1 Ocak 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

1 Ocak 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO İstanbul Konferansın tepkileri Istanbul Valiliğinin tertıbettıgı kültür konferanslarından iki ın ıı geçen hafta Şehir Tiyatroları baş rejisörü Max Mei- necke tarafından Verıldı Meinecke Şe- hir Tiyatrolarının — baş rejisörüdür konferansında — Şehir Tiyatrosuna p bir tek sanatkâr bulunmadı. Her ne kadar bu alâkasızlık hayret uyandırmışsa da, —Meinecke — Türki- ye'ye ilk geldiği gün, kendisini vapurda karşılayanların ve şerefine Taksim gazi- nosunda verilen ziyafette açıktan açığa istihza edenlerin gene aynı — müessese mensupları olduğu bilinirse, bu istiskal- de başka bir sebep aramaya lüzum kal- maz. Bizim bilgin sanatkârlarımız, daha baş Trejisörü vapurda karşıladıkları sıra- da, kendisinden bir şey öğrenmek arzu- sunda olmadıklarım ilân etmışler i. o Vasf' Rıza gene kızdı masına, onlara sigara vermesine hay- lk geldiği zamanlar işçilerin elini sık- ret etmişler, nasıl olur böyle şey demiş- ! «Böyle şey olmadan ti- ? diye cevap veriyi Onca, tiyatro, bir tek kişinin değil bir takım işidir. Bu takımda yer alan en basit adamın bile, perdeyi açıp kapaya- nın bile bir mesuliyeti, vardır. Ama, bi- zimkiler buna alışmamışlar, kendi şah- siyetleri ile çevrelerindekileri ezmek is- terler. Bir Muhsin Ertuğrul'un, bir Vas- fi Rıza Zobu'nun tiyatrodaki durumları şudur: Yalnız kendileri var, kes elpençe divan duracak karşılarında her şey, hattâ pıyes bile onları değer- lendırebılmek için bir bahane olacak. arkadaşlarını faydalandırmak isteyen bir ağabey olmak isterim. Sarah Bern- hardt'ların çağı çoktan geçmiştir... Ti- yatro sosyal bir etkinliktir, işbirliği is- ter, daya nışma ister, karşılıklı anlayış er. Vasfi Rıza, ateşler püskürerek kâ- ğıda kaleme sarıldı; Dünya Gazetesine, sanat sayfasında çıkan ve kendisini il- gilendiren kısımlarım yukaııda nakletti- ğimiz yazıya bir cevap yazdı. Bu bir ce- vap değildi, tekzip — değildi, tavzih de değildi ama, gene de — Vasfi Rıza'nın Meinecke'yi — istihfaf — edici — edasını belirten bir mektuptu. Bu mektubunda Vasfi Rıza, Meineoke'ye mektup yazdı- ğını - ayni müessede çalıştıkları halde mektup yazmış -hangi hakla aleyhlerin- de konuştugunu sorduğunu ve Meinec- ke'nin de böyle bir şey soylememış ol- duğunu -ama Meinecke için küçültücü kelimeler kullanarak bıldırdıgını yazı- söylememiş — olduğunu Hiç alâkası yokken yani konuşma kendisi ile yapılmamış — olduğu halde, Vasfi Rızanın gönderdiği mektup Dün- 30 ya gazetesinde neşredıldıgıne göre, Me- inecke'de gön! 1 noktayı belırten bir not neşretti Gelelim Vasfi Rıza'ya: Meinecke ne demiş? Tiyatronun bir takım işi olduğunu söylemiş, Yıldız — sisteminin aleyhinde «benim böyle den faydalandırmak isteyen bir a; olmak isterim. Sarah Berrahardt ların çağı çoktan geçmiştir. Tiyatro ışbırlıgı dayanışma ve karşılıklı anlayış ister... demiş. Yalan mı? Yanlış mı? Yoksa Vasfi Rıza bu en basit başlangıçtan da mı bihaber? Meinecke,nin bu izahatım dinleyen Adnan Benk: «Bizimkiler buna alışma- mışlar, kendi şahsiyetleriyle çevrelerin- dekileri ezmek isterler. Bir Muhsin Er- tuğrul'un, bir Vasfi Rıza Zobu'nun Ti- yatrodaki durumları geldi aklıma: Yal- nız kendileri var, herkes elpençe divan duracak karşılarında, her şey, hattâ pi- yes bile onları değerlendirebilmek için bir bahane olacak...» diye düşünmüş ve düşüncelerini yazmış. Vasfi Rıza'nın bir itirazı var idi ise; çalışmalarını takdir- le karşıladığımız sanat adamına hücuma kalkmakla değil bu düşüncenin sahibi- ne hakikaten böyle olmadığım izah et- mekle daha uygun bir yol tutmuş olur- du. unu belirtmek yerinde olur ki, bu düşüncesinde Adnan Benk yalnız değil- dir. Eğer yanlış — müşahede ediyorsak Vasfi Rıza bu arzu etmediği kanaati sil- mek için mektup, yazmasın, Meinecke'- nin belirttiği «Tiyatro — işbirliği ister, Karşılıklı anlayış ister» prensibine uy- sun, ye Cü İmtiyazlı sınıf ' lzun tüylü halının üzerinde bir çift ayak enine boyuna gidip geliyordu. Oda dardı ve duvarlarında sahneden a- lınmış bir oz ile imzalı bir kaç portre asılıydı. Eski model yazıhanenin baş köşesinde yaşlı bir sanatkâr oturu- yor, elindeki cetveli yavaş yavaş çene- sine vurarak anlatılanları dinliyordu. Etraftaki koltuk ve — sandalyede kırkım aşmış bir kaç sanatkâr tarafın- dan işgal edilmişti. Odada enine boyu- na dolaşan kısa boylu, ablak çehreli, karşısındakilerin düşüncelerini okumak istermişçesine, dikkatli bakışlı bir yaş- l1 sanatkârdı. Okuduğu ve ayrıca izah ettiği yazıyı bitirip etrafındakilerin de tasvibini aldıktan sonra odadan dışarı ya çıktı. Dışarıda da uzun tüylü yol ha- lısı vardı. Ayak sesleri duyulmuyordu. Karşısına ilk çıkan Küçük Kemal'in si- yah çerçeveli fotoğrafı oldu. Kısa boylu başını çevirdi, «Neyire Ertuğrul» la karşılaştı. Ondan da sıkılır gibi oldu, a- dımlarını sıklaştırarak biran evvel gale- Modern reklâm Şemsiyesini sevsinler riden kurtulmak istedi. Burası İstanbul Şehir — Tiyatrosunun Tepebaşındaki e- mekdar Dram tıyatrosu bınasıydı boylu sanatkâr, rejisör odasındaki top- lantıdan çıkmış, Müdürün odasına git- mek Üüzere, tiyatronun şeref galerisin- den geçiyordu Bilindiği gibi bu galeri- nin bir tarafında hayattaki sanatkârlar, bir yanında da Şehir Tiyatrosuna eme- ği geçmiş, rahmetli sanatkârlar işgal e- derler. lek», resimleri galerinin rejisör odası tarafım süsler. Müdürün odasına giden sanatkâr, ti- yatronun kıdemli sınıfı tarafından ha— zırlanan — bir tasarı — götürmekte idi: Mümtaz sınıf tasarısı.. Buna göre: halen kıdemli kadroda bulunan sanatkârlar tiyatroda kendılerı— ne tanınan haklar az bulmakta ma- aşlarının da bin liradan bınıkıyuz lıraya çıkarılmasını ıstemek edirler Maaş faslına bir dıyecegımız İmkân varsa bütün sanatkârlara yapılmalıdır, yalnız kendilerine akat müessesedeki hak ve lerini az bulmalarına gelince: Eskimiş olmaktan başka hiçbir üstünlükleri ol- yan bu emekdar sanatkârların selâ- hıyetlerını hudutsuzlaştırsalar bile, mü- essese sanat bakımından ne kazanabi- lir? Senede bir defa, o da bir kaç gün sahneye çıkabilen -aksi halde sıhhatleri yüzellişer lira daha zam yapılabilir ve- ya yapılamaz, o Belediyenin bu işe tah- sıs edeceği butçeyle bır mesele— re etmeye kalkmaları: En iyisi, belediye gözünü kapayıp bir AKİS, 1 OCAK 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: