SOSYAL HAYAT 1 ve hassas olunması lâzım gelen bir meseledir. Efkârı umumiyenin katıksız ve delıllı olarak serbestıye inanması İlâzım alb ünkü şartlar, daha serbestıye gıdılmeden ev sahipleri ile kiracılar arasındaki mücadele, ilerisi için ümid bahşedici değildir. meydanında durunuz ve bir Ulus dükkân sahibine sorunuz. Kiralara ne kadar zam istenildiğini, bir tıcarethane sahibi olarak size söylesin. Bugün, - him merkezlerdekı dukkanlara bınala— ra yüzde yüzün çok üstünde zam talep- leri gelmiştir ve bu talepler cağı cevap; <«öyle ise, yılbaşında binayı veya dükkânı terk ediniz»> — olmuştur. Şimdi bu temdit, ateşi biraz küllenmiş- tir. Fakat, kiralara bir tahdit getirilme— dikçe, ayni talepler 1955 senesinin al- tıncı ayma yakın zamanlarda yeni baş- tan başlıyacaktır. Dâva mahkemelerde uzayacak, belki de bina veya mesken tahliye edilmiş olacaktır. Kestirme yol- lar bulmak ve vatandaşa bunu kabul ettirip, meseleyi her iki tarafın da zara- rına olmamak şartı ile halletmek zorun- dayız. Tahdit ve kiraların bu esas üze- rinde ödenmesi, hem vatandaş ve hem de mal sahibi lehine mükemmel şekil- de tanzim ve tespit edilebilir. Birisi çok kazanmaz -çoktan kasıt korkunç kazanç- tır- diğeri ok vermemekle ödeme kaabiliyetini zorlamamış olur. — Vatan- daş, Meclis'ten kiraların serbest bırakıl- maması ve bir tahdidin hudutları içine gömülmesini ısterken asla ve asla mal sahibinin zararına bir hüküm istemiyor. Halk lımıtırıı her iki tarafa da tanıya- cak yeni bir kanun bekliyor. Bütün bunları tespit etmek, ak ve hukuk prensiplerini çiğnemeden bir karara var- aabildir. Hem de Ekonomi ve Ti- caret Bakanlığı elindeki bütün istatis- tik malumat ve öğrenme kaabiliyeti ile bu neticeye vasıl olabilir. şu — belediye Işte bütün bunlar goruşulur kiraların bir limit dairesinde enmesi, hiç kilmekten kendilerini alamadılar. kü belediye kendisine ait bir kaç dük- kânı kiraya vermek istiyor. her birisi için de 1600 lira kira talebinde bulunu- yordu. Binalar. Ankara Belediyesi bina- sı civarında idi. eski kiraları 1600 rak- kamının altında idi. Toptancı sebze ha- linde de dükkanların kiraya verilmesi, esnaf arasında türlü şekilde tefsire uğ- ramış. Belediyenin fazla fiyat istemesi. dükkanları fazla fiyat esasından bir de noktasında şekilde fiyat arttırmalarının tesirinin ne kadar geniş olacağı tahmin edilebilir. er misal — göstermektedir ki, bu işde «muvazeneye» ihtiyacımız çokt bunu bulmak zorundayız. 18 Ahlâk Fuhuşla mücadele yok eclis'te turizm kanunu yord bu kanun üzerinde de en sık söz alan milletvekillerinden İ Burhanettin Onat idi. Turistik oteller- den bahsediyordu, bir sırasını getirdi ve dedi kı. görüşülü- Ecnebiler bizim — memleketin otellerınden şıkayet ediyorlar, diyorlar ki, Turkıye nin otellerine ıstedıgımız gıbı giremiyoruz, istediğimiz kimse ile kalamıyoruz bize evlenme cüzdanı so- Cüzdan olmadığım söylediği- miz zaman buyrun kapıya deyip, geçi- yorlar... Böyle otelleri olan memlekete gelinir mi, kalınır mı?» Bu sozlerm tepkileri geniş — oldu. kette otellerin serbest münasibetlerinde olması kadın erkek çok ileri ve medeni bir diyarda bulu- nulduğunun delili — sayılabilinirdi. Zira o memlekette, seks dâvasının en mühim unsurları l'ıalledılmış her türlü korkunç ihtimaller bertaraf edilmiş, insan sıhha- ti, gene insanın iradesine teslim olun- muş addedilebilirdi. Bizde fuhuşla mücadele, otel kapı- larını bu gibi hallerde — bazı suratlara kapamak, Cemiyetler kanunun bazı hü- kümlerini tatbik etmekten ileriye gide- mez. Fuhuşla mücadelenin unsurlarında ve esasında yanlış hareket etmekte ol- duğumuz bir hakikattir. Fuhuşun aza- labilmesi için çareyi otellerin gayri meş- ru birleşmelere yasak olmasında bulu- yor. otellerin kapanmasma mukabil giz- li evlerin karantinasının önüne geçemi- yoruz. Sizin kulağmıza bir zabıta me- muru arkadasınız iğilirse ve şu rakkamı verirse, meseleyi başka yollardan hallet- mek Zzamanının geldiğini derhal kabul edersiniz: "Sadece Yenimahalle semtinde tes- pit edilmiş, 147 gizli fuhuş evi vardır.." Ve basılamaz bu evler. Sebebi de şudur Zabıtanın bir gizli evi. irinde fu- huş yapılan. çeşitli muşterılerın girip çıktığı bir evi basabilmesi için. sucüstü- ne ehemmiyet vermesi lazımdır. Bu de- mektir ki. polis bir evi bastığı zaman, evde bulunanları kötü durumda bula- İAKİS Hoşunuza gittiyse hemen Abone olunuz azsa, haklar nda yapacagı takibat «hiçe» iner. Sadece isimlerini — tespit eder; belki, ama Oo da belki, muayene- ye sevkeder. Mimler ve bırakır. Bu on defa, yüz defa tekrarlansa, netice ayni kapıya ulaşacaktır. izli bir evde yakalanan — çiftleri anormal durumda bulursa, kadın hak- kında takibat yapar, beraberinde bul- duğu erkeği kısa bir ifadesini — alarak bu da hâdiseyi şahide bağlamak için bırakır. Sanki o erkek, o kadın kadar suçlu değildir. Sanki, erkek ileri bir cemiyet olduğu kabul ettirilmek isteni- len Türkiye'de bir tabudur. Ayni suça iştirak etmesi karşısında bu şekilde ha- reket etmek, ne dereceye kadar doğru- dur, bilinmez. Basılan bir evden çıkan kadınlar, aynı suçu üÜç defa islerse, o vilâyetin ahlâk komisyonuna verilirler, geneleve atılırlar. Genelevlerde o kadınların ar- cezalandırıldıkları vilâyetin dıger Vılayetı ikaz etmez, bil- dırmez bir sonra O kadınlar tekrar bu şehırde, içinizde ve yanı ba- şınızdadır. Şehir değiştirmekle suçlarını affetirmis, haklarında af lâyihası çıkart- mış gibidirler. Bizde fuhuşla mücadele, Cemiyet- ler kanununa konulan bir kaç hükümle de kendini hissettirir; meselâ parkta bir erkek kolunu yanındaki kadının boyna- na atarsa, karakola götürülür, mahke- meye verilir. Cezalandırılır.. Buna mu- mekten ileriye gidemez, mesken masu- niyeti dır Bu sosyal dert bizde, Avrupada ol- duğu gibi kendini göstermemiştir. Av- --pada fuhşun genişlemesinde bilhassa iki büyük harp tesir icra etmiştir. Hal- buki bizde, fuhşun genişlemesine, ce- halet sebebiyet vermiştir, vermektedir. Cehaletin gayri meşru ve çok para ka- zanma yolundaki zihinleri — zehirliyen oltası bir çok Anadolu kadınının kanı- na girmiştir. Bizim memlekette fuhşu topyekün ele almak lâzım geliyor. Sosyal bir dâ- vayı, iki polıs düdüğünün arasına sı- kıştırmamak icap etmektedir. ğil, çıkarılacak ve her türlü mücadeleyi ihtiva edecek kanunla olmalıdır. Yoksa, yasak — etmişsin, parklarda bırbırıne sarılmaları - kaldır- mışsın. Banlar bir çare ve halâs değil- dir. Oteli kaldırdıkça gizliliği, parklar- daki samimiliği menettikçe karanlık si- nemayı peşkeş çekersin. Bütün bu yanlış mücadele, rılması istenilen genelevlere, insani müesseselere otelleri kaldı- me çaresi, insanlarımıza insan olarak ya- şamayı öğretebilmektedir. AKİS, 1 OCAK 1955