çıkabileceğini gösterdi. 1905' de, kobayın, Anaflaksi araş- tırmalarında — tercihan kullanılacak bir hayvan olduğu anlaşıldı. Eğer, kobaya, bir albüminin çok ufak bir miktarı şı- rınga edilirse uzviyetinde derin değişik- likler belirmesine rağmen hayvanda en kuçuk bir rahatsızlık görülmı Orga- nizmanın görünürde belirsiz geçen bu önemli değişiklikleri antikor denilen özel proteinlerin teşekkülünden ibaret- tir. Bu antikorların bir kısmı höcrelere yapışmıştır. (oturmuş antikorlar). Diğer- leri de kanda serbest dolaşır (dolaşıcı antikorlar). Eğer bu şekilde hazırlan- mış ve duyarlaştırılmış bir — hayvana 11-12 gün s ümin (yâni antı_ıen) olursa bir a çıkar ve hay- van ağır patolojik olaylarla ölür. 1906 da kliniğe e bugün, ya- Von Pirguet'nin soktuğu allerji terimi ile bir şeklınden başka bir şey değildir. Bır antikor, ken- disine tekabul eden antijene rastlar rast- amaz bu iki madde arasında bir reak- siyon husule gelir, birbirleriyle bir. bile- Buna (an in ve buna benzer bazı maddeler ve alleıjık olaylar dediğimiz gösterileri hu- sule getirenlerin u maddeler olduğu sanılmaktadır. Histaminin allerjik reak- siyonlarda başlıca etğen — olduğunun olarak bakılacak' olursa insanda aynı şeyin çok zaman kabıl olamıyacağı an- laşılır.. Yâni bir vakalarda allerji yapacak madde ıle (allergen) ilk temas, belirti ermeden geçtıgınden meydana çıkarılamaz. allerji halinin yaratı- labilmesi ıçın allergenın eser miktarı- nın bile yeter okluğu düşünülürse, bu ilk temasın meydana çıkarılamaması da pek şaşılacak bir olay değildir. Bun- dan başka daha ana rahminde iken aşı- rı duyarlık vukua gelmiş olabilir. Hattâ ana sütiyle de intikal etmiş olabilir. Böyle bir mekanizma yeni doğanlarda görülen allerjik olayların bir çoğunun esasım teşkil edebilir. Veraset de aller jik olaylarda şüphesiz b yuk bir rol oy- nar. Allerjiklerin 26 5 75 şinin aile- lerinde de bu gurup hastalıklar meselâ hastalıklar meselâ yarım baş ağrısı ve kurdeşen kadınlarda; buna karşılık astma, erkeklerde daha sık gö- rülür. Şu olay da dikkati çekicidir. En ziyade entellektüeller aydınlar, bilgin- ler ve artistler allerjik hastalıklara ya- AKİS. 25 EYLÜL 1954 kalanmağa istidatlıdırlar. Allerjik has- talıkları meydana gelmesini hazırla- yan etgenler arasında; — vejetatif sinir sistemi tonüs dengesinin bozukluklarını, iç salgı bezleriyle mıde - barsak hasta— lıklarını, süreğen yangılan, fermentle— rin yetersız salınm asını ve intan ocak- larını - gözönüne almak lazımdır Bır intan ocağı varsa, zaman zaman kana hücum eden mikroplar yalnız bir allerji hali meydana getirmekle kalmazlar, fa- kat orgnizmanın hariçten gelen aller- genlere karşı tahammül eşiğini de dü- şürürler. atik olarak tabiatte bulunan ve sentetik olarak yapılan bütün maddeler allerii meydana getirebilirler. Başka bir deyişle allergenler gıbı tesir gosterebı— lirler. Allergenlerı üç büyük ruba ayırıyoruz : Egzojen allergenler : Organizma- ya dışardan girerler. Bunlar bir çok bit- kilerin tozları, küflerin sporları buğ- daygillerin tozla şımı maddeler, pudralar, süt, yum , balık, çilek, mıdye ıstırıdye ılaçla bro iyod, salisilik asid, barbutırıkler sulfamıdler tiyourasil ve alkaloid tü- revlerı derıye ve yüzeyel mükozaya hayvansal ve bitkisel maddeler, ipek, saç, kozmetikler, merhemler, kım— yasal maddeler, nıhayet sokucu böce lerin (arı, örümcek, pire, ahtakurusu akrep) ifrazlariyle deri altına yapılan ilâçlar, seromlardan ibarettir. , domates ıstakoz, Andojen allergenler : Organizma- nın kendisi veya organizmada bulunan mikroplar (intan ocakları) — tarafından meydana getirilirler. İstilâ — allerjenleri : meydana çıkmaktadırlar. bulunan kurtlar, askarid, oksiyür, ten- ya, ankilostom, nekator ve bazı man- tarlar ve mantar hastalıkları bu arada sayılabilir. Allerjik hastalıklar gittikçe artmak- tadır. Meselâ yalnız Amerika Biri lşık Devletlerinde ot nezlesıne tutulmuş in- Parazitlerden Barsaklarda ettiği sanılmaktadır memleketlerde de durum hemen he- men aynıdır. Bilhassa büyük şehirlerde allerjikler artmaktadır. Bu devamlı artış medeniyetin ilerlemesiyle de yakından ilgilidir. Vejetatif sinir sisteminin dis- tonisi bu işte çok önemli rol oynar. unu, — sarsıntılariyle, rahat noksanlığı ile bütün enerjilerin devamlı gerginliği ile modern yaşayışa bağlamak lazımdır. Her çeşit buharların kirlettiği şehirler havası, mükozaların süreğen irkilmesi- ne sebep olur. Bu suretle bir yandan allergenlerin girmesine müsait — (daya- nıklığı azalmış yer) hazırladığı gibi, bir yandan da allerjik olayların ortaya çık- masına yol açar. Gıda maddelerinin saklanması için bir çok memleketlerde devamlı olarak kullanılmağa başlanan şimik maddeler etin fazla sarfı, baharlı ve biberli maddelerin suiistimali ve ye- ni yeni ortaya çıkan bir çok ilâçlar v.s. TIP SAHASINDA bu alleı'_]ısasyon amşının mesul etgen- erini teşkil edebilirl Allerjik hastalıkların tedavisine ge- lince, sebep olan allergeni ortadan kal- dırmak başta gelir. Şüphesiz bu ideal sağıtmadır. Fakat maalesef antijen ta- nınsa bile bir çok vakalarda bu iş ger- çekleştırılememektedır Temas allerjen- leri bahis konusu ise (dudak boyaları, pudralar, hayvan lalları, şimik madde- ler, veya bazı besinsel allerjenler) bun- lar yok edilecektir. Parazitlerin düşü- rülmesi ile kurtulmak kabil olan istilâ allerjenleri için de aynı şey bahis ko- nusudur. Fakat allerjik — bir hastalığa yakalanmışların çoğunda özel allergeni bulmak ve yok etmek imkânsızdır. Bu zaman muhtelif duyarsızlaştırma me- todlarına başvurmak lâzımdır u da ya sebep olan allergenin (spesifik du- yarsızlaştırma) veya her hangi spesifik olmıyan albüminlerin (spesifik olmıyan duyarsızlaştırma) — gittikçe artan dozla- riyle sistemli bir bir sağıtmadan ibaret- tir. Duyarsızlaştırma metodları karışık- tır, tatmin edici değildir. Bunun için- dir ki son zamanlarda hücum noktası olarak histamin seçilmiştir. Başlangıçta histaminin az dozlariyle bağışlık sağla- mak, antijen . antikor reaksiyonu so- nunda beliren histamini nötralize etmek deneyleri de sonuçsuz kalmıştır. En son olarak antihistaminik etkisi olan ilâçların keşfi, allerjik hastalıkların sa- ğgılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu maddeler sayılamıyacak kadar çok- tur. Yalnız U. piyasaya sürül- müş olan antıhıstamınıkler 1500 kadar- dır. Bunlara her gün bir çok yenileri de eklenmektedir. Biz bunların arasın- dan size yurdumuzda bulunabilen ve bir reçete teşkil edebilecek 1laç1ardan bazılarının isimlerini veriyoru. Antergan, neoantergan, phenergan, benadryi, antistin, tephorin, synopene, di-paralene, soyentol, trimeton... Dr. E. E. Hoşunuza gittiyse hemen Abone olunuz 25