15 Şubat 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 25

15 Şubat 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kacak cesa- irdi ? Her in kendisini kak İl üzün kaplı- skine sürük- sarhoş Za (lığını düya- ak, nihayet- tık yün blü- nnın Üzerine rak Gladis'i yok .. Ge- yacak. . Hal- regâne insan erine yaşlar (larını buruş” a dönüyor, kulu yastığa Ölüme mah- n bile rahat onu bu kadar or ve kendi — Ne yapalım.. Bir başkasını bulu rum... demeğe çalışıyor, fakat bir saniye sonra yine ayni düşüncelere dalıyordu: — Ah, iyileşip gelebilse| © zaman Jezabel'in canımı çıkararık bülün varını yoğunu alacrğım.. Onu dünyaya geldiği- ne pişman edeceği m. Zıhninde metresile, Jezabel ismini tak- tığı kyani arasında bir rabıta bu- luyo vi Yirmi yaşında bir kız, ömründe beş dakikalık bir saadet bulmadan ölü- yor da, bu ihtiyar deli karı, mücevherler içinde boğularak halâ âşık olmak, kıskan- mak hakkını li ei ki çok komik ş Bazen i a ne Ek Mik da: ; bu kadın benim büyük- snnemdi.. Beni terketti. Beni sefil bırak- til. Ben de intikam almak için onu öl cici ei erim. Fakat onlar da bana; «Ondan para aldınız aziz dostum? w cevabını vermez. lermi ? eşler içinde yanıyorum. Hasta. vw galiba... Ah bir, tifoya veya- hut Loret gibi vereme yakalanıp annemin yanına gitsem, o kimbilir ne kadar mem- nun olurdu, Dünyada kalmakla onu ra hatsız ediyorum... Ona kalsa şimdiye ka: dar göçüp gitmem hayırlı olurdu... İşte: ölmedim. Bu benim için bir teselli ama, çok zayıf bir Doya Bu kâfi değil.. Noel gecesi ona ork öldüğünü haber larla. Eski mektupları okurken onun aile adresini öğrendiği cihetle, gi: dip ailesini bundan haberdar etmeğe ka- rar verdi. Karşısına zengin bir apartmanda ak saçlı, siyah elbiseli, kuru bir ihtiyar ka- dın çıktı. Boynunda siyah kelribardan bir kolye vardı. Bu kadın Loret'ın ana- sıydı. Evvelâ genç kızın hasta olduğunu ve Leyzende tedavide bulunduğunu söy- ledi. İhtiyar kadın ağlamağa başlamıştı : — Bunun böyle olacağını biliyordum. Leyzende mi dediniz? Fakat bu çok pa- halıya maloluyor demektir... Çocuklar nankör olur. Beni bırakıp gitti.. Namu sumu berbat etti. Şimdi ne yapabilirim m Etrafı siyahlı bir mendili gözlerine götürerek devam etti. Siyah kehrizar ta- neleri göğsünün üstünde titriyordu; İki ay evvel kocamı kaybeltim... Beni servelsiz bıraktı. Kızıma son dere: ceye kadar iklisada riayet etmesini tav. siye ediniz. Onu tanirim; elinde avucun- da ns varsa kokuya, boyaya, çoraba ve. rir. Birazda beni düşünsün| herşeyden mahrum ederek ona ayda Keler frank EM Beş sene- bir me bir haber kir Mer İnkat şimdi Tel olunca hemen koştu. Ona her ay beşyüz frank göndereceğim. Berrar sert bir sesle: una lüzum yok... dedi, yalnız bir dela göndereceğiniz beşyüz cenaze- yi kaldırmağa kâfi gelir. Dün ö Sokağa çıktığı zaman yapm yordu. Soğuk, puslu bir gece idi. şey düşünemeden gözünün ördüğü tara- fa doğru yürüdü. Bir meyhaneye, a Ese girdi, Sonra Monparnasa Orada biraz daha içti ve saakladığı Yi arkadaşına Loret'in öldüğünü söyledi. — Zavallı kız yirmi yaşında bile yok- « Bir ii içer misin? çer İç tekrar karanlık sokaklara daldı. Memeden taşan ışıklar çamurla” ra kızıl bir kan rengi aksettiriyordu. Bü- tün tanıdıklarına ora ölümünü haber vermek ihtiyacını duyzrak taraf taraf do- laştı, Herkes buna acıyordu; — Sahi mi söyliyorsun ? — Zavallı kızcağızın sıhhati pek iyi değildi zsten,.. — Yirmi yaşında yoktu değil mi ? Kendileri de henüz o yaşta oldukları için birşey söylemeğe cesaret edemeden susuyorlardı. ernar, içinde simsiyah bir öfke yara- tan arkadaşlarına, dumanların arkasından bakarak içmekte devam ediyordu zun zaman böyle bir kahveden öte- kine sürüklendikten sonra 1 doğru indi. Şarhoştu. Başı bomboş ve sıcaktı. Yağmurun taşlar üzerinde çıkar- dığı sesleri dinliyerek ormana, Gladisin evine doğru yürüdü. OÖru görmek için RE kinle karışık bir ihtiyaç duymuş- yağı- ir- Sen nehrine Kendi ii birdüziye : — Eva dönüyorum,. Eve dönmeliyim.. Uyumalıyım... diya tekrarladığı halde adım'arı bilâ ihtiyar onu Gladise doğru si iyordu, a Loret'in annesini, bu yarı öl- müş Ye kadını, düşündü, onun göz. lüklerini ve kolyesini, salondaki işlemeli yastıkları hatırladı ve onun, daha birkaç sene yaşamak için parasını gömmeğe ça- lıştığını tasavvur ederek yumruklarını sıktı; — Alçak ihtiyarlar | disi, Loret'in annesini ve evlâtla- rına yalniz ümitsizlik, fakirlik ve ölüm bırakarak paralarını ve saadetlerini ken dilerine rms aynı kin ve nefretle düşünüye Otöy maker geldiği vakit kahve- ler seyrekleşmiş ve fakirleşmişti, Buralar- da iskanbil oğullar; Kahvelerden bi- önünde durarak çalgıyı dinledi. Loret'i ilk tanıdığı gün gözünün önü- ne gelmişti * Başı açıktı. Boynunda kır- mızı yünden bir kaşkol vardı. Yüzü sa- , bakışları soluktu. — O ka dında öyle birşey vardıki onu hiçbir zaman anlıyamadım.. Kendi- si de bunu anlamiyordu.. Onda bir şiir vardı, : Birdenbire, yüzünü tesıvvur edemedi- gi annesini hatırladı. Sağ olsa onun bu gün kırk yaşında olacağını ounutmuştu, onu bir kızkardeş, metresi kadar genç bir kadın gibi görüyor ve ikisine de acı- yordu. — Zavallı yavrucaklar; ikiniz de öl- dünüz. İkiniz de yerin altında, karanlık- lardasınız şimdi ve etrafımdaki bütün bu insanlar gü'üyorlar, dansediyorlar. Jeza- bel'i omuzlarından tulup sarsmak, onu yüzündeki boya maskesini düşürmek isti- yorum. Ondan ns kadar nefret ediyorum. Herşeye sebep odur. Onun yaşaması doğru değildir. imdi ben ne olacağım? Binlerce ar- kadaşım var; fakat ne bir dost, ne de bir akraba Çalışmak istiyorum; fnkat derslerime değil, Onlardan bıktım. Ellerim, kitapla” rı tutmaktan başka ber yapmadığım için bana zahmet veriyor. Çalışmak.. Bir amele gibi çalışmak istiyorum. Bu kriz zamanında bu kolaymı bakalım? Keşke bir amele olsaydım! Bert beni bir efendi yapmakla hata etmiş! Bazı günler zl ki insan bütün dünyaya kızıyor... Ab, kadar” susadım. Rıhtım kenarında bir kshveye girerek rüzgârda çırpınan tentenin altında, yağ- murdan ıslanarak içmeğe başladı. Bütün vücudu tilr yordu. En alelâde bir iş bile beni kurta" rabilir. Bir çivinin veya bir tahtanın üs- tüns vurmak ve gece yorgun düşerek uyumak... Bir sene bu suretle hareket etsem ve pazar günlerini de sarhoşlukla geçir. sem, Loret'i unuturum. Netice henüz yir- iğ ölmek istemıyo- ıyöru rülmiyen birisine hitap ediyormuş gibi ekrariyor iu? — Evet. t Jezabel'in parası... O kadar ni kazanılan bu para... S9 İn in tuttukları herşeyi çürütü- yoı Sail gece böylece yürüdü. Yüzün- den yağmur akıyordu. Kaldırımlardan bir sis yükseliyordu. Yürürken güzlerini yarı kapatıyor, bir kör gibi yaya kaldırımları- na çarpıyordu. — Jezabel'e e Bu © ko... Bir Fakat ona kendimi hemen hatırlatacağım ? Kimbilir. nerededir ? nun evinin kapalı ve karanlık pen- cerelerine baktı. — Bu gece Noel gecesi... Jezabel mut. laka bir yerde dansediyor, yahut evin- de âşığile sevişiyor. Bu cadı... Bu cana var, bu ihtiyar karı dansedip eğleniyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: