ye muhalefetin hücumlarına maruz aynı neticeyi yalan zamanda vereceği idi. Her uğranılan yerde tezahürat de— diyor ve bir çok yerde bun: halefet partileri, — bilhassa Cumhurıyet Halk Partisi mensupları da katılıyordu. Hem —sadece merak saikasiyle değil. Nitekim Başvekil Konyada iken kendi- sini candan bir şekilde Karamana davet edenler Cumhuriyet Halk Partililerdi. Büyük siyaset merkezlerinden — uzakla- şıldıkça kavganın liderler arasında bu— lunduğu goruluyor <<partıler arası nasebet» — deni asebetin şefler arasındaki şahsı dostluktan dolayı iyi- leşip kırgınlıkttan — dolayı — bozulduğu müşahede ediliyor, fakat büyük kütle- nin hayatında fazla tesiri olmadığı an- laşılıyordu. aşvekil Adnan Menderes Cumhuriyet Halk Partisini parti olarak tanımadığını söylemişti ama, işte Ana- dolunun Halk Partılılerı kendısım Baş- vekil olarak h anda bir muhabbetle selamhyorl d beri devletı şekilde, hele seçimlerden idare edenlerle hç bir münasebette bulunmıyan İsmet İnönü de ihtimal ki Anadoluya çıksa Anadolunun Demok- rat Partililerinden — aynı saygıyı göre- cekti. Liderlerin bundan ders almaları icap eder. Zaman zaman kütleye in- mek kendisini çeviren çemberi kırıp katle bizzat karşı karşıya gelmek, hadıselerı sadece Dr. Mükerrem Sarol' un veya Nihat Erim'in göziyle görme- mek, memleketin gerek rejim, gerek ik- nuna muarız kalmak hakkını da ge- rek memleket gerek ecnebi sermaye muvacehesinde belki mahfuz tutmuş sayılabilirdi. Ortada böyle bir vazi- yet de yoktur. Ecnebi sermayeyi teş- vik kanunu için de milleti kayıtsız şartsız temsil eden — bir heyet yine mevcut —hükümler dahilinde millet namına bir takım haklar vermekte olduğundan zaman içinde bu hakla- rı iktisap edecek ecnebi sermayedar- ları o hakların istimalinden mahrum etmemek kezalik gerek Meclis, gerek millet için bir vecibe teşkil eder 2 Kanunlarla temin edilmiş olan hakların mahfuz tutulması için miş olan Demokrat Parti hükümeti- ne de terettüp eder bir vazife var- dır. O vazife de memleket iktisat ve maliyesini memleket — menfaati için olduğu kadar ecnebi sermayeye kar- şı iltizam edilmiş taahhütleri de ye- rine getirebilecek bir şekilde idare Meselâ kanunlar ecnebi gerek gelirlerini gerek bedellerini nakden veya aynen harice çıkarmak için bir takım tanımaktadırlar. " Memleket ve maliyesi o şekilde idare edilmelidir ki yarın kendi tedbirsiz- liklerimiz neticesi ferahlık ifade et- AKİS. 25 EYLÜL 1954 İlk şeker ve Menderes Ağzından da tatlı lâf çıksın tisadi bakımdan tam vaziyetini hisle- riyle sezmek elbette ki çok faydalı bir şeydir. Böyle bir kür, buzların çözül- mesine yarayabilir Nitekim Başvekil Adnan erese sallanan bayraklar içinde altıoklu bayraklarm bulunması duşmanl ğin — kütlelere — inmediğini en güzel şekilde ispat ediyordu. Başvekilin söyledikleri : e Başvekil konuştu. Adnan Men- eres hayli uzun bir zamandan beri memleketin iç durumundan bahsetme- miyen bir takım vaziyetlerin arkası- na çe Ier k apalım, darhk 1çındeyız Allah bıze bız de kabilinden rtaya mazeretler çıkmamah ve çı- karılma Bu kabıl Vazıyetlerden ecnebi ser- maye sahipleri zarar görürler. Fakat mleket — ecnebi sermayeni dugunden de daha büyük zararlar görür. Bugün <<Iktısaden kâfi m de inkişaf edememiş» eml ket— ler arasında bulunuyorsak ve hattâ bugün Mili Müdafaamız için dahi ha n mali yardımlar arar bır va- ziyette yaşıyorsak bu halin en bü- yük amıllennden biri de şımdıye kadar — memleke ımızde sermayeyi tam mânasiyle er bir hava maye» dediğimiz zaman ecnebi ser- mayeden mukaddem milli sermayeyı kasdettıgımızı bir kere daha hemrm— yetle kaydedelım Ecneb rmaye- den vvel milli yeye müsait şartları yaratırsak hem icabında ec- rmayenin kendi kendine ko- şarak memlekete gelmesini temin et- maktan kendimizi ma- sun tutmuş oluruz. mıştı Doğan Nadi Cumhuriyete yazdı- ğı intihalarının birine başlıkların en gü- zelini bulmuştu: Mutedil bir konuşma! Doğan Nadi Adnan Menderesin sadece bir tek konuşmasından bahsediyordu. Halbuki hemen hepsinin havası aynıy- dı: Müutedil bir havai Bir defa hepsinden faaliyet raporları, rakamları istenilmişti Bilhassa Nafia Vekâleti dolgun raporlar göndermişti. Hakikaten âlet, en müsbet çalışan ve- kâletlerin başında geliyordu. Başvekil iktisadi meseleleri ele al- di ve kalkınmamızın tafsilâtını verdi. Mesul bir devlet adamı olarak temin etti ki, iflâsa ve tehlikeli uçurumlara doğru gittiğimiz iddi alan, hayalden iba- rettir. Bütün sakin edasına rağmen ba- «iyi yapılan her iş karşısında yü sızlayanlar» dan bahsetmekten kendini yine de alamadı. Buna rağmen hiç bır zaman sertliğe kaçmadı. öyledikleri elbette ki Demokrat ifade edilecek başka görüşleri de aynı itidal ile karşılaması icap — edecekti Ama, aynı kırıcı ve yıkıcı olmıyan 1li- sanla... Zira partilerin muhtelif mese- lelerde başka başka düşünmelerinden, bunu ifade etmelerinden, ortaya yeni fikirler koymalarından, nihayet birbir- lermı tenkid etmelerinden daha tabu Rakip rakibe elbet- Başvekilin söylemedikleri B aşvekil, dış politikaya kadar hemen her şeyi de şöyle bir bahis mevzuu etti. Fakat rejim meselesinden hiç bah- 5