SANAT kazandırılan bu yeni ve modern tiyatro salonunun biran evvel tamamlanması- dır. Resim Bir müsabaka ve bir ders apı ve Kredi Bankasının, 10 uncu Yyı]dönümü münasebetiyle koyduğu Sanat ve Kültür Mükâfatlarının netice- leri alındı ve gazetelerle — ilân edildi. Her şeyden önce, şu belirtilmeli ki, memleketimizde bir bankanın «ilk de- fa olarak» böyle sanat ve kültür mükâ- fatları koyması alkışlanmaya değer başlı başına bir hâdisedir. Darısı ötekilerin başına ve Kredi Bankasının koydugu. Ya onaltı bin liralık Resim ve dört bin li- ralık — Afiş mükâfatlarının dağıtımı işi gerçekten «nazik» bir mesele idi. Bu nazik işi de banka, en iyi şekilde hal- letmenin yolunu bulmuştur. Güzel bir tesadüf eseri olarak aynı — günlerde memleketimizde toplanan — «Beynelmi- lel Sanat Münekkidleri Kongresi» ne gelen üyelerden dünyaca tanınmış üç şahsiyeti —Münekkidler Kongresini ida- reeden Türk seksiyonunun tavsiyesi üzerine— banka, jüri olarak seçmiştir. Prof. Lionello — Venturi, Prof. Herbert Pead, ve Firense'den mürekkep jüri heyetı Sergi ve Spor Sarayına giderek müsabakaya gönderilen 38 tablo ile kır- ka yakın afifi iki buçuk saat bir bir tetkik edip kararım vermiş ve resim için konulan on mükâfatla afiş için ko- nulan beş mükâfatı dağıtmıştır. Tablolar ve afişler rümuzla veril- dikleri için ancak bu karar üzerine mü- kâfat kazananların rümuz zarfları açıl- mış ve eserleri yapanların da kimler ol- duğu belli olmuştur. Işte kızıl kıyamet de o zaman kopmuştur Müsabakaya ıştırak eden Akademi Öğretmenlerinin bir ressam hırsım ye- nemiyerek bir sabah gazetesinde yaz- dığı uzun bir makalede sergi, jüri ve müsabaka 3e ilgili herkesi şüphe altın- da bırakmaktan çekinmemiştir. Yok jüri tesir altında kalmış, yok resimden an- lamazlarmış, şuymuş, buymuş. Müsaba- kaya iştirak eden bir kadın ressam da yine hislerine kurban olarak bir toplan- tıda jüri azalarına ağır hücumlarda bu- lunmuştur. Jüri kararları, her jüri karan gibi, «sübjektif» kalmağa mahkümdur. Her- kes tarafından «nas» olarak kabul edil- miyebilir. Nitekim, bazı gazetelerde ça- kan yazılardan bu kararlan beğenmiyen başka kimselerin bulunduğunu da anlı- oruz. Burada acıklı olan taraf, müsa- bakaya iştirak etmiş olan bazı sanat- karlarımızın mütecaviz bir lisan kulla- ör olası— hırslarına mağ- l_up olduklarını ifşa etmiş olmalarıdır. İyi ki, jüri Türk ressamlarından veya eleştirmecilerinden — mürekkep değildi. Yoksa stadyumda dayak yiyen hakemle- rin talihine uğramaları — mukadderdi. Geçmiş olsun.. İyi resim yapmadan ön- ce hakem kararlarına, kendi aleyhimi- ze bile olsa, boyun eğmeyi öğrenmek gerekiyor demektir. Hazin bir ders.. 30 OPERA ALBÜMÜ La Traviata Opera 3 perde 4 Tablo. Metin: F. M. Piave. Mü- zik: G. Verdi. İlk defa 6 Mart 1853 de Venedik'te nandı. Vıoletta Valery Eser Şahıslar : Vivomte de — Leborieer — (Tenor). Birinci Perde, Birinci Tablo : ioletta'nın evinde zarif bir salon. Dansedilmekte ve içilmektedir. Violetta ciğerlerinden — hastadır ve Parisin bu meşhur kurtizanı henüz yeni yataktan ayağa kalkmıştır. Genç Alfred Germont dostu Gaston vasıta- sıyle ilk defa olarak Violetta'nın evi- gelm Bir aralık salonda Al- fred ıle Vıoletta yalnız kalırlar. A- fred genç kadına sevgisini — söyler. Vıoletta da gayri ihtiyari ona bır ya- kınlık gösterir. İkinci Perde. İkinci Tablo : K öydeki bir evin bahçeye nazır o- dası. Violetta ile Alfred üç ay- dan beri burada beraber yaşamakta- dırlar. İkisi de birbirlerini hakiki bir aşkla seviyorlar. Ancak para sıkıntı- sı çekmekte olan Alfred para bul ma için Parise gider. Bu sırada Al— fredin baba köye gelir Ve Vıoletta ile kon Babası Alfred'in boyle bir kadınla beraber yaşamasına Taz değildir. — Violetta Alfredi derin bır oğlunun iyiliği için ondan ayrılması— nı Violetta'dan rica eder. Violetta sırf aşkından dolayı bu ricayı kabul eder ve Alfred'e bir mektup bıraka- Sanat hareketleri! Tiyatroda sünnet çık hava tiyatrosu — nasıl doluydu, tahmin ve tasavvur edilemez. En yul ardakı basamaklardan en aşağıdaki «Yaşa!» rol!» sedaları alkış sesleri göğe çıkıyordu. Arada başka feryatlar da duyulmuyor değildi. Hatta kulağı kafı derecede delik olanlar iniltiler, ahlamalar, oflamalar bile işitiyorlardı Küçük çocuklar ağlı- yor, sahneden hokkabazlar onları gül- dürm rmeye çalışıyordu. — Büyükleri ise daha ziyade şehrin maruf ses ve saz sanatkarları eğlendiriyorlardı İstanbul Belediyesinin Açıkhava ti- Marguis de Orbıgny(Bas) Dr. Grenvil (Bas). Violetta'nın hıunetçısı Violetta' ) Parıs Zamanı 1640 yılı. Koro ve bale. Orta orkes- tra (49 enstrüman). Sah- ne müziği için harp, ayrı- ca oönbeş kişilik nefesli sazlar orkestrası. — Eserin devamı 2.5 saat. Mahal rak, Parise, eski hayatına döndüğü- nü bildirir ve çıkar gider. Parısten gelen Alfred Violetta' nın mektubun okuyunca yıldırımla vurulmuşa dö— ner. Baba! onu beyhude yere teselli etmege ugraşır. Üçüncü Tablo F loranın konagmda balo. — Alfred baloda — Violettayı Baron Dou- phal ile birlikte bulur. Oyun masa- sında iki erkek poker oynarlar. Al- fred kazanır ve bu kazandığı para- lan salondan çıkarken Violetta'nın yüzüne fırlatarak üç aylık beraber oturmanın bedelini odedıgını söyler ve konağı terkeder. Dördüncü Tablo : ioletta'nın yatak odası. Violetta artık ölmek üzeredir. Son gün- lerdeki hadiseler, — Âlfred ile Baron Douphal'ın düello etmeleri onu iyi- ce hırpalamıştır, keza Alfred'in ba- basının yazmış olduğu af mektubu bile — durumunu değiştirmiyecektir. Ceorges Germont oğluna her şeyi anlatarak Violettanın ne kadar asil bir kalbe sahip olduğunu izah etmiş- tir. Alfred sevgilisinin yanına geldi- ği zaman Violetta can çekişmekte- Violetta Alfred'in kolları ara- sında can verir. Üçüncü Perde, yatrosunda Motorlu Taşıt İşçileri Sen- dikasının Sünnet düğünü vardı. Açıkhava tiyatrosunda sünnet dü- ğünü! Bu görülmüş, işitilmiş şey de- ğildir. Ama, hakikattir.. Açıkhava ti- yatrosunda sünnet düğünü vardı... Hazırlıklara daha sabahtan başlan» mıştı. Tiyatronun önünden geçenler bir takım karyolaların, daha doğrusu som- yaların içeri taşınmakta oldugunu gör- müşler ve düşünmüşlerdi: Acaba bu gece bir Fransız vodvili mi temsil edi- lecek? Tabii yanılmışlardı ama, sün- net düğünü yapılacağı da hatıra ge- lemezdi ya... Ancak görmesini ve gör- düklerinden mana çıkarmasını daha iyi bilenlerdir ki civarda klasik elbise ve takkelerile bir takım sünnet çocukları- nın — dolaştığını — farkettiklerinde — bir AKİS. 25 EYLÜL 1954