hakikatte varid okuyan bir şeydir. Şu- rası da muhakkaktır ki, kız ve erkek arasına konulan sun'i duvar bır takım kötü ıtıyatların meydana gelmesıne yol açm 'Kadın ve erkeğin, birlikte çalışma- sının «bir 1 maya» yol aça- ahlaki kalkınmı Çi cağı da aşıkardır Sosyal hayatta kadın ve erkeği birbirinin rak kabul eden görüşün tahakkuk edebılme— sıradan, ay- geçmesinin icap ettiği de bır hakikattir. Bu zaruretı har hesi ile müdafaa mek imkânları evcutt 1p bır dın gö- rüşü ile muhtelit bir tedrisat fikrini önlemeğe çalışanların — bu ddıalarımn asla varid olmıyacağı <hak1k1 dincile- rin» bıldıgı bir hâldir. —İslâm dinini kadın erkek unasebetlerınde ga- yet genış bır görüşe — sahip olduğunu bugün mek — bilinen bir hususu tekrarlamak olur Bunlar, o gün fikir klübünün tertip- lediği toplantıda söylenen sözlerin fasa ve ana hatlarıdır. Temenni edilen ve tahakkuk etmesini her münevverin iste- yetle durmalarıdır. Bu, küçük bir top- lantının halledeceği bir mesele değil- dir. Türkiye çapında bir etüd, Türkiye apında bir toplantı zarureti ve zarure- tin sebeplerini olduğu gibi ortaya ko- yabilir. AKİS, 29 OCAK 1955 MUSİKİ Opera Telefonla bilet — nkaralının biri Şu Sevil Berbennı pek methe- dıyorlar çoluk çocuk bir gitsek» dedi. Hem artık t lefonla yer Keşmekeş ayırtılabilirdi. Gün Pazartesı 17 si.. «23 Pazar akşamı gide lim> dedı «Daha çok var Pazara. Şımdıden lefon edersek iste- diğımız yeri ayı utablı 10438 nu- marayı çevirdi. Eve vardı balkonun gerılerınde Şaştı bu işe. Es- kiden de bir hafta onceden bılet aldıgı olmuş ve daima önlerde yı ede- bilmişti. Halbuki bu def k 546 548 ve 550 numaralan Verebılıyorlardı <<Saglık olsun» dedi. «Daha gerilere dü- şebilir, hatta hiç yer bula! mazdık» Te ayırttıktan sonra ne y pacagını biliyo du. Temsil saa tınd ani Pazar gecesi saat doku üç saat onceye kadar bı— rdu. Ama zdan letlerı aldırtması gerekiyo işi daha e yapmayı tercih ettı Çarşamba gunu gışeye gitti. Halk kuy- ruk olmuştu. Bilet memuru, tek başına, hem telefonlara cevap veriyor, numara- ları ayırıyor, biletleri zarflıyor, hem de gişeye müracaat edenlere bilet satıyor- du. «Ne diye şu telefon ışı için başka- sını vazifelendirmezler» düşündü. «Teli kişi bu kadar işin altından kalka- bilir mi? Hem bizi burada ayak üstün- de bekletmeye ne hakları var?» Nite- kim tam 40 dakika bekledi. Bu ara gi- şeye gelen telefonlardan ikisine memu- run verdiği cevap dikkatini çekti. Me- mur, birinciline kesin olarak yer kal- madığını söylemişti; halbuki ikincisine «merak etmeyınız ben size yer bulu- rum» demi: Nihayı t gışe önüne — gelebilmişti. Memura ismini söyledi. «Pazar akşamı için 546, 548, 550 numaraları ayırmı: tınız> dedi. Memur plâna baktı. leri karıştırdı. «Özür — dilerim» «Bir yanlışlık olmuş. Size ancak 674, 76, 678 numaralan verebiliriz.» Um- duğundan yüz koltuk geriye düşmüştü. Biraz söylendi. Ama, ne yapsın. Kabul- lendi. Daha sonra, bazı dostlarının da ay- nı «yanlışlığa» uğramış olduklarını Öğ- rendi. Hele bir kısmına, son temsile ka- dar yer kalmamı: ldugu cevabı veril- mişti. Bu telefon usulü, bilet alma işini kolaylaştıracağı yerde güçleştirmişti. Oyle ya' Eskiden biletler; satışa çıktığı gün gişeye gıdınce en iyi yerleri almak mümkün oluyordu. yer ayıritma — usulünün esas itibariyle, halkın işini kolaylaştıra— cağı muhakkaktı. Fakat daha n- den, teşkilât ve tatbikat noksanları yü- zunden durum bir keşmekeş halini al- mışt Acaba tiyatro idaresi ne düşünüyor? Dış politikada başarı L eylâ Gencer gene İtalya'da. Tosca'- nın 55 inci yıldönümünü kutlamak için Napoli'nin San Carlo operası Cu- martesi gecesi hususi bir müsamere ter- tip etti ve Tosca rolünü Leylâ Gencer'e verdi. Dünya çapında bir değeri haiz olan tek sopranomuz bu defa da kaleyi içinden fethetti San Carlonun Leylâ Gencer'in sa- natına hususi bir ehemmiyet atfettiği aşikârdır. Geçen yıl Madame Butterfly'- n ellinci yılını kutlamak için verilen temsilde de başrolü, bir İtalyan sopra- nosuna değil de, Leylâ Gencer'e tevdi edilmesi bunu göstermiyor mu? Konserler Sabrın sonu Handel in «Su Musikisi» süitinin son parçası bıtınce salonda ancak ü dört saniye süren bır nezaket alkışı du- yuldu. Fakat balkondaki — dinleyiciler- den biri nezaketi luzumsuz buldu. «yuha!» çekti. Merhametten maraz do- ğabileceğini anlamış yüzlerce dinleyici- den biriydi. Sonra orkestra, Mozart'ın . Bittiğinde Sabrın gelmişti. — Antr. bır dınleyıcı yamndakılere gelecek kon- sere birer düdükle gelmelerini — teklif 29