tün kâfir... en biliyor- nlar kimin Allahutanlâ #serini tak- ne haddi- yapılan o calıml... İş- tıkları bu ügün bile »toğrafa .. ücumlarda lekette fo: bilirim ki , sevgili, rasıtasıyle an hatıra- n çektirir: ve hatıra: cmüuaların sağ kolu olan fotoğrafçılık, yirminci asırda güzel sanatların mühim bir şu- besi olmuştur. İstanbulda Türk gençlerinin yücude getirdikleri atelyeler, Avrupadaki foto atelyeleri kadar mütarakki ve mükem- meldirler. Bir fotoğrafhanenin iç yüzünü ya- kından öğrenmek için, gelin sizinle be- raber İstanbulun en çok müşterisi olan, ve en artistik fotoğraflar çeken bir atelyesini gözden Eyl Beyoğlunda İstiklal caddesinde Üni- yersitelilerin foto evi olan; (Foto Reko- run kalabalık antresinde, bir müşteri gibi beklemekteyim Duvarlarını, vitrinlerini süslüyen , ve çok san'atkârane çekilmiş, memle- ketin büyük şahsiyetlerinin.. müney- verlerinin.. artistlerinin resimleri; göz- lerimi gayri ihtiyari çeliyor Bu kadar san 'atkârane bir ışık tev- ziatile çekilmiş artistik resimler, enter- nasyonal bir resim sergisinde muhak- kak çok iyi dereceler alır Kısa bir yüzümüzü ağa san'at varlığıyle çalışan, ve çok büyük bir ilgiye mazhar olan bu müesse senin; iki sahibi yardır: Şerif Koro ve Vahit Kutsal ortaklardır. Va- hit Kutsalı gerek bu müesseseye-Uuğray bütün müşteriler.. gerek fotoğraf meraklısı pek- çok kimseler pek iyi tanırlar. O, uzun boyu e mütevazı simasiyle herzaman mütebessim dir. Hiç kızmaz. Sinir- leri, sanki ezelden yok- muş gibi, her asabi in- san karşısında sakindir. Onun şu beş Rİ istirahat zamanında san'atı nasil ipli sordum. Siyah saçlarına galebe çalan ak saç- larını elile, objektif karşısında ikinci bir tuvalet yapan insan gibi düzelte- rek: — Benim küçük yaştanberi bu san- ata pek fazla merakım yardı. Hele elle resim yapmağa okadar kabiliyetim var- dı ki, tarif edemem. Okulda, yazı ya- zacağım yerde resim yapardım. O va- kitler, malümya, okullardaki öğretmen- ler sarıklı idi. Karikatüre benziyen bir öğretmenimiz vardı. Bir gün derste onun resmini yap- tım. Öğretmen beni yakalamaz mı! haydi bakalım falakaya. Bu falaka ce- zasından sonra Sarıklı Direktörün o- dasında toplanan sarıklı öğretmenler kurulu bana, büyük bir vekar ile,Tsan- ki Kur'andan âyet okuyorlarmış gibi bir tavurla: “resim yapmanın çok büy ük bir günah olduğunu! ,, söylediler. Çocukluk, ne erki günahtır korku- suyle resim yapmamağa karar verdim. Hakikaten birçok eserlerile Çallı kadar dolgun bir san'atkâr tipi arze- den Bay Vahit Kutsal, günaha çocuk luğunda inanmamış olsaydı, belki bu- gün fırçasıyle memleket sınırlarını sşan bir şöhrete sahip olurdu. özüne devara etti: — Aklım başa erdi. Yine resme ha- ves ettim, yaptığım insan ve manzara resimlerini, evimizin duvarlarına kimse- nin haberi olmadan astım Rahmetli büyükbabam bunları gö- rür ve beni evden kovar. Bende kiz- dım ve İstanbula kaçtım. Beş parasiz İstanbulda dolaşırken Beyoğlunda bir camekânda resimler gördüm. Burasının bir resimci dükkânı olduğunu anlıyarak, içeriye iş istemiye gittim. Beni çırak o- larak aldılar. Baş vurduğum yer, Foto Franse imiş. Orada fırçayı bırakarak FOTO REKOR Ailesi fotoğrafçılığı pm başladım; mü- essesede Türk olarak benden başka kimse yoktu. Etmenler. rumlar yahu- diler vardı. Bu hasut adamlar bir Tür- kün san'at öğrenmesini asla istemiyor- lardı. Bana daima hakaret ederlerdi. Rötuş öğretmeleri için rica ederdim. Onlar, is'afı bence imkânsız olan bir sürü ye ileri e di tabii öğrene- 4 Yazan : Nıyazi Acun 4? Artist Vahit Kutanl «Elli lira verirsen bi- raz rötuş gösteririz » Halbuki, benim haf. tada aldığım bir buçuk altın lira idi. Bu kazançla elli lira biriktirmek im- u Mütarekeden sonra Waymberg, Alman san'- atkârlar getirtti. Alman- atkâr olarak tanırdım. Almanlar ii fotoğ- rafçılığın n büyük bir san'at oldğunu öğren- dim ve kendimi tama- men bu) sanata vakfet- ım. Bugünkü muvaffakiyetimi bu Alman- lara medyunum. .* Bay Vahit yine resim çekmiye gitti. Sanatkârın işten arası yok ki benim ahret suallerime cevap yetiştirebilsinl!.. ş bankası muhasiblerine taş çıkar- tacak kadar kendini müessesenin hesap işlerine vermiş olan ve müşterilerini daima güler yüzle, ve: — Buyurunuzl.. sözüyle karşılayan müessese sahibi gözlüklü Bay Koro, fotoğrafçılığının mazisini kısaca anla- tiyordu : y — Balkan harbini müteakip doğdu- ğum ve büyüdüğüm şehir, maalesef düşmanlar elinde kaldı, Arkası 24 ünncü sayfada | 5