TIB İnsan vücudu İçimizdeki muazzam İlâç fabrikaları başlık, dünyaca tanınmış Bayer, B Scherıng Merck, Sguibb, Boots fir- malarından birini hatırlatabilir. Hal- buki bahsedilmek istenilen her biri bir kaç gram gelen iç salgı bezelerinden biridir r kısmımız gök yüzüne telesk la bakar Allahı ararız, bir kısm da mıkroskopla dokuları tetkik eder Tu- hu ararız. n büyük rıni, ne macrokozmasu ne de mikro- kozmosu bu iki aletle çözmek ve anla- mak kabil değildir. Kadınlar da çok- luk aynaya bakarlar. Kendi güzellik- lerine hayran kalırlar. Biz bunun pa- tolojik şekil alanına narcisisme diyo- ruz. Keşke ayna gibi bir başka vasıta olsaydı da onlarla iç âlemlerini gös- terseydi, n bu iç âlemin güzel- ligine ve genışlıgıne hayran kalacak- lardı, İşte, beynin altına kıskanç ve titiz tabiatın büyük bir dikkatle gizlediği hipofiz bezesi! İşte, iki böbreğimizin tepesıne yerleştırılmış, ağırlıkları bir n ibaret bö br k üstü (sur— renal) beze l eri ve nih adın erkeklerde ayrı ayrı odevlerı olan dol bez lerı karnin çındekı ankreas, bo- yundaki tiroid bezeleri!.. Bunla n her bırının hazırladıgı gayet karışık kımya formüllerini milyonlarca sermaye ile çalışan muazzam fabrikaların seneler- ce uğraşarak ancak bulabildiklerini ve bu tertiplerin çoğunun da henüz meç hul olduğunu gözden geçırelım Bu o bulun- Bunların çoğunun kimyasal yapıları da bellidir. Hayvan deneyle- riyle tesir mekanizmaları ve farmako- dinamik özellikleri de tesbit edilmiş- tir. Ağırlıkları pek küçük olan bu iki beze yeryüzünde — hektarlarca arazi kaplayan, içlerinde yüz binlerce isçi, i ve bilginin çalıştığı — ilâç fabrıkalarından daha büyük bir usta- lık ve incelikle organizmaya bir ta- m ho l saglamaktadır Bu hormonlara so!t günlerde bir yenisi i bulunmaktadır Çok tesirli olan bu hormon bütün dünya- da büyük bir ilgi uyandırmıştır. Baş- langıçta 500 kg dana sürrenalinden kris tal halinde ancak 21 m; de edilmek te idi. Bu hormonun kim | yapıs da belli olmuştur. la ve lb ışaretlerıle gosterılen iki formülü — vardır. Asıl mon tesirini gösteren la dır. Bu hormona önceleri muvakkat olarak E- lektrocortine adı verilmişse de sonra- dan yapısında bir aldehid grupunun bulunduğu göz onune alınarak Aldos- terone denilmiştir. ür sürre- nal hormonları gibi sterollerden orta- ya çıkmaktadır. SAHASINDA Hekimlik dışında hekim |İk insan topluluklarında hekim endıferansıye bir Varlıktı Tabib- ligini bulması çok uzun sürmüştür. Zamanımızda bile hâlâ bazı din a- damları hekimliğe benzer şeyler yap maktadırlar. Bazı tabiblerde de şa- irlik, astronomluk, rahiplik gibi ka- rakterler sezmek kabildir. Zamanla hekimin asıl ödevi kurulmakla be- raber, onun fizikçi, kimyacı, bota- nist kalması da gerekmiştir. Zaten bunlar bir hekimin olgunlaşması i- çin gerekli olan bilgilerdir Bunlar dan başka hekimin insan ilmini, tb tarihini bilmesi hele psikolojiye de- rin bir ilgi göstermesi şarttır. Şüp- hesiz tabib mükemmel bir botanist, mükemmel bir kimyacı ve üstün bir f'ızıkçı olmalıd ıT demek ıstemıyoruz fak ü bulunmalıdır. başkanlarından Herriot'ya, "bize, her gün, kültü kelimesinden bahsedıyorsunuz Bır defa bununla ne kastettıgınızı söy— ler misiniz?" — dedikleri zaman "Kültür, bize ogretılenlerı unuttugu— muz aklımız a kalan cevabı- Hakikaten beynımızın bir çok fikir ve bilgiler uyumaktadır. Gerektıgı za- man bunlardan faydalanıyoruz kım okudugu her şeyi unuttuğu za- o an da çok şeyler bilen adam olmalıdır Başlangıçta tiabib gözle- rini kâinatın büyük — düğümüne dikmiştir. Rönesansa kadar da dai- manlarından biri astronomi olmuş- tur. Harplerin, felâketlerin, mağlü- biyetlerin, hastalıkların, — kısırlıkla- rın, sel baskınlıkları, yer sarsıntıları, gibi âfetlerin sebebi ve çaresi hep gökte aranmıştır. Bu gün bu olayları tetkik ve tefsir için artık tavuk gibi gök yüzüne bakmıyoruz. Hekimlerin başından bir tuğ eksil- miştir. Astronomı başlı başına bir ilim olmuştu elki hâlâ artistler için — poetik bır konudur. Çünkü Ourania dokuz Muse yani ilham pe- risinden biridir. Artık hekimlik Pasteur devrini de aşmıştır. Şımdı sonsuz ve büyük âlemi makrokoz- mos'u tetkik yerine mikropları, kü- çük kâinatı, mikrokozmos'u inceliyo- ruz, gozlerımızı teleskoptan mikros- kopa evirdik. rülüyor ki hekimlikte ansiklo- pedık bılgının büyük önemi vardır. Dr. Esad EĞİLMEZ Tıb alanı — dışında şöhret yapmış hekimleri — saymağa kalksak büyük bir toplama varırız. Bunlardan bazı- larını hatırlayalım Hemen bütün Yunan tabıblerı fi- lozofdular, bir kısmı itabiyle meşhurdu. Bu kıtap Rousseau nun Emıl bibliğini de yapan Jean M ceptuarium antidotaria adlı kıtabıyle ortaçağın codex'ini vermiş oldu. Rö- nesansda Frecastor nomdu. , yade bir çok dil bilen bir botanistti. Galile, fizikçi, astronom, ve hekim- di. Harvey, botanist, kimyacı, ana- tomist ve tabibdi. Galvani, i fakat elektrik — bilgisinde Yenner, ornitolojistti. Sauvage, Mont Pellie'de tıb profe- sörlüğü —yapıyordu. İpek böcekleri- nin yetiştirilmesi üzerine kitap yaz- dı. Vallisneri, tabib, botanist, ente- molojistü. — Littre, hekimdi, 32 yıl çalışarak 'dictionnair de la langue française'i yazdı. Livingston bütün merkezi Afrikayı, silâhsız ola- rak, yalnız mukaddes kitabiyle do- laşmış bir misyonerdi. Clemenceau, tabib ve diplomattı Struensee, 18 inci yüzyılda Danimarkada Başba— kandı, Giyotinde can verdi. ekımlerden büyük dın adamları ve — sanatkârlar da yetışmıştır Stenon, tükrük bezesinin ağız işine açılan kanalını bulmuştu. Bu yola kendi adı — verilmişti. — Floransa'da papazken vefat etti' Claude Perrault, hekım olduğu halde Lourve müzesi- e kolonlarım yapm ıştı Ruysdael tababetten ziyade peyızaj ressamlığı ile meşhurdu. Görülüyor ki bir tabib kendi sahasında yetişir- ken hekim olmaktan başka şeyler ol- mak istidadım da kazanmaktadır. Dumas Fils: "Istidadlı adam kendi sanatından başkasını bilendir" — di- yor. Madame Bovary de Flauber'- in tıb bilgisinin tesiri gayet aşikâr- dır. Sırası gelmişken eserlerinin bir çoğu dilimize merhum Abdullah Cev- det tarafından çevrilen Gustave 1le Bon'u da hatırlatalım. Bu adam u- zun seyahatler yapmış, Hind ve A- rap medeniyet ve eserlerini yerınde tetkık ederek, bu konular üzerinde k değerli yazıla yazmıştır. O- tografçılık binicilik, psikoloji, sos- -l AKİS, 14 AĞUSTOS 1954