TERK EDİLİŞİ JAZON -— Bunu ben yapsam bile ben ki- mim ki? Şu halde talie boyun eğelim, ona kar- şı durınayalım! Herkes cezasına razı olsun. Sen kalamdığın için kaçarak. Ben o fırsala erinceye kadar kalarak.. MEDE — Sen kendin için cezanın ağırını seçmedin | JAZON — Yabancı bir çatı altında yabancı bir merhametin sadakası ile yaşamaya bir başka gurbelte yaşamak müreccah değilmi ? MEDE — Onu bu kadar ağır buluyorsan niçin kaçmayı tercih etmiyorsun. JAZON — Nasıl ve nereye kaçmalı ? MEDE — Vaktile uzak bir memlekele, va- tanından ta Kolkidaya, meçhul bir zalerin pe- şinde geldiğin zaman daha az endişeliydik. JAZON — Şimdi eskisi gibi değilim. Kuv- velim kırıldi, göğsümdeki cesaret söndü. Onları hep sana borçluyum. Geçmiş günlerin halırası muzlarip ruhuma ağır bir yük gibi çöküyor. Ne kalbimi, ne gözlerimi kaldırabiliyorum ve sonra o günkü çocuk bugün bir adamdır. O şimdi çocuk gibi çiçeklerle eğlenmiyor. Mey- vayı, mahsulü, hakikatli arıyor. Oğullarım var üzerinde uğraşacakları toprakları yok. Onlara bir yurd edinmek lâzım. Jazonun nesli gelip geçenlerin ayaklarile ezilen yol kıyısında kalınış bir kuru ot gibi mi kalsın? Eğer beni o kadar sevdinse, eğer senin için bir ân aziz oldumsa bunu beni kendi halime bırakmakla, ana yur- dumda bana bir mezar vermekle göster... MEDE — Vatanın toprakları üstünde bir de yeni gelin yatağı, öyle değil mi? JAZON — Bu da ne demek? MEDE — Onun seni akrabam, oğlum, da- madım diyerek çağırdığını duymadım mi? «Cre. us» seni cezbediyor ve işte bunun için kalmı- yor musun? Bunun için değil mi? Sana sahip olabiliyor muyum? JAZON — Bana hiç bir zaman sahip ol- madın ve şimdi de olamazsın | MEDE — İşte ne şekilde cezalandırıyorsun bak? Ve bunun için de Mede senden ayrılmaya mecbur oluyor. Sen onunla geçen senelerin hatıralarından gelen sesleri tekrar yaşayarak, ve her adımda gecikerek, zevk anlarında dura- rak o günlerde kaybolurken ben de orada, göz yaşları içinde beraber değil miydim sanıyorsun? İşte bunun için gitmiyeceğim, İiayır gitmiyorum. JAZON — Daima haksız, daima sert, da- ima ölkelisin. MEDE — Haksız mı? Onu karın olarak ar- zulamıyor musun, hayır del.. JAZON — Yalnız başımı dinleyecek bir yer arayorum, sonra ne olacağını bilmiyorum. MEDE — Ben pekâlâ biliyorum. Eğer bir İlih yardımcım olursa onu yaptırmayacağım da. JAZON — Sükütla konuşamıyorsun. Artık allaha ısmarladık. MEDE — Jazon! JAZON — Ne var ? MEDE — Bu son, belki bu son konuşuşu- muzdur. JAZON — O halde kinsiz ve nefretsiz ay- rılalım. MEDE — Beni aşka sürükledin, şimdi de kaçıyorsun ? JAZON — Öyle icap ediyor. MEDE — Beni babasız bıraktın. kocasız bırakıyorsun. «Gider.» « Jazon döner» Şimdi de JAZON — Bunu istemiyerek yapıyorum. MEDE — Kardeşim darbelerin altında can verdi. Ben onsuz da kaldım ve şimdi kaçıyor- sun JAZON — Bunun mesulü ben değilim. MEDE — Senin yolunda yurdumu yuvamı terk ettim. JAZON — Arkasından gilliğin aşkın de- gil ibtirasındı. Medamet göslerseydin memnuni- yetle dönmene müsaade ederdim. MEDE — Yüzünden âlem bana lânet edi- yor ve kendim kendimden nefret ediyorum. Sen beni terkediyorsun. JAZON — Seni terketmiyorum, kadir bir hüküm beni senden ayırıyor. Sen saadetini kaybediyorsan benimki nerede ? Benim sefa- letimi de senin ziyanının zımanı diye al. ( Gelecek sayıda bitecek ) Grilparzer — Salih Zeki AKTAY