DÜNYADA OLUP BİTENLER Batı müdafaası Meclislere ihtar İngiltere'nin beyaz saçlı, yakışıklı Ha- riciye Vekili — Blackpool'a — giderken ne söyliyeceğini pekâlâ biliyordu. Ger- çi dınleyıcılerı Muhafazakar partinin o taplar olduğunda hiç kimsenin şüphesi yoktu. Mr. Eden, onların üstünden Av- rupa parlâmentolarına seslenecekti. ha doğrusu oyna Fransız Meclisine bir ihtarda bulunmak, böylelikle Fran- sa Başvekili Mendes - France'a yardım etmek istiyordu. Dokuzlar bir müddet evvel Lon- dra'da anlaşmaya varmışları man- ya'nın N.A.T.O. çerçevesi dahılınde si- lahlanması kabul edılmış, bir metin Bla: ckpool da alkışlar kürsüye geldi. Muhafazakâr- lar İngilterenin muvaffak — Hariciye Vekilini olduğu kadar partilerinin lide- ri Winston Churchill'in müstakbel ha- lefi sıfatiyle de kendisine tezahürat ya- . Yakışıklı vekil bir çok şey- i. Bunların bir kısmı, bilhas- sa İngilterenin iç işlerini alâkadar edi- yordu. Onların muhatapları delegeler- di. Fakat beynelmilel meselelere de sı- elince, o toplantıda bulunan gaze- teciler kulak kesildiler. Anthony Eden, o pürüzsüz İngilizcesiyle «— Dokuzların Londra'da vardık- ları anlaşma da tasdik edilmediği tak- dirde, bütün alâkalıların karşılıklı men- faatıne uygun bir şekilde Almanyanın arasında içine —alınabileceği — başka bir sistemi yaratmak için ben çare bilmiyorum» dedi. Sonra, aynı ağır tonda devam etti: «— unda da muvaffak olamaz- sak Avrupanın vahdeti tehlikeye gir- Hür dünyanın savunması ve Amerikan dostlarımız da kurtuluşları için başka — metodlar aramaya teşvik edilmiş olacaktır ki takdirde onları kim haksız görebilir?» Anlaşılıyordu kr Amerikalı Devlet — adamları —yân uülles— İngiliz meslekdaşlarına bu son çare de Avrupalıları yola getirme- diği takdirde kendilerinin başka bir açıkça beyan et- mişler ve ihtarda bulunmuşlardı. Şi di aynı ihtarı Eden Avrupalılara tek— rarlıyordu değil midir ta- sOs- Bunun neticesi midir, pek bilinmez ama, alman Meclisi sarıyı heyacanla bir celse sonunda, AKİS. 16 EKİM 1954 yalıstlerın muhalefetine rağmen tasdik doğru isteniliyorsa, korkulan Meclrs Alman Meclisi değil- di. Adenauer, Avrupa Savunma Cami- asına ait andlaşmayı da kendi parlâmen- tosundan geçirebilmişti. Asıl mesele, Fransızlardaydı Gerçi Mendes - France Dokuzların — kararının mutlaka tasdiki ısrar edeceğini, aksi halde istifa- i bildirmişti ama, kabine buhranı daha yaratmaktan çekineceğini kim te- min edebilirdi? İşte bu sırada, Rus Dışişleri Vekili Molotof birden bire Doğu Berime geldi ve oradan dünyaya hitap etti. Sovyet- Alman silâhlanmasına kati surette Anthony Eden Son ihtarı verdi karar verilmeden iki Almanyanın yanı edıyorlardı Rusya, Batılıların vardıkla- 1 andlaşmayı geciktirmek, hattâ sabote etmek için elinden gelen her şeyi yap- maya karar vermişti. rtler, daha pek kısa bir zaman evvel toplanmışlar, aynı mevzuu görüş- müşler, fakat hiç bir anlaşmaya vara- maksızın — ayrılıp memleketlerme dön- müşlerdi. Bu sefer da iyi bir netice almacagı nasıl iddia edılebılırdı" Orta- iki taraftan hiç birinin menfaatı degışmemıştı Amerika, tığı gibi, Molotofun teklifini sert bır eda ile karşıladı ve reddini istedi. Ya- pacak, konuşacak bir şey yoktu. Rus- ların maksadı açıktı. Batılıları oyala- mak istiyorlar, aralarına nifak tohum- ları ekmeye çalışıyorlardı. Toplantı ya- pılsa, diğer toplantılardan başka bir netice elde edilecek değildi Fakat Fransa'da, Molotofun teklifi başka türlü karşılandı. Bir çok Fransız çevresi, Sovyetlerle aynı masaya oturu- lup goruşulmesınrn aleyhınde değiller- di. Bunu so a denemes kaybedilecekti? Belki de Ruslar, b fer yumuşarlar, Almanya'nın bırleşmesı hususunda — makul teklifler yaparlardı. Bu suretle dünyanın ikiye bölünmesi hâdisesi de önlenmiş olurdu. Zira Al- manya meselesi halledilirse — Batı ile Doğu arasında en büyük ihtilâf ortadan kalkmış olacaktı. kaybedilirdi? Hiç! netice vermediği takdirde, Lon varılan — ve Almanya'nın sılahlanmasını derpiş eden anlaşmalar derhal meriyete konabilir, bu suretle de günah Batılı- lardan gideri Bu fikri yaymak hususunda Fran- sız komünistleri büyük gayretler sarfe- diyorlar. Almanya'nın silâhlanması ge- ciktiği müddetçe batılıların arasını aç- mak ihtimali ortadan tamamiyle kalk- mış olmiyacaktır Bakalım Amerikalıların ihtarı mı, yoksa Molotofun attığı yem mi Fran- sızlar üzerinde daha büyük bir tesir ya- acak? Şehirlerde bayram var inyor Scelba, — göğsünü kabarttı ve pencereden dışarıya baktı. — İtaly parlamentosu un bü y ük, beyaz binası önünde halk nümayiş yapıyordu. Sin- yor Scelba bu neviden pek çok nüma- bu defakinden istifasını 1st1y0rdu An- laşılıyor. ki dünyanın hiç bir yerinde devlet adamları, iktidarı bırakmaları hususunda vâki taleplerı kızmadan kar- şılıyamıyorlar. alk, —gerçi komünist- İ iki Wilma Mon- tesi meselesınden dolayı kızgındı. Bu- gün ise memnundu: İtalyanın seneler senesi sürüp giden bir dâvası nihayet halledilmişti. goslavlarla Vardan anlaşma, ma vesile vermişti Sinyor Scelbayı bekleyen sürpriz bundan ibaret kalmadı. Başvekil, Mec- lis salonuna gırdıgınde de coşkun alkış— larla karşılandı. hatına başladı kalktılar. Başvekılın sözlerini öyle din- liyorlar ve hemen her cümlesini, o İtal- anlara has ateş ve heyecanla kesiyor— lar, alkışlıyorlar, <<v1va» diye bagırıyor— rdı. Bi bir bayra- ladı. Zaten bu sırada memleketin muh- 17