Boyboy, çeşit çeşit saksılar, gölgelik- ler arasında birde, bire meydana çıktı, Camlar garip akislerle parladı. Hamra hanım etrafı göstererek : il Görmüyor musunuz, beraber gündüz gibi oluyor. bahçenin bir hususiyeti de bu.. Mehlikanın yüzüne birdenbire garip bir durgunluk ârız olmuştu Bana hiç bakmadan yürüyordu. Arasıra gözleri dalıyor ve patmaklarile maşlahının püs- küllerini didikliyordu. Etrafı baştar.ba- şa camla örtülü kışlık babçenin içine grince ilik bir hava şüzümüze çarptı İlamra hanım, durmadan konuşuyordu. Saksiların, tarhların arasında durarak, pırmağıle ayrı ayrı bir ç çeği gösteriyor, bir takım sonra bir takım.kü,ük vak'alar anlatıyordu. Bir aralık : — Durun | dedi. Size göstereyim. Şimdi suvu vok. Ve ba ilerideki bır musluğa doğru yürülü. Ben, bir saksıdaki güzel bir ay ışığı ile İşte bu isimler sayıyor, havuzu da gülü okşarken : — Bana kırıldınız mı Mehlika ba- Dım 2. dedim. — Cevap vermedi, başımı çevirdim, yüzüne baktım. Muğmum bir tebessüm dudaklarında dolaşıyordu : — Size niçin kırılayım — Ab, çok güzelsiniz, çok güzelsi- niz. Size yalvarıyorum. Sizin güzelliği- nizi böyle korkarak seyretmek, yürünü- ze korkarak bukmak, sizinle korkarak konuşmak istemiyorum. — Haşir... hayır. — Fakat ben evet diyorum. Her nuzun denizi gören küçük çam sğucı altında sizi bekliyeceğim.. m ayır... bayır, — Bana inanınız, size hayranım, sizi seviyorum. Fukat size ne oldu. niçin artık gülmiyorsunuz ?.. YAZAN : — Niçin gülmiyorsunuz? Yüzünüz. deki tebessüm ne oldu?.. — İşte, bakın, şimdi ne kadar gü- zelsiniz ? yarabbi, ab... Size yalvarıyo- mi — Hayır... hayır... — Ben bekliyeceğim, her gece bek- liyeceğim.. amra hanım uzaktan sesleniyordu! — Mehlika kızım su akıyor mu? — Akıyor anne... Hamra hanım yine nefes nefese geldi: — Bakın, işte... Görüyor musunuz?. Ah. 'kışın burada olsanız da, bir sabah kahvaltısını beraber yapsak.. çok güzel oluyor. Beyefendi buranın âşığı. Hiçbir sabah buradan başka bir e sütünü içmiyor. hakkı da yok değil.. ikimiz de bu çiçekler arasında ihtiyarlıktan uzak- laşıvoruz Dışarı çıktığımız zaman, karşı ağaçlar arasından bir bülbül sesi geliyordu. Ay yükselmiş ve başımız üstünde do laşmıya başlamıştı. Denizden, dalgaların hafıf muttarıd, sesleri geliyordu. Hamra hanımefendi : — Bir dakika, şu anahtarı birakıp geli. yorum. Siz ileriye doğru yürüyün| di- ye kulübeye doğru uzaklaştı. Mehlika ile ağır ağır gakıltaşlarla döşeli yolda yürüyorduk. elimi uzatarak, kolunu tuttum. Çekmek istedi ve sonra bıraktı. Yüzüme bakarak: — Siz her zaman böyle misiniz ? dedi, 9 pa içine baktım ; — N anlamadı — Sız 2 e sever ir) — Çok naziksiniz, fakat ne demek istediğinizi anlıyorum, « Siz hep böyle önünüze gelen kadına âşık mı olursu- Buz? ? demek istiyorsunuz. ekişiniz- YARALI KURT M:7 RAGIP ŞEVKi © — Beni niçin küçük görüyorsunuz) Bu gün babanızın yanında gördüğün zaman, sizi bir Sultana, haşmetli vw güzel bir Kraliçeye benzettim. — Yok canım. — Benimle alay etmeyiniz? bu kadar merhametsiz olduğunuzu bilseydim, gel mezdim. Niçin daima böyle müstelyi. siniz ?... Mehlika gökyüzüm kaldırarak aya baktı, yüzünde şeylari bir tebessüm dolaşıyordu. parmaklarım arasında tatlı b sıcaklıkla kaynaşan kolunu sıkarak: — Fakat, ah... bilir misinizkibe eziyetlerinizin, bu merhametsizliğin im sustu, başını tikamını alacağım. — Ay... İntikam mı ?. Fakat niçin? ben size ne y $ — Nasıl intikam yaptığınızı size sonra söyliyeceğim. — Fakat aha beni yanınızda bu kadar yakın bulamıyacaksınız. enden korkmıyor musunuz Meh ika ? — Hayır... — Benim herşeyi yapabileceğimi akl niza getirmiyor musunuz ? alacağımı ve m — Hayır re lim kr bana gelmiyecek misiniz ? — Hayır.. bayır.. hiçbir zaman... Genç kadın birdenbire durdu, kor lunu çekti ve yüzüme kızgın kızgın baktı : — Biliyor musunuz ki, siz çok cüreb kâr bir adamsınız. Hayatımda ilk defa bu kadar açık ve çok çabuk konuş bir erkeğe raslıyorum. Yarım saate Yy” kın bir zamandanberi adeta şaşırdım. Israr ve inat ediyorsunuz. Neden? besi cidden sevdiğinizden mi ?, Fakat artık çocuk değilim Süleyman bey, bana bu çeşit muamele yapmanızı biç beğe” miyorum.