GEÇMİŞTEN BİR YAPRAK Tarihten ibret almıyan milletler için “yaşamak hakkı. mahduttur. Yas “ Hürriyet ve zife hissile meşbu olan milletler, * unutmaz, bunları nesilden naklederler. Netekim istibdat kâbusu yıkılıp ta meşrutiyet idaresinin ilânından sonra bizde açılan bu çığır, siyasi tekâmül yolunda mühim bir bat- erini vedir- Benliğini miş olan Türk gençliğine, içinde yaşı” dığım istibdat, mütareke ve milli mücahede yılları gibi, biri- muhafaza etmeğe azmet- meşrutiyet, birinden acı günlerde - tam manasile - başımıza gelenlerden bildiklerimi nak- letmeği bir vazife bildim Psikolojinin en esaslı kaidelerinden biri: “Tekrar, yine tekrar, dır. yoldaki yazılarımda sayet mükerrerleri çıkarsa, Nasrettin hocanın meşhur sö- “ Ötekileri vaktile pların işine yarayacağın” maları lâzım sek cularımın da ilk yazıma, yirmi $ nasıl devam ettiğine benimle birlikte şaştıklarına şüphe etmediğim, Avrupa sulhünün * eşref saat gelmeden « bo- zulmaması için. geceyi gündüze katıp kara, deniz, hava yollarında, durmadan sağa sola mekik dokuyan, bundan dolayı hakikaten dünyanın minnet ve şükranını kazanan, koca İngiliz imparatorluğunun tecrübeli ve asil Başvekili Çemberlayın- aynı maksat ile ta kadar Musölininin Ooayağına gitmiş olması üzerine, nedense hatırı» ma gelen, yine aynı imparatorluğun büyük barpte doğurduğu maruf ku mandanlarından olup, dört yıllık bo- ın, bu seferde, Romaya gazlaşmağa kanmıyarak, sulbumn başlan- gicı demek olan mütareke devresinde bile kılıcını şakırdatmaktan zevk almış, Mısır orduları Mare- şal Allenby'nin İstanbula gelişini an. latmakla başlıyacağım : 30 - 10 - 1918 de imzalanmış olan Mondros mütarekesinden bir kaç gün sonra İstanbul, * hiçte bu va» ziyeti tevlit edecek bir sebep olmadı: ğı halde * ilen İtil⣠devletlerinin, das başkumandanı meşum ha doğrusu İngiliz kuvvetlerinin, işgali altına alınmıştı ... Güya harben fethet tikleri bir meml-kete girmişlermiş Âli komiser . ünva- * Ağamemnun ” ve “Di gibi kendilerine, * Dıni vererek, 14 Sejiri ir DE SOY i EMEZOĞLU derot ” toplarına dayanan İngiliz Ki Gal horp ile Pr , Dol. mababçe önlerinde demirli My o Zamanın hariciye bazırı Mustafa Reşit paşa namına selâmlamak, zırhlılarının bağrımıza dikilmiş ransız amiralı Am merhum aynı zamanda: “ Gemilerden ne için karaya asker çıkarılmakta olduğunu” istifsar etmek üzere, 19-11-918 de ziyaret etmiştim. kisi de beni gemilerinin büyük sa- lonunda, büyük nezaketle kabul ede rek; “maksat İstanbulun işgali olmayıp yakında Bolşevikler üzerine Karadeniz” den yapılacak faarruz esnasında, şebri- mizin bir üssübabri olarak kullanılma" cevabını vermiş- mad- sından ibaret olduğu ” ler, ve müfarekenamenin 19 uncu desi ei “ memleketimizdeki bü- tün Alm ve Avusturya asker ve te- baasının biran evvel dışarı çıkarılması” nı müsirren istemişlerdi. Biz olanca kuvvetimizle bu vecibe- nin yerine getirilmesine çalışaduralım, mütareke demek “ tarefeyn ordularının o dakikadan itibaren oldukları yerden kımıldamamasını istilzam eden beynel- milel kaideye riayet,, demek olduğu halde, İngiliz orduları başkumandanı mareşal Allenby, olmıyacak bir takım tekliflerde bulunarak, her gün biraz daha içerilere sokulmaktz devam edi- yor idi. Bu kabilden olarak, Suriye hudu- dundaki ağırlıklarımızı, yirmi dört saat elli kilometre geriye almaz isek. bütün 6 arazi ve malzem eyliyeceğini zarfında, danı (o zaman Mustafa Kemal Paşa) nın akıllara hayret veren gayret ve ted- birleri sayesinde, sonraları büyük işler gören o malzeme, vaktinde kaçırılarak Mareşalın plânları altüst olmuştu “akat, mareşal bu hezimetin acısını unutamıyor, gene gayet ağır tekliflerde bulunarak elimizdeki kuvvetlerin azal» asını, hele Şark vilâyetlerimizi, ilerde teşkilini İtilâf devletlerinin o zaman tasarladıkları büyük bir Ermenistana karşı tarafımızdan hertürlü harekât yapılması imkânını ortadan kaldırmak kasdile , büsbütün boş bıraktırmaya çalışıyor, ve bu emeline bir an evvel varabilmek için de evvelâ, o taraflarda nüfuz ve kudret sahibi Ali İhsan pa- şanın başka bir tarafa naklini, ordunun silâb ve cepbanesinin kendisine tesli- mini musırren istiyordu. Bizim için bayati bir ehemmiyeti haiz olan bu meseleden dolayı, birkiç ay içinde belki yarım düzine. Harbiye Nazırımız istifaya mecbur kalmıştı, Çünkü, mareşalin bu yoldaki teklifle- rini kabul ve tatbik etmek, tam mana" sile bir intihar demek olacak idi. ie Deeds biriz cenli an m seli DOSTANE bir lisan ile | haber verdi. Hemen Sadrüzam Tevfik paşa ile, Hariciye Nazırı Reşit paşayı görerek, keyfiyetten kendilerini haber. dar ettim. Mareşala şimdiye kadar ko misyon vasıtasile bir türlü söz anlat mıya muvaffak olamadığımızdan, Hari, ciye ve Harbiye nazırlarımızın kendisile bizzat görüşerek bu işi münasip bir şe- kilde bal ve tesviye etmeye çalışmala. rından başka çare kalmadığını arzettim. Mustafa Reşit paşa ile, Harbiye Nazırı Müşür Abbullab paşanın, Erkânihar- biye Reisimiz ile birlikte mareşalı gör. meleri kararlaştı. General Deedse bu kararı bildirdim, “Mareşalın tekliflerini olduğu gibi kabul ve tatbike kalkışmak müstakil bir hükümet mefhumile kabili * telif olmadığını, maksat yalnız İngiliz ! ordusunun selâmetini teminden ibaret ise, artık tarafımızdan hiç kimseye kar- şı herbangi bir türlü basmane hare kâta kalkışılması mümkün ve mutasav ver olmadığından, karşılıklı bir itimat ve hüsnüniyetle konuşulursa istihdaf edilen neticeye kolaylıkla varılması im: kânı bulunabileceğini, samimi bir lisanla söyledim. Ertesi gün ziyaretime gelen general Deeds, mareşalın paşalarla görüşmeyi kabul ettiğini bildirdi, ve bir gün son ra - O şubat İ9İO- üç pasa İngiliz sela» rethanesine gittiler. Ben hariciyedeki odamda (o sabırsızlukla (o bekliyordun.. | Hesapça, en aşağı bir iki saat konuşup. birlikte götürdükleri haritalar üzerinde münakaşalar yaparak, nihayet bir iyi neticeye varacaklardı... irde ne bakayım, meden Hariciye Nazırı döndü.. Hemen odasına koştum. O kibar, ve fevkalâde | nazik zatın yanakları kıpkırmızı, göz yarım saat geç | leri de kan çanağına dönmüş.. Fevka- İde telâş içinde... Adeta basta bir halde idi. Meğerse o zaman dünyeya | hâkim vaziyetinde bulunan İngiliz baş vekili dostumuz... Loyit Corc'un, ken disine mareşallık asasını tevcih ederken: “Dünyada bristiyanlığa en büyük biz» meti yapmakla şöhret alan muzaffer kumandan,, ünvanını verdiği bu yağ rur kumandan; o dakikada İngilizlere bas olan bükün 3 nezaket ve terbiyeyi! i Arkası 27 inci sayfada —