YURTTA OLUP BİTENLER re mücadelesini yapmaktadır. Devleti Reisinin, mahalli seçimler arifesinde) yurt ıçınde yaptığı ve nutuklar söyle- diği gezisine iştirak eden Sarol gittiği yerlerde — Büyük Kongre delegeleriyle temas etmek fırsatını da kaçırmamıştır. Bayarın, refakat Devlet Vekilini al- ması da, zaten k yakın tarihi henüz hatırlayanları haylı şaşırtmıştır. alışan iki çift daha vardır. Bun- lardan biri Atıf Benderlioğlu - Osman Şevki Çiçekdağ, diğeri Fethi Çelikbaş - min Kalafat'tır. Nihayet bir <<meçhu1» olarak Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu - Sa- met Ağaoğlu grubu ortada durmakta— dır. Bu ana şahsıyetlerın yanı sıra peyk- ler gelm kte upların faalıyetıne adı verilebilir nal? Mücade «hizipçilik» olanl ar bunu kabul etmiyorlar Samet aoğlu, Zafer gazetesine yazdığ kalesınde fikir ve kanaat ayrılıklarına dayanan parti içi faaliyetin, yıkıcı ruh taşımadıgı müddetçe makimi olduğunu bunu serbest münakaşa say- veya Fethi Çelıkbaşın düşüncesi de bu- dur. Buna mukabil, bazı rakipleri, di- ğer grupların her hareketim «Şefe kar- ş» imiş gibi göstermekten kendi leh- lerine menfaat ummaktadırlar. Bunlar daha ziyade, mücadele meydanına an- cak başka etiket altında girmek mec- buriyetim hissedenlerdir. Fakat bütün bu faaliyetin mevsim- siz mi olduğu hususu ma- alesef henüz belli değildir. Büyük Kon- grenin ne toplanacağı biliniyor, ne top- lanmıyacagı Demokrat Parti tüzüğü bu yüzden bütün mânasını kaybetmiştir ve bir kâğıt parçasından başka şey değil- dir. Hattâ Cemiyetler kanununun alâ- kalı maddeleri de bir kenarda unutul- muştur. Cemiyetler kanunu, cemiyetleri zamanında kongrelerini toplamakla mü- kellef saymıştır. Tüzüğe gelince, o iti- barda olsaydı Demokrat Partinin son kongresinden — bu yana bir değil, iki kongre daha yapmış olması gerekirdi. Fakat, hayır! Parti içinde herkes, tarafından bir tarihin tesbit edilmesini beklemektedir Bütün yapılan bir sürprizle karşı karşıya kalınmamak için gayret sarfet- mekten ibarettir. Fakat her gayretin makbul sayıl- madığına dair alâmetler de yok değil- dir. Meselâ Genel İdare Kurulundan Atıf Benderlioğlunun başına gelen bu- nun bir misalidir. Benderlioğlu yerini muhafaza için Karadeniz kesiminde tek başına — bir seyahate çıkmayı — faydalı bulmuştur. Mademki artık kimse ken- disini davet etmemektedir, o da kendi başının çaresıne bizzat bakacaktır. Fa- gü ada Anadolu- a Başvekil tarafından çagırıldıgı haber Benderlioğlu kafilenin bulun- çilik» lafları atılmıştır Menderesin re- fakatinde Dr. Mükerrem Sarol da var- tıif Benderlioğlu, Ankaraya Genel Başkaniyle beraber dönüyor İstanbul Bir düellonun sonu İ stanbul Valisi : — Tamam!» dıye düşündü Demokrat Partinin ıktıdarı aldığı ilk günlerde başlayan bir düelloyu za- ferle neticelendirmek fırsatı, kanaatin- ce, gelip çatmıştı Bu düşüncesinin aka- inde, ir beyanatta bulundu. Deniz yollarının şehir hatlarına yaptıgı zam- mın tamamiyle aleyhindeydi. Halk mu- tazarrır olacaktı m yapılmamalıy- dı. Üstelik, kendisinin fikri de alınma- mıştı. İki gaye —güdüyordu : Birincisi, halkı düşündüğü zehabını uyandırarak İstanbulluların gözüne girmek (eğer halkı düşünseydi, Başvekılı alkışlasınlar diye çoluk çocugu yollara yağmur al- , eski rakibi Yu- suf Ziya Önişi vurmak! ira Demokrat Parti İktidarı aldı- ğında İstanbula vali olarak Yusuf Ziya Öniş münasip görülmüş, hattâ iş öyle- sine katiyet kesbetmişti ki Öniş Moda- aki Deniz Kulübünde tebrikleri ve muvaffakıyet temennilerini kabul et- fakat aşvek Adnan Menderes buna rıza göstermemişti. Cumhuriyet Halk Partisinin sadık bir adamı olarak ASAYİŞ GRAFİĞİ! AKİS. 16 EKİM 1954