MEDE — Artık rahat ve sakin yaşıyacaksın. JAZON — Kara yazılıların yeri olan yal nızlıkta yaşıyacağım. EDE — Ya ben? JAZON — Sen kendin için kendine hazır- ladığın akıbeti sürükliyeceksin. MEDE — Kendim için mi? Şu halde sen masumsun? JAZON — Öyleyim! MEDE — Amcanın ölümünü istiyen sen değil misin? JAZON — Fakat bu kadar çabuk değil. MEDE — Beni sen teşvik etmedin mi, eğer © zaman sanatimi yapmasaydım! JAZON — Ölkenin ilk kabardığı ânlarda binbir tehdit savrulur; fakat sükün gelince onlar yapılmaz. MEDE — O zaman kendi kendini suçlu görürdün amma şimdi onu yükletecek birini buldun. JAZON — Tasavvur değil fil cürümdür. MEDE — (Şiddetle) Fakat bunu yapan ben değilim! JAZON — O halde kim? MEDE — Ben değilim kocacığım dinle, ve © zaman itham et; postu almak için kapıya yaklaştığım zaman kıral yatağındaydı. Bağırdı- gını işittim, geri döndüm ve yatağından doğru- larak ağlayıp, çırpınıp, ötesini berisini ısırarak (Kardeşim! Sen mi geldin? İntikam almaya, benden intikamını almaya mı geldin? Ölmelisin.. Bir kere daha, bir kere daha ölmelisin) diyerek atılıp beni yakaladı; post elimdeydi. Titredim ve tanıdığım bütün ilâhları imdadıma çağırdım, postu da bir kalkan gibi önüme siper ettim. Deliliğin zıt hamlelerile yüzü buruşarak damar- larının örtülerini uluya, uluya yırtıp kanından seller akıttı. Erafıma bakındım, dehşetten don- muş bir haldeydim. Kıral ayaklarımın altında kan içinde yüzüyordu. Taş kesilmişti... JAZON — Bunu bana itirafa cesaret edi- yorsu ha? Büyücül Şirret! Benden uzaklaş, kaç, beni ürpertiyorsun. Seni nereden gördüm?.. MEDE — Bunu bilmiyor musun? İlk defa mabedimde, rahibeliğimi, âyinimi yaparken gör- dün ve derhal sevdin, istedin, takip ettin. MEDEE'NİN JAZON — Gençtim, delikanlı ve atılgandım. Çocuklukta hoşlamlandan kâmillikte iğrenilir. MEDE — Aman pırıl pırıl yanan gençlik günlerine dil uzatma. İnsanın başı birden hük- meder, fakat kalb öyle değil. Ah!.. O zaman olduğun gibi tekrar olabilmek benim için neler değmez ki; bir adımla o ilk karşıladığımız tatlı âna, o dört çiçekli «Phasis» in kenarındaki gençliğimizin yeşil saatlerine dön. O zaman ruhun ne kadar açık, gönlün ne kadar berraktı. Ben ise bilâkis gamlı ve karanlıktım. Sen tatlı ışığınla ona girdin ve kalbimin karanlıkları o canlı aydınlıklarla silindi. Ozaman ben senin oldum, sen de benim oldun. Ah «Jazon»! O güzel günler ebediyyen sön- dü mü? Gençlik ağacının bu güzel meyvalarını ev, ocak, şan ve şöhret kayguları ebediyyen öldürdü mü? Bak! Ben ıztıraplarımın, sefaletlerimin içinde hep o güzel baharı hatırlıyor, ılık melteminin yüzümü okşadığını duyuyorum. Senin için bu kadar şefkatli, ve sevgili olan «Mede» nasıl oldu da bu kadar korkunç ve iğrenç oldu. Beni tanıyor ve daima arıyordun. Beni olduğum gibi aldın, öyle de tut!... JAZON — O zamandanberi geçen şeyleri düşünmüyor musun? MEDE — Korkunç şeyler, evet kabul edi- yorum. Babama suikast yaptım, kardeşime sui- kast yaptım, kendi kendimi itham ediyorum. Ben bunların cezasını çekmeliyim ve kana kana çekerim. Fakat sen, yalnız sen beni itham et- memelisin Jazon! Çünkü ne yaptımsa senin aş- kınla ve senin için yaptım. Gel!... Beraber kaçalım, birlikte kaçalım. Uzak diyarlara gide- lim, uzak diyarlarda kalalım. JAZON — Hangisine, nereye kaçmalı?... MEDE — Neresi olursa! JAZON — Sen çılgınlıklar yapıyor ve bana çılgınlıklarına iştirak etmediğim için sitem edi- yorsun. Olan oldu. İlöhlar izdivacımızı tel'in ettiler. Çünkü bu zalim cinayetlerle başladı ve facialarla beslenerek büyüdü. Senin kıralı öldür- memiş olmanı ne kadar isterdim. Maamalih ora- da kim vardı? Bunu kim gördü? Sana kim hüsnü şehadet eder. MEDE — Sen.