sa kıyordu; den ta bur az mı edi bir de nar la nomış gi“ ven koşa Nerelere durmadan ı ben. diye ha... Kıyas Üzeri: i haykıra: etrafımda u belki da: ömrü ol: yor. birdüzi ye tekrar İsrinı par birşey ol lan yaşlar ekde çir. be yüzün or. Görü iını biss atlı, sıcak sir rüyayâ ima, elimi dolaşın ma götür E, an Şa şkın ır gözleri DÜNKÜ ve BUGÜNKÜ İ ARZUHALCILAR Eski Arzuhalcıların Yegâne Ser- mayesi Küçük Bir Rahle, Pirinç Bir- : Divit, Bir Tutam Kâğıt ve Kamış Kalemlerdi. o YAZAN : Ekrem SABİT g i Dem ve bugünkü arzuhalcılar arasında değişmeyen yal- i nız birşey var: Mekân... Dün arzuhalcılar nasıl Yenicaminin avlularında, merdi- venlerinde, duvarları dibinde vazife görüyorlardısya, bugün © de aynı yerde 'çalışıyorlar.. fakat üçyüz yıl önc İstanbulda di ayrıca arzubalcı dökkânlari vardı. Bu dükkânlar 400ö bu- Tardu. Her arruhalcı, kendisine göre küçük bir dükkân edi- Dir, burada çalışırdı., Gene bu 4ÜÜ dükkünin 400 arzubhalcısından başka 100 tane de seyyar arrubalcı vardı ki; bunlar hergün İstan bulun muhtelif pazarlarını dolaşır. esnaf arasına girerler, mektuplar, divana arşuhallar, senetler, makbuzlar yazarlardı. F.kat şimdikiler gibi sryyar arzubalcıların en çok tops landıkları yer Yeniçamiidi. İstankulun teşradan gelmiş bütün ziysretçilerini burası topladığı için arzuhalcılar Yenicaminin avlusunda, ve Misirçarşısı önlerinde hamış kalemlerini di- vitlerine batırıp cızırdatarak bin itina ile çalışırlardı. İstanbulun muhtelif semtlerine dağılan dükkânları ekser. “ya kapalı bulunurdu, Çünkü her arzuhalcı kışlaları, pazar arı dolaşmak mecburiyetinde idi. Kimi Davutpaşaya, kimi İsimdıki Sofılar caddesinde buluran Yeniçeri odalarına, Sadı âzam kapısına, hanlara, menzillere giderler, akşama kadar cabil tüccarlara, Yeniçerilere, Sipahilere, esnaf takımına mektuplar, arzuhallar yazarlardı. Soldaki resimde de görül» düğü gibi bir arruhalcının yegâne sermayesi masa gibi kü- çük bir rahle, kabarık kuşağı arasını sokulmuş pirinç bir divit, rahlenin küçük çekmecesinde duran bir tutam kâğıt ve bir kamış kalemdi. Kamış kalemlerini yontmak için yan- larında gayet keskin, hançere benziyen birer bıçuk taşır- lardı. Ayrıca koltuk altlarında birer şilte de bulunurdu. Bu şilteyi nereye atarlarsa oracığa çökerlerdi. Türk seyyabı Evliya Çelebi bu zümreye * Esnafı yazıcı. yan * ismini veriyor. Ü zamanın telâkkisine göre her esna- fın bir piri bulunması şart olduğu için arzuhalcıların pir lerinin de (Kasım bin Abdüllah. ül. Küfi ) olduğunu yazıyor! « — Kabri Cidde yakininde Havva anamızın kabri yanın- - dadır! » diyor. Dördüncü Murat devrinde büyük bir geçit resmi yapıl. mıştı. Bu geçit resmine yalnız asker değil, dilencilerine, yankesicilerine, delilerine, aptallarına kadar İstanbulun her mesleğinde, ber sanatta, her (nette insanlarılda iştirak miş İ, Arzuhalcılarda bu alayın ortasında üzeri düz arabalarda yer almışlardı. Hepsinin önünde birer rahle vardı. Hepsi de — Arkası 27 inci sayfada —