ASKERLİK Avrupa Almanya sılahlan Böyle bir teşebbüsün akamete cağını daha bidayetten haber verenler çok olmuştur. Bu kadar kayıtlı ve şartlı bir ittifakın tahakkuk etmesine zaten imkân görülmüyordu; bu bir kompro- miden başka bır şey olamazdı Chur— chill ilk defa bu fikri ortaya atmış, Fransız devlet adamları, hususıyle Ple— ven bunu ele alarak kagıt üzerinde pro- jJeyi hazırlamıştı Altı Benelux devleti kabul etmiş, Almanya ve İtalya da ta- raftar olmuşlardı. Fakat asıl fîkn or- taya — atan Ingıltere tatbıkatta ortada yoktu. İşçi Partisi bu fikri beni miş ve bizzat Churchıll de ıktıdara ge— lince kendi fikrine sahip çıkmamıştı. Zaten böyle bir teşebbuse taraftar ol- mıyan bir çok Fransızlar da bunu ve- sile tutarak muhalefete geçmişler, ko- münist propagandası da bu cereyanı körüklemiş ve nıhayet teşebbüs resmen suya düşmüştü. Böyle olunca, mesele- nin tekrar esasına dönmek ve doğru- dan doğruya Almanyanın silahlandırıl- masını ele almak icap ediyordu. Batı müdafaasmda Alman yardımının elzem olduğu kat naatıne Varıldıktan sonra bu kadar dolambaç ardan yürünmiye- rek realist bir goruşle mesele ele alın- saydı şimdiye kadar hayli mesafe kate- dilmiş olurdu. Fakat mılletlerarası dip- lomasideki yollar k akbul deg ldir ve ekseriy: gorul Diplomatlar bir hayli dönüp do- laştıktan soma tekrar başladıkları yere geldikleri zaman ümitsizliğe düşmezler ve hiç bir şey olmamış gibi yeni baş- tan işe koyulurlar, Askeri meselelerın politik hal tarz- larına bağlanması onları hiç bir zaman radikal olarak halletm kerler, Alman â iyesi — siyasi mağı her iş ve becermiştir. Ne Ver- say muahedesının hükümleri, ne İkinci Dünya Harbi sonundaki b skı -Alman Erkanıharbıyesımn faaliyet durdura- mış ve onun tıkbal 1çın hazırlıkla- rına mâni olamanuştı rın — kararlarına bakıla ak olursa dıplomatlarn ve devlet anlaşmaların velâ Almanyanın ordu kuvvetini tah— dit meselesi konuşulmuş ve 12 tümen olarak tesbıt edılnuş Böyle bir anlaş- anın zerinde — kalacağından hıç kıms nın şuph olmamalıdır. Bir defa bir memlekette ordu teşekkul ettı mi artık onun gelişmesini di metlerinden başka hiç bir kuvvet cıddı olarak kontrol edemez. Almanlar 1ster— lerse 12 tümeni hiç kimsenin gözü batmadan 24 tümene çıkarabılırler 12 tümenin idamesi ve eğitimi için öÖyle muesseseler kurulur öyle teşkilât ya- pılır ki bütün bu parçaların, firsat dü- şünce, buyuk birlikleri kısa bir zaman- da meydana getirmesi kolaylıkla müm- kün olur. Montgomery geldi Bari kafalar aynı mı? nıflandırılması imiş. Merhum Milletler etini silâhla konferansları yıllarca silâhlan sınıflandırmağa çalıştı dı. Bö teşeb ceğine şimdiden hükmedebiliriz. Bir de silâh imalinin kontrol altına alınacagın— dan bahsolunuyor. İki dünya harbi ara- sındaki zaman içinde böyle bir kontro- lün tatbikatta bir degerı olmadığını bu- günün politikacıları ogrenmemış iseler kagıt Üzerinde kalaca; nlaşmaları yapmağa bilirler. Silâh imali işlerinin esası ve mühimi yeni silâhın konselesıyonu 1malat1n planlanması ve programlanmı sıdır. Sanayi ve teknik kudreti yukse ve hele organizasyon kabiliyeti pek ge- lişmiş memleketlerde silâh imali hazır— lıklarının fiiliyata dökülmesi ko- lay ve kısa zamanda isti hsale başlamak da mumkundur Realite böyle olunca hâlâ nazari ve manasız tahdit ve kon- trol usulleri peşınde koşmak cidden ga- riptir. Şüphesiz bu meselelerle uğraşan bugünün adamları da bu hakikatleri bilirler. Fakat dıploması bir nevi tu- nzm gibi bir şeydir, dolaşık yollan, za- man geçirmeyi daha doğrusu zaman Öl- dürmeyi isteyerek tercih eder. Batının müdafaası yıllardır hâlâ yasi konf rans salonlarından realıteye ıntıkal etmiş değildir. Her geçen zama- nın tecavüz kuvvetleri için dan şüphe edilemez. Madem yanın silâhlanmasında prensip bakımın— dan anlaşma vardır. Artık bunu daha fazla uzatmayıp kısa yoldan halletmek gerektir. Bu iş nasıl olsa olacaktır. Tat- bıkı kabil olmıyan nazariyat ile, mana- zlıktan T! tecrübe edilmiş palyatıf tedbirlerle — vakit kaybedilme- melidir. Çünkü garplılar konuşmağa devam - ettiği müddetçe perdenin Öte tarafındakiler — silâhlanmalarına — hızla evam ediyorlar. Onlar ne ko ne müzakere, ne de ka Onlar hazırlanıyorlar... Hazırlanıyorlar.. * E kım ayının başında Atlantik Paktının pa'daki karargâhından bir te lıg yayınlanryordu Bu tebliğde bıldırıl— iğine göre Atlantik kuvvetlerinin bir kısmı olarak teşkil edilecek olan Alman ordusuna Field Mareşal Montgomery komuta edecekti. Bu suretle, Feld Ma- reşallere pek düşkün olan Alm as- kerleri kendılerıne —İngilizce 1smıyle de olsa— bir Field Mareşal bulacak— lardı. Doğrusu istenirse Mon in bir Prusya Mareşali kadar <<aktor» olduğu herkes tarafından biliniyordu. Montgomery, bu tebliğin neşrinden bir kaç gün sonra Ankara'ya geldi Ve yaptığı bır basın toplantısında tecavi vukubulduğ! takdirde — mütte f'ıklerın ve hıdeen bombalanın kullan- asla çekinmiyeceklerini beyan Montgomery'nin Alman kuvvetlerine komuta için vazifelendiril- mesi, şaşılacak bir hâdise değildir. Ma- a Müttefik Yüksek Komutan — yardımcısı, Gruenther'in muavinidir bütün N.A.T.O. kuvvetlerinin eğitimin- den mesuldür. Alman ordusu ise, Lon- al Bu sıfatla, AKİS. 16 EKİM 1954