YURTTA OLUP BİTENLER selelerde mevcut görüş ayrılığı devam ederse uçurumun genişleyeceğine şüp- he yoktur. Gerçi Adnan Menderes ne zaman isterse Guruptan itimat alabilir» ancak bir zaman soma kırmızı reyler rolü çım kanununda yapılan son tadılatın rolünü küçüm: ye im- kân yoktur. Bu tadilâta gore bır parti- nin yoklamasına girip te aybedenler seçimlerde namzetliklerini müstakil ola- rak dahi koyamamaktadırlar. Bu hal ise, Parti Genel Kurmayının mebuslar üze- rindeki tesirini hudutsuz şekilde arttır- maktadır. Şahısların rolü, hattâ çevre- lerindeki kudreti boylece sıfıra inmek- tedir. Meselâ Kasım Küfrevi gibi Agrıda son derece kudretli olan bir kimse eğer Demokrat Partinin yoklamasına girip te orada kaybederse mebus olmak şansını da beraber kaybetmektedir. Bu duru- un, mebusların gurupta dikkatli ko- nuşmalarına yol açtıgını ve bazı şeyler- madıktan zaman ları doğrudan dogruya değil Ağaoğlunu alkışlamak (Kasım Küfrevi o yolu seçenlerden değildir) veya Os- man Şevki Çiçekdağı yahut Celâl Yar- dımcıyı tenkit etmek suretile, Dr. Mü- errem Sarolu tasvip etmemek yoluyla ıfadelerıne yol açtığım görmemek im- ızdır. H alde — gurubun içinde bazı değişik temayüllerin ve gidişi beğenme- yenlerin bulunduğu ortadadır. Netice ne olacak? unun sonu nereye varacak? Gerçi ortada, muhalefetin — arzu edeceği şekılde bir durum yoktur ama hüküme- uygun bulunduğu da iddia Gurup, bir takım vekillerin degıştırılme— de bazı tadillerin yapılmasını lüzumlu görmektedir. urup haldi mıdır, haksız mı? O- rası elbette ki başka meseledir ve tar- tışılması caizdir. Fakat tartışılması caiz y usus icra organının başında bulunanların, demokra sılerde rım da kaa Bunun iyi veya fena neticeleri olabilir. Başvekil Adanan Menderes 1960 - 1954 arasında bu yolu tutmuştu. Herkes bilir ki Cumhuriyet Halk Partisi mallarının alınması hususunda en — büyük tazyik Meclis gurubundan gelmıştır ve başve- kil uzun müddet avemetten sonra -başka sebepler de ekl boyun İ O hadısenın mesulıyetını ise Menderes yüklen mıştır kı bu demokrasinin cilvesidir. , gurup daha mutedil hareket edilmesı sevılmeyen mumi efkâr ta- rafından tutulmayan vekillerin belki de feda olunmasını talep etmektedir. Alı- nan sert tedbirlerinin hepsinin iktidarın menfaatine olduğuna da inanmamakta- Adnan Menderese gelince, 2 Ma- Radyo Gazetesi Hakkında undan bir müddet evvel, —hem de o kadar uzun müddet değil— radyolarımızın — dinleyicileri memle- ket ve dünya meseleleri hakkında tefsirleri akşamları saat 20.15 de radyolarından dinlerlerdi. iyi miydi, ü müydü orası mesele.. Beğenen de vardı, meyen de. Ama, hiç kimsenin müna- kaşa etmediği bır husus Radyo Ga- zetesinin hakikaten tefsir mahiyetin- ğu idi. oğrusu istenilirse, beklenilen de bundan 1barettı Rad- iş memleke hakkındaki görüşler tek taraflı olurdu. Ama bilhassa dünya hâdiselerinin tefsirleri - hükümetimi- zin fikrini aksettirir mahiyetteydi ve neşriyat, bu bakımdan da alâka top- lardı. Şimdi, bu tefsır sistemine son Vve- rilmiş gibi görü nkara Trad- yosunda saat 19 da Anadolu Ajan- de Radyo bazı kısımları kelimesine tekrarlanıyor, hattâ bu vesileyle bile bir tefsir yapılmıyor. Tabi! 15 daki- kayı, bülteni tekrar etmekle doldur- mak bahis mevzuu konuşmayı hazır- layanlar için son derece kolay v zahmetsiz bir iştir. Ancak dinleyici- nin beklediğinin bu olmadığını unut- mamak İlâzımdır. Ajans bültenlerinden — tekrarlanan havadisler devlet adamlarımızın şu- rada veya burada irad ettikleri nu- tuklar, yapakları bitaplardır. Bun- ları bir yerine iki veya on iki defa tekrarlatmanın iktidara fazla bir fay- da temin edeceğini sanmak için in- sanın hayli safdil olması gerekmek- tedir. Böyle bir taktiğin — neticesi, dınleyıcılerı rady nun dugmesmı r etmekten ibaret- vesileyle dahi olsa daha cazip tefsirler yapılabilir, alâ- ka toplanabilir. Hattâ Radyo Gazete- sinin asıl vazifesi bu olmasa bile... Konuşmayı hazırlayanlar — kolaylı- ğa öylesine kendilerini — kaptırmışa o yıstan bu yana değiştiğini inkâra imkân yoktur. O sevimli ve güler yüzlü insa- nın yerini sanki asık çehreli, demokra- siyi reyleri alınca istediğini yapmak sa- e de başka kuvvetlere kadar bir takım gurup mensuplarının da samimi temennisidir. Başvekil Bütçeyi takiben kabine- sinde beklenilen tadilâtı yapıp seçim- den sonra sükünet bulan hava içinde demokrasinin gelişmesine mi çalışacak- tır, yoksa mütemadiyen — radyolardan okunan «tazim telgrafları» ve «fahri benzerler ki çok zaman dünyanın en aktüel meselelerini bir tarafa bırak- makta ve nutuk tekrarlatmaktadırlar. Butun dunyayı ilgilendiren ve Paris Meclisinde cereyan eden Alman si- lahlanmasına dair muzakerelere Rad- dalı olurdu. Fakat hayır! Reisicum- hur Bayar'ın Erzurum'da subay ha- nımlarına söylediği sözler bir saat on beş dakika ara ile aynen okunmuş, bütçe gerekçesi tefrikasına devam 0- unmuş, geri kalan bir kaç dakika içine de Paris'teki müzakereler sığ- dırılmıştır. Eğer bu bir istisna olsaydı, üze- rinde bile durulmaya değmezdi. A- ma Radyo Gazetesi böyle bir yolu kat'i olarak tutmuşa benzemektedir. Buna devam ettiği taktirde" bir saat onbeş dakika ara ile aynı havadisleri iki defa istemeyenlerin dugmeyı çevıreceklerınden hıç kim senin şüphesi olmasın Bu ise, pro- paganda bakımından bile buyuk bir hatadır. Propagandanın ıyısı herkes bilir ki —galiba bahis ko nuşmayı hazırlayanlar harıç— kör parmağım gözüne yapılan paganda değildir. Bu işde bıraz ze- kâ, biraz incelik, biraz emek ve gay- ret ıter aşka şeylerden bahseder ip asıl maksat kollanırsa hem ıktıdar istifade eder, hem de bu ve- sileyle dinleyiciler. Radyo Gazetesi, radyolarımız ıçın iyi bir buluş olmuştur. Bunu, bellik yüzünden dejenere etmege hıç kimsenin hakkı olmasa gerek. Para- sını alarak yaptığımız bir işe emek versek çok iyi ederiz. Radyo Gazete- si havadis bültenlerinin ve devlet a- damlarımızın nutuklarının, yahut bir ay evvel Bütçe Komisyonuna veril- miş bir gerekçe sayfalarının tekrar- landığı yer değildir. Bu bir tefsir saatidir. hemşerilik tevcihleri» — nin hatırlattığı eski devir âdetlerine — mi dönecektir? Gurubu tatmin cihetine mi gıdecektır yoksa yeni kuvvet gösterisi mi yapa- caktır? Bu suallerin cevaplan, demokrasi- mizin de istikbali hakkında fikir vere- cektir. Siyasi havanın yumuşadığını inkâ- ra imkân yoktur. Ama bu sükünet şim- dilik bir fırtınadan evvelki sükünettir. Daha doğru bir tâbirle sinmedir. Fa- kat insanlar bir muayyen müddet si- nerler. ğer şimdi, fırsattan istifade edilerek bulutlar kokunden temizlenir ve dağıtılırsa Adnan Menderes tarihi vazifesini başarıyla yapmış olur AKİS, 1 OCAK 1955