ASKERLİK Yedek subaylar yemin ediyor Bakalım Ordu Bir müstehlik sınıf mı? Orduların mustehlık bir topluluk ol- duğu ve bunları müstahsil hale sokulması fikri zaman zaman muhayye- leri meşgul etmiş bir düşü ncedır Buna göre silâhlı kuvvetlerin büyük insan gü- cünden, vasıta ve makınelerınden milli ekonominin direkt olarak istifade etme- si ve büyük iş kuvvetinin ist ıhsl saha- sında vazifelendirilmesi — lâzı konuyu isleyenler, boylelıkle elde edile- cek çeşitli mahsuller çokluğunu b lırtırler bütçe tasarruflarını hesabeder— r ve bu paralarla kultur ve bayındırlı- apılacak hizmetleri sayar dökerler. zen de bu hayali genışleterek ordu içinde «bahçıvan — bölükleri, çiftlik ta- burları... vesaire» yapılmasından bahse- derler. (Çağımız dergisi - Kasım 1954) Belli bir müddet içinde silâhlı kuvvet- lere sarfedilen paraların yekun nu ele alarak bunlara «heder o masraflar» diyen ve bu büyük para mıktarı ile baş- ka sahalarda neler yapılabileceğini an- latarak <<duşuncesı bile insanı gaşyeden bir hayal âlemi «yaratanlara da rastlan- mıştır. (Ulus 20 Ekim 1949) Milli müdafa masraflarının başka sa: halara nakledılmesıyle bırçok işlerin ba- arılmasına imkân — olduğunda şüphe Faka uzun bir mazinin bütün cehaleti ve suıstımallen ktinde milli ekonominin kışaf edemeyışıne daima askeri asraf— ları sebep göstermek doğru bir düşün- AKİS, 1 OCAK 1955 yo ktu ıdaresızlıklerı üzünden istikballeri ne olacak ce tarzı olarak kabul edilemez. Hele ordunun rençberlik yapması gibi fikir- leri sadece fantazi olarak telâkki etmek kâfidir. Ordunun masraflarını <zıyan olmuş para» ve orduyu sadece tehlik say- mak yalnış bir duşunuştur Orduya sar- fedilen para milli varlığın emniyet si- gortasıdır. Bu masraflar ekonomik, sos- yal, kültürel ve politik sahalarda milli inkişafın dayanacağı ilk temeli meyda- na getirirler. Ancak bu surede elde edi- len bir emnıyet Öörtüsü — altındadır ki, milli varlık gelişme imkânını bulur. Em- niyeti şüpheli bir memlekette ne yerli ne yabancı sermaye iş yapmak cesare- tini bulamaz. Bundan başka milli mü- dafaa masraflarımızın şimdiye kadarki ekonomık gelışmelere mâni olacak ka dar büyük olduğu ıddıalan da pek yı rinde degıldır İkinci Dünya Harbi es— nasındaki müdafaa — masraflarının dai- uazzam» olarak tavsif edilmiş ol- raber bunlar milli gelire nıs— pet edılırse hiç de o kadar büyük ol madıkları anlaşılır. İkinci dünya harbı içinde, bütçede büyük bir yer tutan as- keri masraflarımız hiçbir zaman olağan- üstü bir mahiyet almamıştır. Müstahsil ordu fi knne gelınce bu- günkü askerlık işleri, yeni harp metod- ları, silâhların çok sayıda ve çeşitli olu- şu orduya harbe hazırlanmak ıçın o ka- dar çok vazife yükler ki, m kerlık muddetlerı bile kadar ağır ve devamlı Vazıfeler için- de kıt'" aların bir de ürmek, mah- sul yetiştirmek için zaman bulabilecek- lerini düşünrnek fazla hayalperestlik okur. Bundan başka unun sadece kendi vazıfesı ve 1slerıyle meşgul olur- ken dahi milli ekonomiye, kültürel ve sosyal hayatın gelişmesine hizmet etti- ğini unutmamak lâzımdır. Mühim bir kısmı hiç okul görmemiş — yüzbinlerce vatan çocuğu için ordu bir büyük okul- ur: orada Vatandaşlık vazife ve bilgi- lerini, o p yaz a Öğrenir veya geliştirir Orduda ç şıtl teknik işler izeri lA eko- . Yurdun her tarafından gelen gençler, orduda birbirleriyle ta- nışır ve kaynaşırlar. Mıllı birlik orduda pekleşir. Yalnız bu faktörler bile ordu— ya sarfedılen paraları zıy edilmiş sa! manın doğ l yacagını gösterir. Or— kuvveti değil, müdafaa kuvvetidir. Strateji Bir konferans areşal Montgomery 21 Ekim 1954' de Londra'da silâhlı kuvvetler mü- essesesmde Üçüncü Dünya Harbi hak- a bir konferans — vermiştir. Konfe- ransa Mareşal Allan Brooke rıyaset et- deniz ve hava kuvvetlerine mensup seçkin bir dinleyici kitlesi ha- zır bulunmuştur. : Konferansın konusu — «Pencereden ÜUçüncü Dünya Harbine bir bakış» idi. Mareşal, NATO'daki 14 devlet hizme- tinde enternasyonal bir asker olarak ko nuştuğunu söylemiş v luğu muhafaza sureti ile 11erlemek 1ç1n son zamanlarda müdafaa meseleleri üze rinde yapılmış olan açıklamalardan da- ha sarih olarak askeri şeflerin beyanat- ta bulunması lâzım geldiğini ifade et- iştir. şal Montgomery'in konferan- sı hulasa olarak şunları 1ht1va ediyor: <Ati güdümlü mermiler ve di- ğer silâhlar inkişaf ettıkçe daha çok aşıkar olacaktır ki, hakiki bir harp, iki taraf için de karşılıklı bır ıntıhar ola- caktır. Bu sebeble soğuk harbin en mü- him meselesi onu, hakiki harbi açmadan kazanmaktır. Soğuk harbi kazanmağa çalışırken taraflardan birisinin yanlış hesabı üze- rine istemiyerek hakiki harp meydana gelebilir... Şimi m, mdiki durum ve tansiyon uzu: zaman devam edecektir. NATO planla— rı, atom silâhlarının kullanılacağına gö- re yapılmaktadır. Sivil müdafaanın bü- yük ehemmiyeti vardır. Üçüncü Dünya Harbi kasden başlıyacak olursa üç saf- ha halinde cereyan edebilir: Birinci saf- ha, hava ve — okyanuslarda hakimiyeti mücadelesi. İkinci safha düşmanın kara kuvvetlerinin ezilmesi Üçüncü safha, düşmanın bütün memleketı batımn ha— va kuvveti tesın altına girmiş olacağın- an her tarafına taarruzlar yapılabılır Ta ki, lh şanla ını kabul etmiş olsun, İkinci üçü: afhalar bırlıkte de niz, ve kara savaşları şöyle olacaktır: Hava kuvveti hakim faktör olaca- ğından, havada harp kaybedilirse, harp 21