NE GÜZELSİN! YAZAN: Muazzez Tahsin BERKAND o B“ ilk defa « Ne güzelsin!» diyen İdu, Bu sözü ben, otuz sene lik ömrümde ilk, belki de İşitmiştim. Ben çirkinim ; bunu biliyor, hisse- diyorum. On yaşında idim. İlk defa ayna ile başbaşa MN Hayır yanlış anla- son defa olarak ayna karşısında, şuurlu gözlerle kendimi görmüştüm diyorum. İşte çir kin olduğumu o gün, birinci defa, içim” de gizli bir sizi ila duydum ve bu si zı, toprak altında derinden derine akan ince bir su gibi bütün damarlarıma nü» fuz etti, Çirkinliğim neremde? Her yerimde, hiçbir yerimde... Belli beşli bir kusu- rum, bir sakatlığım yok; fakat bana bakanların herhalde benim güzelden zi» yade çirkin olduğumu söylemekte hak» ları olduğuna inanıyorum. Güzel olmadığımı hissettiğim gün, o vakta kadar cidden iyi huylu, uysal bir kızken, birdenbire hırçınlaştım, ab” lükim da kötüleşti, yüzüm gülmez ok du, ağzın ve gözlerimin etrafında somurtkan çizgiler belirdi, alnım kıriş- b, dudaklarımla burnum biribirine ya- kınlaştı, bilhassa gözlerim sert. öfkeli bir mâna aldı. Beni kimse sevmiyordu. Ta mektep sıralarından başlıyarak kendime candan bir arkadaş bulamamıştım. Etrafımdaki gı için onlarla iyi geçinmek kabil ola- mıyordu. İçlerinden bana yaklaşmak isteyen bir kaçını, benimle alay edi- yorlar korkusile hırpaladım ve kendim: den uzaklaştırdım ektebe nasıl la girmişsem, © rada bir tek dost kazanmadan öylece çıktım ve bu sefer gençliğimin yalnız: İiğına gömüldüm. Halbuki fakir değilim, istemiş ol- sam ben de Beyoğlunu dolduran * «Gü- zellik > müesseselerinden birine gide rek kendıme yulançı bir güzellik yapa- bilirim; fakat bunun için de fazla mağ rurum galıba! Fem çirkin, hem mağrur bir kız olmak ne büyük facia Yarabbim! Otuz yaşıma kadar işte ben böyle çirkinliğinin runun ağırlığını sürükleyen bir kadın olarak kalmıştım. Bir gün » ne tuhaf, insanın hayatı bir değişebiliyormuş | - geçiyordum. Önümde iki yi gidiyordu. Biri ötekine öy- le acayıp bir şaha yaptı ki, gölmeğe alış" kın olmadığım ve hayatımda tebessüm ettiğim anlar sayılacak kadar az olduğu halde, kendimi tutamıyarak bir k & 0 sıra gelen bir adam, gözlerini yüzü rek Taya ve bir nefes gıbi kulağıma fisılda — Ne güzelsiniz | Bir saniye içinde bana ne oldu bik ei Dün nya döndü. ii Gö. ünde acayip renk x “dol aştı ve ink aydınlık bir e belirdi: — Ne güzelsin | Bu iltifat bana mı idi? Etrafıma bak içinde nasıl halâ tatlı ve içten g-len bir sevinçle onu sürüyordum. Kolumu tuttu — Geliniz! dedi ve birşey İonua madan yanyana yürüdük. Kayışından çekilen ei köpek ve disini nasıl takibederse, ben de ayn ifantle onun yanında yörüy ordum Ne kadar gittik, hangi sokaklardan geçtik, bilmiyorum es udum ki içimin sıcaklığı kalbimi titretiyor, nefe- simi tıkıyor. kollarımı ve bacaklarımı gevşetiyordu. Utanmasam kaldırım üs tüne şi e ve onun elini tutarak: — Bini defa dah © Gl e de ve sonra ei ak öleyim... diye yalva racakt Fakat gururum bürada da benim peşime takılmıştı. Yabancı bir erkeği bir köpek gibi takibettiğim sırada bile mağrur bir kiz olduğumu unutamıyor” um o önde, ben yorgun ei sü yu durdu, cebinden çıkardığı bir anahtar” İa kapıyı açarak içeri girdi. Ben eşikte alez ve dalgın gözlerle ona bakıyor- um. EE Gelsene | Baygınken birdenbire yüzüne su ser- pilerek ayılan bir basta gibi kendime geldim ve etrafıma bakdım. Nerede idim ? Burası neresi ? Bu adam kimdi uraya niçin gelmiştim ? Korku ve Mk bir adım geriledim. Arlık ta mamile sokakta idim, fakat hâlâ ayak- larım oraya mıhlanmış gibi kıpırdıya- miyordum. O, bu sefer hiddetle bana bakıyordu: | — Gelmiyeceksen beni neden ta bu: ralara kadar yordun? Yoksa nazmı edp | yorsun? Bu çirkinlik üzerine bir de nar | | öyle mi? a * Çirkin * kelimesile tokatlanmış gi- 5 bi aklım başıma geldi ve hemen koşa: rak oradan uzaklaştım. N kadar zaman koştum ? Nerelere gittim ? Hanpi sokaklardan geçtim bil. miyordum. (Gayri şuuri bir surette ve uykuda EE gibi durmadan gidiyor ve! — Ne yaptım ? Ne yaptım ben. diye tekrar ediyordum. Birdenbire bir gürültü oldu... Kıya. met kopiyor gibi bir gürültü... Üzeri me bir ejderha geldi ve ben haykıra: rak yere yuvarlandım. .# Kendime geldiğim zaman etrafımda ayak sesleri ve fısıltılar va: — Kurtuldu zavallı. — Kurtuldu fakat ölseydi belki da- ha iyi olurdu, Zavallı kadın ömrü ol. dukca topal kalacak tamobilin geldiğini nasıl gör memiş? Şoförün önüne öyle bir çıkış çıkmış ki görenler onu bir deli sanmış: ME, ki gündür durmadan sayıklıyor akli ran sayıklaması da pek garip. Birdüziye dudakları arasından «Ne güzelsin|» sözü dökülüyor, Sonra yü zünü buruşturarak < Çirkinim.. çirki nim! diye tekrarlıyor. Asıl garibi şu ki, “güzelsin * derken yürü cidden gü zel bir mâna aldığı halde «çirkinim? derken korkunç bir şekle giriyor. Oalar yar ben birdüzi ye kendi kendin. — Çirkin ve ai ha! diye tekrar İayor ve topal bacağımın sarğılarını par çalamak istiyordu sırada bir uşle gibi birşey ol du, Kapalı gözlerimin arasından yaşlar sizarken geniş bir elin başımı ve saç larımı okşadığını duydum ve sıcak bir ses bu sözleri söyledi: — Halbuki zavallı kızcağız pek de çir. kin değil; bakınız şu vaziyette yüzün de ne güzel bir mâna dolaşıyor. Görü yorimusunuz? Güya okşandığını hisse YENER gibi dudaklarında tatlı, sıcak ir gülümseme Var. Sevimli bir rüyayi Gy bir çı Bilâihtiyar oüleizi açtım, elimi uzatarak doktorun başımda dolaşın müşfik elini tutup dudaklarıma götür / düm: — Teşekkür ederim doktor. Ve onun gözlerinde dolaşan şaşkin parıltıyı görmemek için tekrar gözleri mi kapadım ve kesilen bacağımın ver diği ıstıraba rağmen tatlı bir uykunun | gevşekliğine kendimi bıraktım.