run değil. v lar sana Eleri yak, ? tli, kolları i derecede , ve Mi. sarmış il; tekrar lan tekrar utmalisin, ka elele onun Dnüs Molya he- geleceğine rer, şimdi nilen şeyi a amil,. in bulmu etile sarıl ki, Mihail eleri daha uştu. k şehirden r silâh ar- cırmızı du- lacak vakit aptal olar eri nasılse, ki hali bu. line giz es in Sikasma / tu, etmezlerdi, ıç oldukları bir arabaı | zaman İŞ ibire onun biliyoruz ki, re bize lığını hisse e boğazını ti derdi. Bap: dondurarak gönderik Mihsilin de bazan onlar gibi yapip köye avdet etmeyi düşündüğü olurdu. Bu avdet, azıcık acı ve birazda topa kalmağa değerdi. Fakat o, henüz daha bunun vakti gelmediğine hükmediyordu. du, fakat bundansonra, bahsus kışlanın avlusundaki toprakların bile sıcak ve münbit bir koku neşrettikleri şu ilkba- har e köyüne ne kadar hasret çekiyor. Fakat “Mihail, şehirden; o, bütün gece hayat kaynıyan ve uğultusu yukarıya, kışlanın duvarlarına çarpan büyük he- “şebre gittikleri zaman Mihail, parlak üniformalı zabit» lerinin korkusundan etrafına bile bak: mağa cesaret edememişti. Sonraları et- rafında bir fırıldak gibi dönen bu ser- semletici hayata alışmağa başladı, yol yol parlayan cilâlı arabalar, tüyleri yağlan- mış gibi parlak beygirleri görüyordu. Seyislerden bazıları İvan Petroviçten, o, düşürdüğü birşeyi eğilip alamıya- cak kadar şişman olduğundan, çocukların eğlendikleri köydeki hancıdan, şişman idiler, Çok kere bu arabaların tekerleri de yoktu. Alacalı üniformalı adamlar tara- fından faşınıyordu. Bir defasında Mi- hail Stefanoviç böyle kapalı bir arabaya birgöz atmağa muvaffak olmuştu; fakat derhal bir ıstavroz çıkardı, çünkü gör- düğü kadın öyle güzeldi ki, aklına he- men Meryem Ana gelmişti, Bütün bu gördüğü şeyler Mihailin hoşuna gidiyor ve hepsinin kendisinin olmasını istiyordu. çocukça arzusu nun imkânsızlığı karşısında birdenbire yüne hasret çekmeğe başladı. Şimdi o, Malyanın sözünü dinlemeyip ayaklar rının parmaklarını donduramadığına piş” man oluyordu. Fakat artık vakit geç mişti, Güneşin kızgın harareti damları yalıyor ve ıhlamur çiçekleri açılıyordu. O, şimdi evdekilerin ekinleri biçme öe başladıklarını.. ve buzlu havalarda ır. maktaki balıkların sudan fırlayıp tekrar dalarak kaçıştıklarını görür gibi oluyor- .« Ah memleketi... Tam bu sıralarda Mihail Stafavanos viçin alayına Çariçenin saray muhafız- lığı verilmişti. Bunun için her cihet- ten kendilerine itimat olunacak asker- ler seçilmişti. Bunların arasında Mihail de vardı, çünkü o, bem gösterişli ve hem de ketum idi. Diğerleri onlara ha» set ediyorlardı. Fakat Mihail için hep- si birdi. O, şimdi herşeye karşı lâka- yıddı. Çünkü köyün yolunu unutuver mişti. Şehrin hayatı gözünün önünden bir rüya gibi geçiyordu. Çeviren: Mazmı Atasoy Mihail, diğer askerlerin saray kadın ları hakkındaki dedikodularına, onların nasıl yaltaklanarak ve kırılarak nöbetçi askerlerin yanından bir kedi gibi süzü- lüp geçtiklerine dair söyledikleri sözlere kulak asmıyordu. Köyünün hatıraları onun ruhunu öyle sarmıştı ki, hiçbir şeyin farkında olmuyordu. Gerçi çektiği hasreti biraz yener gibi olmuştu. Fakat bü ruhi mücadele onu öyle yormuştu ki serbest kaldığı zamanlarını, bir hasta hayvan gibi hep uyku ile geçiriyordu. O, şimdi saray muhafızı olmuştu, sarayın debdebesine alıştıktan sonra günleri gene eskisi gibi geçmeğe baş- ladı. Bazan kibar saray kadınları, yel- pozeleri eri sallıyarak konuşa konuşa onun en geçiyorlardı. Mihaile, bu ki e güzel görünüyor ve hepsine selim duruyordu. (Günün birinde onun yanına bir kas dın yaklaşarak önünde durdu ve: «Adın ne» diye sordu. — Mihail e haşmetmaap emrinize âmadey cevap üzerine derhal uzaklaşan kadının güldüğünü farkeder gibi oldu, Kadın tekrar gelmediği için Mihail de onü unutmuştu. Bir hafta sonra çavuşu — Mihail Stefanoviç, eş gece sara” yın içinde nöbet bekliyeceksin; dikkat et, köpoğlu senden memnun olsunlar! dedi. Bunları söylerken sırıtıyordu. Mi- hail, bu ya bir türlü mana vere” erilen bu emre de taaccüp ediyordu. Günkü bu gece kendisinin izin gecesi idi. Arkadaşlarından bazıları her zaman olduğu gibi gene onunla kaba kaba alay ediyorlar, ve saray kadınlarından birinin ayı kızartması yemeğini arzu ettiğini söylüyorlardı. Mihailin en iyi arkadaş» larından Vasili de, bundan önce iç saray» da nöbet bekleyen arkadaşlarından ba “ mılarının galiba orada başlarından geçen şeyleri hariçde ifşa etmemeleri için ebe- diyen gaiplere karıştıklarını söylüyordu. Mihail, ona da tamamile inanmıyor ve lâtife ettiğine hükmediyorbu. Mihail, yalnız kaldığı zaman bu söy“ lenen sözleri yavaş yavaş zihninden ges çirmeğe başladı ve birdenbire parktaki kadın hatırına geldi. Belkide arkadaş larının söylediği kadın bu idi. Böyle bir kadın için ölmek fena birşey de- gildi. Fakat onun, kendisi gibi birisini seveceğini hiç ümit etmiyordu. Mihail Stefanoviç, önce gündüzün nöbet beklediği uzun dehlizde nöbet beklemeğe başladı. Bu dehliz ona ucu bucağı olmıyan nihayetsiz bir yer gibi gözüküyordu. Biribirinin yanına sıralar mış aynalardan birine akseden hayali, diğer aynalara da aksederek uzanıp gi- diyordu. Mihail, bunlara pek dikkat etmiyordu. O şimdi pencerenin arkasın» dan duvarın tamam üzerinden doğan tostoparlak kırmızı renkli ayı görmüştü, o, buna taaccüp ediyordu. Köydeki ay hep ırmağın üzerinden doğardı. Burada ise karşıki kubbenin üzerinden doğu yordu. pi Mihail Stefaneviçin gözleri kapan- mıya başladı. & kendisine yağmurlu günlerdeki ır. uyu gibi e ılık bir cis- nünde, parktaki o kadın duruyordu, o şimdi Mihaile barkulüde güzel görü- nüyordu. Mihail şaşkın şaşkın kekeliyerek : — Affınızı dilerim, haşmetmeapl... dedi. ülü üyordu, evet, hemde kıs kıs gülüyordu. Öyleki “Ayı, büsbütün alıklaş Biziz sonra kiz: — Pek iyi benim ia Anna Pet. rovna, bi takibe tl. ibail yürüdü, o, mi sanki gizli bir kuvvetin sevkiyle Yereli ediyordu, nöbetini terketmeği bir lâhza bile düşünmedi. Birçok koridorlardan geçtiler, Mihail geçtikleri yerlerin farkında değildi. O, yalnız, büyük dini bayramlarda Meryem Anaya yakılan anber kokusundan başka birşey hissetmiyordu. Önünde giden kadın öyle hızlı gidiyorduki o, ancak yetişebiliyordu. Bundan başka onun ayak sesleri işitilmiyecek kadar hafif olduğu halde kendisininkiler bir ni gibi ses çıkartıyordu. En nih bir kapı açtı ve Mibaili hafif ie il tüşle ileri itti, kendisi içeri girmedi. Mihail SL şimdi bir kadının ranlık olduğumdan İlk BL bişeyin farkında olmadı, onun için şüpheli zamanli n doğru Hereke a şeyi yaptı: Selâm Şaziye aldı ve taş gibi olduğu yerde aldı. Oda oldukça loştu. Mihailin karşı» sında asılı büyük bir ayna vardı. Fakat o, bunun farkında değildi. Çünkü içinde kendisini görmemişti. Yalnız büyük kos- koca bir kaya gibidört sütunlu ve dört < tarafında üstüste yığılmış «birçok yas- tıklar bulunan bir yatak £ Mihail, limbaya benzer | birşey mi : (Arkası 21 inci sayfadada) 13 — e amam