adam Yard, Yazan; ÖMER RIZA DOĞRUL siyah b Bö «Atimi bağladım meşeye, Selâm söyleyin Ayşeyelr miş şapkası, DEN inliyen iki genç prova yapıyor- lardı. Studyoya girdiğimizin farkına (E ellerinde rmayacak derecede a dalmışlardı. i dolanmıştı öfiri çalıyor, biri söylü u, Fakat çalış” İn “a Söyleyişler de beni rahatsız et- nadan empi bişi, Neden mi ? Şarki uğu zaman Gİ, azından EN Haşa, ben Türk köyü- ıdisinden fa e Türk e e islerine çok alâka biraz i. “olan bir adamım. Fak iki genç & coşkun bir üz arlist iii bae değildi- ir lilac. kalbim kafama yetiş- ii e ?vgi ve say. ve RL aş ved- ı başlar, iz duyar ve vişti. Herkes pi müs- şığı ile Öne daha bakışlar, ön attığı sonsr iss kulakları tırmalıyan ve lâkadar olr? bulandıran bir se du, İsraf ve? nasıl yıkık (or, ara am Arkası var — yerimden fır- e haşay Çünki i bahçenin ik baş a hâkim olan dan bize iltihak edecek a 5 li beklemek ve be U SES VE Bazi dinle, n ehven geliyor il liyordum, Zümrüt yeşillikler arasın- de beyaz bir kordele nazlıliğile kıvrılan yol üzerinde bir e görünmesini görtiyordum, min beni Haçirli O ses, İekrar kulağıma erek bağırdı : Atımı bağladım masla; ağa yak Kara Ali beni vurdu kazluğa in Bahçeden de kaçmak istedim. Şapka 18 pardesiimii yu ği rda bırakmamış o Mi emin olunuz, arkadaşlarımı ve bek- iğim dostları unutarak buradan da 5 Şiraktım, Fakat hava, ve bata Fineşin Lai il, Ti islerim ses çirkinli a ve mağ hiriltnmdan duyduğu ist kull bir perde çekti ve beni yeni bir mübalâğa âlemine çekti, Durduğum yerden Yeşilköy ufuklarını saran kızıl de- nizde, güneşin baltığını seyrediyordum. Güneş, ufukları kızıl kanlara boyayan bir kurban gibi denizde, çirpına çırpına, bize veda ediyordu. Yeni ufuklara şafaklar ve tulülar götüren bu batış, içimde bekledi- ğim arkadaşları karşılamak hissini müba- lâğalandırdı. Güneş batıyorsa arkadaşlarım bu mübalâ- na ağa yeltenen eşkiya müsveddesinden ik recaklardı l Arkadaşlarımın gilişi ile biraz kendime gelir gibi oldum Ve hislerimin mübalâğa tesirinden kurtulduğunu duydum. Belki de bu sayede Yeşilköy'ün bu akşamından bir yudum zevk alacaktım. Yeşilköy... O şen Yeşilköy, hem Ye- şilköyü'nün göbeğinde ve bütün muhitine hâkim olan bir yerdeyim, Bakımsızlık yü- zünden bile bütün güzelliğini halâ kay. bedemiyen bahçe, belli ki, vaktile bir cen- netti. Yabani otlar her tarafı sarmıştı. Fakat gürbüz ağaçlar ortalığa halâ yeşil mi ne? e yaşamığa mecburuz. Fa- kat bugün burada işim var, Bir saat önce Naci Sadullah ve Sait Keslerle birlikte istasyon binasından fırlıyarak buraya doğ. ru yol almıştık. Naci, varacağımız binayı göstererek tahammülümü adımlarıma göre ayar elmeyi tavsiye etmişti. Bense, adım- larımı tahammüle göre ayar ederek yürü- düm. Zaten mesafe tahammülsüz değildi. Vardığımız yer Gramofon P.âk şirketi bi: nası idi, Hayret mi ediyorsunuz? Sebep liyecek. Maksadımız burada bir mektup yazmak... tup yaracak başka bir yermi bu- lamadık ?.. Elbet bulamazdık, bir kere mektup, garaip diyarı tanıdığımız Ameri- kaya, Amerikada tahsil eden Tevfik Sa- dullaha, yani Naci'nin kardeşine gönderi- lecekti. Bizde ona, hiç olmazsa Amerika'- nın da belki henüz görmediği bir mektup mizi göndermekti. De semi ya- it Şıyan insanlar, memleket, ve dost seslerinin beyinleri içinde dönel üni his ederler. Bu, öyle bir dertki çekmiyen bilmez. Biz de Amerikanın, galiba da büyük Okyanus a ya kardeşimize sesimizle birlikte on en çok özl diği nağmeleri a ve onu bala daki. ka için memleket, muhit, yuva ve dost kolsy aaa büyük ve mübalâğalı bir işe özel Düşünmek, özle sele değil, başarmak güç Günün hk Safiyenin her zaman ilham veren e e esi kuk imkârları temin eden işıklı mandesinin etralında idik. Galita Nacı, si velalı kardeşinden hemen ber halta meklup aldığı halde b eşiyak âlemımirin so sz meşguliyetleri ında kiri Silme b mek ve özenmek hepimizin elindedir. Me- “Fa kak ' * bu kusuru telâfi e örendik. Kolombiyacı Marsel Blumentalin zekâsı, imdadımıza yetişerek bu büyük işi kav- radı ve onu başarmak imkânarını temin etti. Bu vi vi becerikli genç: — Yal di, ne diye düşünüyor- sunuz. dan birlikte Yeşilköye gidelim, ne e oylemi istiyorsanız bir p âğa söyle: Amerikaya gönderelim. Çocuk sizi DA yi ı çuar ve sivi winler. e plâ değil, bin mektup yerini tutar Yani Naci, Tevfişin bun tan böyle de ya . ad mektup: ara iki kelime ile cevap verebinr — Plâgı al| ç Fikir gayet parlaktı. Alkışlarla kabul Bu vazifeyi yüce inş Safiye üzeri- ne aldı. Ve çocuğun pipi unda “kafamda Yanık Ömer, Ömr ei eşe geçti e ARİ eli, tarzınrla grçen bareler cevs p olarak Türk kin vatana bağ ilade eden en güzel şiirini teren- m ©! Biz bi işi başardığımız sırada, dinlenen artist müsveddeleri bizi ile ediyorlardı. Fakat onlar i mütahassis olarak bir mi arkadaş olmak ele mübalâğadan hoşlanmadım ve kendimi yi- ne bahçeye attım. Ortalık kararmıştı. Trene yetişmek için mide atla ke bi bir mübalâğı daha: aci tahsilini iri zem Şu plâğı gönderelim, ve Amerika ilk li ekti Merin cnEk Eer sın Demin dinlenen arlisiler teki fnali- yete geçmişlerdi i Atımı bağladım meşeye Selâm söyleyin Ayş-ye Biz ise, sesimizi ve sö'ümüzü Kalifor- niyaya göndererek Tevliğe gurbet eile- rinde bir kaç dekika için vatan, yuva, dost bağrında yaşatmağa muvaffak oldu- gumuzdan en mübulâğalı sevinçler içinde idi