EM. Belki di adiseleri kiss ey değil- ih birşey suallere lgnizi ve a edece le başını zi daima ie vakit ahit olu bu yüzü eri far- rınızdan ir defa çehresi ıdı : ı bir si- yle ya: Birçok mdi ye- iz erken aydı, çin mü- rafesö- ti kaç — Beni yanlış anlamayınız.. Sora- çcağım sualler belki sizi iz'aç eder, fa- kat size yardım etmem için muhakkak bütün bunları bilmekliğim lâzımdır. Leylâ, birân düşündükten sonra bir- denbire yerinden fırladı. Ve yüzü ölü gibi sarararak dedi ki: — Şimdi iyice minin Profesör, evet, şimdi bu yabancı yüzün n kime ait olduğunu biliyorum.. Şimdiye kadar nasıl bunun farkına varamadığıma hay- ret ediyorum. Profesör, sükünetle; dedi. 2 — Pekâlâ o halde anlatınız I bakayım bu kimdir? i İ — Bu zat, evimize girip | ş ben atla gezmeğe giderken oda evimizin önünde durur, beni beklerdi. Ve gitgide er" tık pencerelerimin önünden ayrılmaz olmuştu. . ların bir balosunda onu bana takdim etmişlerdi.. İsmi de Mithattı... Evet, Mithat Safa... Ehemmiyeti ve şöhreti olmı- yan birressamdı.. O gece ona elimi bile uzatmadım ve yü- züne bile bakmadım. Birkaç Ressam- ? abah ben atla gezmeğe giderken oda beni beklerdi. . | izin önünde KER defa benimle konuşmak istedi. Fakat içi izini kaybettim, ne olduğunu bilmiyo- um. Kısa bir sükütdan sonra Profesör devam etti. — Onun sevgisine mukabele etmeği birân için bile olsun hatırınızdan ge- çirmediniz miydi? ayır, bir saniye bile bunu dü- şünmedim. un mevkii benimkine hiçbir surette uym Leylâ biraz durakladı ve yüzü kı- zardı... — Yalnız, itiraf ederimki bu yüz benim üzerimde bir tesir bırakmıştı... Bu zayıf, kemikli ve soluk çehre fana- Gözlerinde eni ordu. vardı. Adeta ben, bu bakıştan ürkü- yordum.. — Ve siz bu adamla evlenmeği dü- My şimdi iddia ediyorsunuz? Hayır, bu düşünce benden çok uzaktı, Profesör, düşünceli düşünceli alnını buruşturdu, ve odanın içerisinde birkaç defa gidip geldi : — Fakat bayan Leylâ, herşeye rağ- n siz bu adamı seviyordunuz. Bunu Ml e dolayı bana gücenme- yiniz. ketmeğe çalıştığınız o sevgi ve arzu, edi şenelerden- beri yaşamış.. ve daha büyük bir kuvvet kazanarak bir vizyon halinde yine mey- dana çıkmıştır. Ve maatteessüf sizi şimdi rahat bırakmıyor... Leylâ başını iğdi, Refik sandalya- sında artık durunamıyordu, Profesöre dönerek: — Şimdi bize ne yapmamızı tavsiye e Profesör ?. dedi. memeğe, e hayali unut — Düşün mağa işl Seyahat edecek- siniz. Şimdi hastalığınızın sebebini an- ladığınız için, biraz ira azimle bunu yenmeğe EO olacaksınız!.. Yaz geçmiş, bali gelmişti. Re- fiğin işleri yolunda değildi. Fakat ka- rısına büyük bir en ile bağlı olan bu ı adam, onun ruhi vaziyetini e çin, en nn fedakâr: 1 da alıyo b a vezir rmek, hit ve ime "arklaryl Leylânın sil neş'esini iade istiyordu. bie böyle bir ai hazir lığı ile meşgul iken, hiç beklenmedik bir hâdise, al larını altüst etti. Leylâ, bir gün çarşıya inmiş, alış ve- rişini yapmış, tamam Galat çeceği bir ânda, Karaiayeğ bir kadın anh onu bir elektrik cereyanı gibi sars- maıştı. Leylâ, sapsarı bir çehre — Mithat, Mithat Safal iye hayr mıştı. Aynı dakikada ılık birrü Wi dar hafif m LE bir seda a cevap vermiş Siz ein Leylâ değil misiniz? İhtiyar bir kadın, Leylânın önünde duruyordu: — Sizi resimlerinizden tanıdım ba- yan. Eğe: adresinizi bilmiş olsaydım, çoktanberi ziyaretinize eliriimiz işte ancak şimdi bizi tesadüf birleştirdi ! Ve nihayet şahsınıza ait olan bir m€ tubu da artık size verebilirim! dedi: ( Arkası 20 inci sayfada) 9