n akraba. ştu. Bir. ızmışlardı ir tabiatı © makta is yünün i İdi. Hafif in boşuna irasından, daha ku dar yola a İn ız kır zıltılar ay ada hafif ii ağaçlar, edu. Yol ardı. Bu dını çağ hmet oğlu ku hisleri rdu. hmet oğlu duyuldu. duvarları" an, uzak 7 ür ışıkta düşündü. 1) Fakat ış tepeyi; ire bir br — Vallah, Tallah muhtarın şirki onu birden ürküttü. Hemen silâ- hına sarıldı. Sonra kendi kendine kızdı. u bir gece kuşuydu Kale bedenlerinin biraz uzağından doğru tırmanırken yine ayni ses kendi- sini çağrıyordu. Bu sefer onu bir vehim bürüdü.. Fa ses LE kadın sesine benziyordu. zle kendisini bir kadın çağırı- Yör m dakika sonra mesele anlaşıldı. Bir öbek kuru otların sönük alevleri önünde yarı çıplak bir kadın mütemas diyen eğilip doğruluyor, bir takım an» aşılmaz, Se söyliyor ve arada bir de kendi adını e Salih pehlivanın parmağı gayri ihti- yari ağzına gitti. Palraşı gibi açılan gör- lerinin önünde büyücü Esma Bacının mi kızını almıyacağım. gölgesi ke yordu. Bu okadar garip, okadar i le b di ki... Gi kendi âlemine, sihir ve efsun dünyasına okadar dalmıştı ki burnunun in kadar gelen adamı görememişti Birdenbire bir çığlık kopardı ve yere Ss düştü. ının bu korkusu yes rinde idi. Çünkü, Salih pehlivan onun sağ kolunu kuvvetle sıkmış ve haykır* mıştı : — Kendine gel hey... Büyücü karı.. * * — Büyücü Esma, beni böyle bü- yu bilmiyordum. Meğer e fet ne bilgiç, ne oynak Lil? MM e. Salih pehlivan hem böyle söyliyor, hem de büyücü Esma Bacının kendisini gittikçe ve daha kuvvetle sıkan kalın ve yumuşak kollarının arasında güneş karşısında keyif çalan bir kedi gibi kıvranıyordu. sma ona daha fazla sarılıyor: — Nasıl pehlivanım, aslanım, ben büyücü müyüm, değil miyim. yy ans ve mi, anladın mi kaca her diyor Gün ağarmadan köye Mİ mu” üöşündüler. Fakat Esma leri tekrar me adı: — Vallah, Tallah almıyacağım, muhtarın kizini * #ix İki gün sonra, yatsı vakti Esma Ba- cinin kapısı yavaşça açıldı. Ocakta yas nan kuru otların ışığı bu gece ziyaret çisinin yüzünü güçhalle seçtirebilmişti. — Muhtarın kızı Ayşe), Esma Bacı hiç yerinden kımıldamadı. Yalnız! “Ne istiyorsun Ayşe?, diyebildi. Tabii o, bu ziyaretin sebebini anlamıştı. Genç, körpe, güzel Ayşe Esmaya yalvarıyordu! — Kuzum Esma Bacı, canım Esma kulun kurbanın olam, kapında kıyma bana, etme bana.. Saçımı süpürge edip yollarını düzevim, ge yiliği yap... Ah, bu gönül beni deli divane e Şu b aramı nin büyün bu işi yap: sma Bacı uzun uzun deldi Genç ve gürbüz Ayşenin tâ.. canevin- den gelen bu yalvarmalara dayanacak kadar yüreği taş değildi. Kendisi de seviyordu. O da ayni adama âşıktı. Fa- kat, nede olsa bu genç kız gibi aşkı derin, gönlü özlü değildi. Değildi ama, ne olursa olsun Salihi elbette kıska- DEyere Kıza şöyle dedi: Sen şimdi git, ben bir düşüne- yim. Yasin gece yine gel. ii Ertesi gece Ayşe, Esmanın kapısını araladığı vakit ocağın bol aşığı ile ay” dınlanan odada Salih a gördü. Bağdaş k erimiş bakır renginde idi. Ayşe derhal başını geri çekti fakat, Esmanın kuv- yn we onu yakaladı ve içeri itti.. hafif bir çığlık kopardı ve kaç eliyle kapıya asıldı. Bu teşebbüs beyhude oldu. Çünkü ma kapının uzun ve kalın direkten sürgüsünü takmış ve onu içeride bırak- mıştı. urmuş, sigara sarıyordu. Yüzü eş dakika sonra bütün köyün kas dınları Esmanın evinin etrafına Üüşüş- müşler ve onun bir tavuk sığabilecek kâdar'küçük pencereden içerisini sey» rediyorlar ve geri çekiliyorlardı. Esma ile Salih pehlivanı ocak karşısında kos nuşurlarken gören her kadın elini göğ- süne vurüyor ve evine doğru hızlı hızlı giderken söylenip duruyordu: — Büyücü kabpe karı, büyücü kah” pe karı..