ne yapacağını şaşırıyordu. İkisi de tam manasile ne — giyileceğinden emin olmadıkları için vardıkları neticeden pek memnunluk duyamıyorlardı. İ kadınların ezeli derdi... Ne Bu derdin bir kaç — sebebi vardır. Kadınların çoğu elbise diktirirken ya hoşuna giden bir kumaşı almış ve ku- maşa tâbi kalmağa mahküm olmuştur AKİS, 29 OCAK 1955 veya çok beğendiği bir modeli diktir- miş, fakat bu elbisesinin ne gibi yerle- re giyileceği hususunda tam bir fikre i ildir. Herhangi bir davet, her- kararsızlıklara düşürmektedir. daha elbise diktirmeden — kafasında bir plân yapmakla ve bir de nerelere neler giyileceği hakkında sağlam bir fikre sahip olmakla bir kadın bu gibi üzün- tülerden kurtulabilir. Daha doğrusu bu bilgiye sahip olmak, sonra da elbisesini ona göre tanzim etmek daha akıllıca bir iş olur. Şık olmak her şeyden evvel bir zekâ meselesidir. Kapris asla. Kadı- nın elbiselerini seçerken yaşadığı haya- tı da hes k kendi lehinde olur. Sık sık davetlere, kokteylere, ba- lolara gitmeyen ve çalışmaya mecbur bir kadının etek bluzdan — evvel kürk kap yaptırması herşeyden evvel biraz budalalık olur. Moda hususunda bütün dünya Av- rupayı taklit ettiğine göre, kadınların Avrupalı bir kadının nerelere neler giydiğini bilmesi herhalde iyi olur. Son harpten sonra dünyanın hemen hemen her memleketinde hayat o0- kadar güçleşmiş bütçe içine sığmak kadar zorlaşmıştır. ki vrupalılar dar bütçe içinde iyi giyinmiş olmak için ça- reyi «zekice giyinmekte» bulmuşlardır. Moda mecmualarını karıştırırken en fazla tayyörler üzerinde durulduğunun nazarı dikkati çekmemesi imkânsızdır. Avrupalı kadın, tayyör içinde yaşamak- tadır denebilir. Fakat tayyörün son de- ece iyi dikilmiş olması şarttır. Sonra tek tayyör kadının ihtiyaçlarını tam manâsile karşılayamaz. Gündüz için a- çık renk bir tayyörle — beraber şık bir kadının kendisini geceye kadar götüre- cek siyah veya kahverengi bir tayyörü KADIN olmalıdır. Açık renk sözü yanlış anla- şılmamalı. Şehirli bir kadının açık renk tayyörü tercih an gri, koyu yeşil, muhte— lif kahverengi tonlarında, kirlenmiyecek, mil ve am yacak bir kumaştan yapılmış olmalıdır. (Bu ki tayyorle mücehhez kad olabilir. nokta var. giyinmiş adde- dilmesine Ayakkabılara gelince... düz topuk — yürüyüşte, giyilir, çok yüksek topuk ise kadının yürüyü- şünü bozduğu için orta yükseklikte to- puklu ayakkabı hem kıyafetin şıklığını, hem hareketlerin zerafetini temin eder İyi dikilmiş tayyörü, — başında ufak zarif şapkası, eldivenleri ve — topuklu ayakkabılarile bir kadın, her hangi bir meğe dikkat etmesi iyi olur. büse, tramvaya binmeğe mecbur olan kadının kürk etol veya pelerin giymesi hiç te şık olmayan bır şeydir. Öğleden sonrası ise siyah ve- Evet, bütün düşüncelerin olarak kokteylin uzayıp danslı bir top- lantı olacağından emin olmadıkça, kok- teyle kokteyl elbisesi ile gidilmez. Kok- teyl haddizatında akşam üzeri iş saati- nin hitanımdan yemek — saatine kadar kadınların da ağır başlı tayyörlerde gel» Tayyörler gene moda oldu Seç seç al! 25