yor, des sıkılıyor rdandır, ere Ürü r? Eer i vardır. İz; sım. Ta. aibi, hiç- , dişisini amıyorsa üler, hiç hayretle ide acaip lamak is- la; Ben, ibi güle mesinde, ak? Bel- ı sıkacak yağa kal- Üşüdü. ğe başlar niz, obu" den beni güçhalle : bakarak: ?.. diye s... Bana seçti. İki» sırtlarına iüyorduk. O benim, herşeyi bildiğimi bilmiyor, ben ise, onun ündüklerini tahmin edebiliyorum zi si üzünlünüzün sebebi ? a sizi diye birdenbire sordum sr bana döndü. Gözlerinin . bahtiyarlığın alk parlıyordu Bide İNER göz“ bebekleri yüzümde, 5 yüyük bir sevinc saç, Arı larımıda okşar, sever gibi geziniy kaldırarak! dedi. Sonra ağzı tuhaf bir şekilde açıldı: — Ha; şimdi de ben'size birşey so- racağım, bundan üç gec: Kaşının . birini evvel, sabaha arşı, balkonda, tek başınıza uyur gibi, niçin oturdunuz?. Hayretle doğrularak yüzüne baktım! — Bunu siz nerden biliyorsunuz ? diye sordum. — Bana... Osman ağa söyledi. Osman ağa... İhtiyar bahçıvanı. nız?., ee o artık içmiyor mu — Si mu? banım, şindi öyle Fakat Mehpare üzel oldunuz ki, küçük yalanlar söyliyen bebekler gibi yüzünüz penbeleşti, siz benim... Sev gilim olsaydınız, size daima; mare valan söyletirdim. Mehpare ver yer kızaran yüzünü östermemek için avuçlarını yanaklarına ikapadı ve kesik kesik gülmeğe başladı; — Fakat... Ah... Hayir. Me tuhaf- Yalan söylemedim, yalıdan gördüm.. — Nasıl? Bahçenizde bütün ağaç- ları kestiniz mi ?, Mehpare, başını silkerek geriye attı va ellerini dizlerine indird ye Size salağala pie. alde? Benim sabaha kadar balkonda, şezlonkta uzanıp kaldığımı siDIZ, « sizi bizim yalan o sö Gr — Nereden?Bahçeye mi çıkmıştınız? — Evet, erken uyandım, sabah ha- vası almak üzere bahçeye çıktım — Ta bizim köşke kadar, yolu nasıl geldiniz? Mehpare hırçın hırçın — Fakat niçin bana bukadar şey soruyorsunuz ? dedi. Gözlerini ri rak yüzüme baktı, pi pişm olmuş gibi boynunu bükti — Ben halâ çocuk lay si Süleys man bey, İm oluyor. kadar geldi — Hayır. dedim. Düşündüğünüz, birşey düşündüğünüz için oralara ka- dar geldiniz.. hem, siz halâ ruhunuzda bir çocuk ruhunun yatmakta devam ö uzun bazan düşünmeden dolaştı: Belki bu yüzden oralara ettiğine inanıyor musunuz? İşte, yine söyliyorsunuz. Çünkü siz artık güneşe, havaya, insanlara doğru daima açılmak istiyen, güzel kokularını saçan yalan bir çiçek e ai Bu güzel çiçek be- nim olsay dı “.. Mehparenin yüzü okadar çok kızar- diki, güzel göğsünün üstünden kalbi. nin heyecanla çarptığını ve titrediğini görüyordum. Günlerilenberi hayalinde yaşattığı bir âlemin, bir anda hakikat oluvermesile büyük bir sevince kapılıp çılgına dönen insanlar gibi, oda biran- da cöşuvermek, haykırmak, gülmek ih- biyacile kıvranıyor. İkide bird çevirip yüzüme bakıyor, parmaklarile pelerininin uçlarını didikliyor, ları, birer güvercin e başını ömüz” kanadı gibi hırçın KAR öynaşıyordu. imdi en güzel yaşınızdasınız Allah, size dünyanın en sicak hayatını veriyor. İlülyalarınızla başbaşa kala. rak, melekler gibi yaşıyorsunuz. Masa: masalsınız. Ağaçlara ko. Ban kuşlar, bayırları süsliyen çiçekler bile sizin gözünüzde manalıdır. Bu kuş- lardan birinin kanatlarını çırparak sil- kinmesini ve bir anda bir güzel erkek oluvermesini edersiniz. Bir çiçeğin... — Fakat niçin bunları bana söylü- yorsunuz ? tahayyül ünkü insan sizin karşınızda ancak bunları düşünebiliyor. Yani dün- yanın ber güzel olan şeyini... Meselâ, şimdi ben kendimi herşeyden hafif ve herkesden bahtiyar sayıyorum. ia Neden ? O kadar güzelsiniz ki, bize çevrilen gözler, ev- anımda siz varsiniz. Ye ki, bu gözler beni bahtiyar görüyor., Mehpare önüne iğdigi başını yeni- den kaldırıp gözlerini gözlerime dikti, Kirpiklerini kırpışdırmadan, öylece, mu nis ve bahtiyar bakmağa başladı. Ba» şımı yavaş yavaş başına yaklaştırarak: — Me güzelsiniz, ne güzelsiniz! di- ye fısıldadım. Yalvarırım, gözlerinizi . Oradan kalbinize girmeğe çalı» şan, kalbinizin âleminde yaşamak iste- yen bir gölge... Ah, Mehpare hanım, bü kadar güzel olmak için Allaha ne verdiniz, ne adadınız?, Mehpare başını siddetle Sie yerinden oynaştı ve laçin an Sonra bütün söylediklerimi dinler memiş sibi yağa kalk eldik, deli. Ki; yi Yorgun gibi doğruldum. Mehpare yüzüme şefkatle bakarak: — Neniz var, ne oldunuz, niçin öy” İe duruyorsunuz? diye sordu — Hiç, dedim. diğım iğin.., çülmek bilir misiniz? Mehpare birdenbire oturarak ; Sadece kendime acı: Bir kadin karşısında kü ülmek ve yok olmak nedir kalktığı yere - Fakat ben size ne yaptım? dedi. — Bunu siz bilirsiniz. — Aalamıyorum, biir bilmiyorum, Ne yaptım? kırdım mı? — Biraz.. beni dinleyin Mehpare hanım ta İğilip dizleri üstünde duran ellerin. den birini tuttum, çekmedi, avuçlarım içine aldım, başını kaldırarak baktı — Mehpare hanım, bırakın da söy- leyeyim; sizi seviyorum. Evet, vaktile sizi güzel ve lüle lüle saçlarınızdan okşayan bir ağabey vardı. Şimdi ise güzelliğinize hayran bir erkek... beni affediniz; ne düşünüyorsunuz Mehpare küçük, yumuşak elini a yuçlarım içinde bir iki defa kıvrandır. dıktan sonra kısık bir sesle: nanmıyorum, hayır İnanamıyo- rum! de Bi büsbütün onun İâcivert ps. çesi ve lâcivert pelerini ile kaplı, sarı bukleli başına yaklaştırdım. Rüzgür, bu saç tellerini yüzümde dolaştırmağa baş ladı. Dedim ki; — İnanın bana, bütün hislerimde o kadar samimiyim ki, şimdi kalbim bile sizin kalbinizle beraber çarpıyor. Ömrümü sizin ya geçirmek için, yarı hayatımı vermeğe tazıyım. Mehpare Gözlerini munis bakışlarla yüzümde gezdiriyordu. Ben konuştukça dudaklarıma bakiyor, sonra gözlerimin içinde kendi güzel başını Me sıcak nefesi yüzüme çarpıyord — Niçin hiç birşey sikle Duz e Mehpare anım? inanamıyorum, ben.. Böyle sie rare mağ beklemiyordu Sanıyordum ki.. — Ne Yaiyordunız? — Sanıyordum ki, siz yine eskisi gibi... bayır... hayır.. Fakat ah, böyle daha iyi... bana BE anlatınız. irşey (söylemek istediniz ve vazgeçtiniz... Mehpare hanım, hen Pp! hislerimde ne kadar samimi isem, sizde öyle olunu — Hayır... bam bunu şimdi söy- İiyemem... yalvarırım, israr etmeyiniz. Bakın, eleği yanaşıyoruz. em bizi bekler, kalkalım mı?, Gücenirim, ER diye elini avuç» larımdan çekmeden gözlerimin içine baktı. e Deni ve dudaklarında güç» ale zaptettiği büyük bir sevincin izleri vardı. Yüzümün ber Giri şefkatle bakıyor, severek bakıyor okşamak ihtiyacile Girpinıyo se 1 var —