Adnan Menderes Makas haftası setmedi. Birliğin kuvvet doğurduğunu ifadeyle beraber hakiki birliğin temini için ne yapılması lâzım geldiğini, iç po- lıtıka hayatımızda mevcudiyeti gayrı inkâr bulutların ve milletin bir imal ki yakınları kendisine böyle b ir korkunun, endişen rsuzlugun bulunmadığım soylemı lerdi. Anadoluda yaptıgı hakıkatı şehır— lerde, münevver erde de bizzat müşahede fırsatını bulsaydı görecekti ki pek çok insan bir takım tesirlerin altında —yerli veya yersiz— hürriyet- lerını kulla makt e icap ettiren kimselerin o havayı mış bulunmalarıdır. yay- Başvekilin nutuklarından anlaşıldı ki meselâ Prof. Rasim bir ev isterse çımentoyu daha ko- lay bulacaktır; Başvekilin nutukların- dan anlaşıldı ki meselâ Prof. Enver Zi- ya Karal evine şekeri daha sıkıntısız temin edebilecektir. Fakat Prof. Rasim Adasal veya — Prof. Enver Ziya Karal ü komitesine yerlerinden zannettirdikleri gibi bir olmadığım rakam verir gibi inandırıcı şekilde temin etseydi, yüreklerde biri- ken endişeyi dağıtacak bir kaç söz söy- tedhiş havası larını başlıca prensip bilen rejime bü- yük bir iyilik yapmış olacaktı. Zira şvekil Menderes, muhale- fet partisinin ateşli lideri olduğu Za- 6 manlar inandığı hakikatlere şimdi de inanmaktadır ve elbette bilmektedir ki bir lokma ekmeği bir lokma hürriyete tercih edenlere bir tek ilim verilebilir: Alçak! Aynı şekilde vatandaşlara bir lok- ma hürriyet yerine bir lokma ekmek teminini marifet bilen rejımlere de her isim verilebilir de bir isim verilemez: Demokrasi! Mu' demokratik idare ek- mekle hurrıyetı bırbırınden ayırmı: idare olduğunu anlatmak, hattâ ispat tmek zarureti bugün Türkiyede mev- cuttur. Bunu inkâr etmek, binilen dalı kesmek olur. Sıkıntıya katlanmalıyız! G azeteciler pek ziyade hayret ettiler. Karşılarında — orta boylu, topluca genç, yüzü güneşten yanmış, koyu renk elbise giymiş bir adam vardı. Yürürken hafif aksıyordu —yeni ameliyat geçir- mişti— Söze «— Halen memleketimizde kömür istihsali — ihtiyaca kâfi gelmemektedir, bir kömür buhranı mevcuttur» diye baş- lamıştı. Gazetecileri hayrete — düşüren bu beyan değildi. Bunun böyle olduğunu herkes biliyordu. Fakat orta boylu ada- mın ismi, Fethi Çehkbaştı Fethi Çelik- baş Işletmeler Vekilidir. Memleketimizde, hangi partiye mensup olursa olsun, mes'ul kimselerin hakikatleri olduğu gibi ifade etmeleri pek görülmüş, — alışılmış şey değildir. Fethi Çelikbaş âdeta bir âdeti bozuyor ve demokratik idarelerde yapıldığı gibi açıkça hesap veriyordu. Hattâ daha da ileri gitti, kömür darlığının geçici ol- madığını söyledi, artacağını bildirdi. mek lüzumu vardı. f İcap eder— se, 1thalat yapılacaktı. Vekil, İstanbul halkının en ziyade alâkalandığı bu kömür mevzuunda iza- hat verirken her şeyi a.çıkça anlatmakta fayda görmüştü. Dedi «— Biz iktidara geçtıgımız zaman Turkıy de 800 milyon kilovat saat ener- ji istihsal — edilirdi. Bu istihsal — garp ini i kalmış memleket bır memleketin i. Dört sene mür istihsali 2 milyon bu sene 3,5 milyon tonun üstündedir. Memleket umumi bir kalkınma yoluna gırmıştır Fabrikalar ve enerji istihlâk beş buçuk yılda yapılmaktadır. de, elimizdeki enerjiyi dikkat ve itinay- la sarfetmek zorundayız Zira ıhtıyacı— bu,; süratle — istihsalimizden fazla armaktadır. İstihsalimizi 1960 da 5,5 milyon tona yükselteceğiz; fakat ay- nı tarihte ihtiyacımız 7,5 milyon tona varmış olacaktır.» Fethi Çelikbaş her şeyi, riyle beraber olduğu gibi sebeple- kat memleketin ihtiyaçları o kadar bü- yüktür ki, bunları tamamiyle karşıla— mağa imkân yoktur. eğer iyi bir istikbal sıkıntıya öyledi. doğru bir sözdü ve ha- kıkı devlet adamlarının başka turlu ko- nuşmasına imkân yoktu e yapılacaktı? Kömürden gayrı enerji kaynaklan ele alınmıştı. Petrol unu ve barajlar yeni yeni enerjiler temin edeceklerdi. Fakat onları bekler- ken istihsal edilebilen kömür tasarrufla kullanılacaktı. Ancak tasarruf, yâni kı- sıntı ballan yakacak ihtiyacından değil, diğer ıstıhlakten yapılacaktı ısınabilirse o derece hayırlı bir iş yap- mış olacaktı. Fethi Çelikbaşın beyanatı, kömür mevzuundaki bütün şüpheleri ve bu şüpheler üzerine bina edilen dedikodu- yu, ıthamları bir anda yıktı. Anlaşılı- yordu ki, ür meselesi düşünülmüş, planlanmıştır. Fakat ihtiyaç o kadar fazladır ki tasarrufa âzami riayet mec- buriyeti vardır. Halk, bunu böylece bil- melidir. Sıkıntı çekılecektır Niçin sak- lamalı? Sebebi iyi izah olunduktan son- ra Türk Milleti elbette ki meselâ İngi- lizlerin hem seneler senesi katlan- dıkları sıkıntının bir kısmına boyun eğ- mesini bilecektir. Iîletmeler Vekilinin beyanatı e ele aldığı mevzu —kömi sade- — ba- Fethi Çelikbaş Kömür — peşinde AKİS. 28 EYLÜL 1954