B" temmuz ge- cesi.. İstanbul ve liman bol ışık- lar içinde çalkanı- yor.. Beyoğlu sırt- larından parlak bir ya huzmesi gök İere doğru yükse- liyor ve yıldızlar birer ateşböceği gi- bi parlayıp, sönü- yorlar. Deniz ba- yramının böyle gü. wl bir gecesinde Ankara o vapurun. dayız. Vapur yavaş yavaş Galata rıh- hmından o ayrıldı, Marmaraya doğru ig Adalar önü- e geldi ve oradan w döndü. e İ yüvertede dört wteci arkadaşla mi oturuyoruz. İ Biraftaki bütün masalar dolu. yalnız İ büyük lüks salona inen merdivenlerin ağ tarafındaki geniş yerde iki büyük imasa boş.. herkes buraya bakıyor isonra gözlerini Dolmabahçe tarafları- p doğru çeviriyor, Bir arkadaş diyor i: türk - Bu akşam Atatürkte gelecek- mişl, Ay ışıklarında pırıl pırıl yanan Mar- maradan Kızkulesi açıklarına geldik ve oradan Dolmabahçe önlerine sü- süklendik. Cazband ne güzel bir vals havası çalıyor. Beyoğlu larandal ziya huzmesi daha parlak, daha bol .arak fışkırıyor. Bir aralık birdenbire uzaktan iki motörün kuvvetli sesi duyul' du, Cazband bir anda durdu, bütün gü- verteyi, bütün vapuru büyük bir telâş Bir Temmuz Gecesinde iinde. Sitatürkle Yedi Saat Atatürkün altın başı - İstiklâl marşına saygı - Ân- kara vapurunun güvertesinde - Atatürk'ün yarat- tığı hava - Atatürkle danseden küçük kız - “Seni ti kıvrılmıştı. çok seviyoyum Atatürk - Tevfik Fikret ve Ata “O,, nun sevdiği şiir: Ferda - Floryada ayrılık. 1934 yılındaki deniz bayramının gecesinde Ankara vapurile yapıları deniz gezintisinde bulunan, romancı ve hikâyeci arkadaşımız Ragıp Şevki, o gecenin intibalarını anlatıyor. Yazan ; kapladı ve herkes sağ küpeşteye doğ- ru koştu: — Atatürk !.. Atatürk geliyor! Motörler merdivene yanaştıkları za- man, siyah elbiseler giymiş çevik bir adamın dışarı atladığı görüldü : tatürk... Wapurun ışıkları başı üstünde bir hale teşkil ediyor ve sağ eli ceketinin cebinde vakur ve güzel bir yürüyüşle merdivenleri çıkıyor nkara vapuru alkıştan çınlıyordu. alkış.. merdivenlerden sonra sonra cazbând birdenbire İstiklâl mar- şına başladı. Herkes ayağa kalktı ve tam karşımızda onu gördük, Kalabalı” ğın önünde, elleri saygı ile yanlarına sarkmış, dimdik duruyordu. Altın sarı: sı saçlarla örtülü olan başı, ilâh başı gibi güzel ve va- Siyah bir gece elbisesi giy- mişti, Gök mavisi keskin gözleriyle bizim bulunduğu: n uz tarafa bakıyor- du. Kaşları yine o aslan yelelerins benziyen bir kaba rıklıkla alnına doğ” Herkes ona ba: kıyor, herkes ona hayran.. etrafında bulunan genç kız- rısı saçlarla örtülü başına bakıyorlar... Bir sevgiliye, bir babaya, bir anaya RAGIP ŞEVKİ ba yar- larsa, şefkatle, aşk- la, havrarlıkla bakiyorlar. arş bitti... Atatürk çevik adım boş masaya doğru yürüdü ve . Yüzünde keskin ve ciddi hat- Etrafına dikkatle bakıvor. Herkes susuyor ve herkes de ona ba- kıyor.. biranda ortaya attığı harikulâ- de havaya o da hayrette gibi.. nihayet bir insan olduğunu düşündü. Nazik ve çok güzel bir hareketle elini salladı ve etrafında ayakta duranlara seslendi : — Rica ederim, rahatsız olmayın, oturun | Oturduk. Ve onun havasına alışma- ga başladık. Büyük insan, bu geniş güvertedeki havaya kendisi de alışmağa çalışıyor. Çünkü biz onane kadar say- gı ve huşuduyuyorsak, oda bizden aynı şeyi tevehhüm ediyor. Çünkü biz ona 3 larla