1. oz Üç yıl oldu Bülendden ayrılalı. Ân- nemin ölümü, benim hastalığım ve te- davim, sonra uzun yolculuklarla geçen üç yıl.. emleketin birçok yerlerini gördük. Buzlu pınarlarında serinledik. Çamlı ya- maçlarında, ışıklı gecelerinde dinlendik. Örgülü saçlı köy kızlarını, parmağı kı: nalı genç gelinleri, çıplak ayaklı ço- cukları ve elleri nasırlaşmış köy ağa- larını tanıdık. Uğradığımız yerlerde, kü- çücük bir iyilik yaptığımız zamanlarda mes'ut olduğumuzu görerek, avunduk. Taze yayık ayranı, katıksız süt, te- reyağ, çam havası, içtikçe iştah arttı- ran buz gibi kaynak suyu, yıldızlı kır geceleri bana yeniden sıhhatimi kazan dırdı, Acıyı hazmetmenin, büyük bir yasla yere yıkılmamanın en büyük şartı muhakkak ki sağlam olmak Babamın şoförü ile evlendiği için, son yolculuğa bizimle çıkamıyan Ner- min, Antalyadan geldiğimiz zaman be- ni o kadar değişmiş, toplanmış, renk- lenmiş gördü ki.. sevincinden âdeta ço- cuğa döndü. İkimiz de şendik. Evin eski durgun yaşayışına büyük bir değişiklik gelmişti. Artık herkes bir köşeye çekilip derdini büsbütün büyüterek yeisderyasında yüzmiyor. Evimizde tabii insanların ya- şayışı.. herkes benim kadar sevindirilmiş vaziyette. Hem soyunuyor, hem Ner- minle şakalaşıyordum. Nerminin saadet- ten pırıl pırıl yanan yüzü, öyle güzel gö- rünüyor ki.. içimden; “kadın sevdiği ve sevildiğine inandığı zaman güzelleşiyor; bu muhakkak!., dedim. Nermin, birden iki ay önce adıma gelen mektubu ha- tırlıyarak, odadan çıktı, Birden heye- canlandım, Kimse ile mektuplaşmıyor- dum. Bu mektup kimden gelebilirdi? Şaşkın şaşkın uzatılan mektuba elimi sürdüğüm zaman, titremeğe başladım. O kadar değişmiştim ki sararan yüzüm Nermini korkuttu Bu mektubu açmalı mı? Biribirimize seslenmemek.. ve bir JVo.12 daha biribirimize baş çevirmemek kara- riyle ayrılmamış mı idik? Ona tekrar yazmak kuvvetini veren nedir? Yıllardan sonra yazmak için ne var, ne oldu? Ben ki, artık ondan gelecek herhangi bir şeye hakkım olmadığını kabul etmiş ve bu kararla yıllarca acı çekmiş bir insanım. İçimde uyutmıya çalıştığım derdimi küllemek için, gençlik haklarımı ayak altına aldığım bu ateşi karıştırmıya hak- kım var mi? Niçin yazdı, benden ne istiyor, ne istiyebilir? Biz ein için ölmüş iki insandan başka neyiz? ektubu ME komodinin üs- tüne fırlattım — Banyo mir Çiğdem — Geliyorum Nermin. — Nasıl Antalyayı sevdin mi, bensiz gezinti içine sindi mi?,. Antalya, gazete- lerde, mecmualarda okuduğumuz gibi miyiz güneşli, suyu bol bir yer mi? um Nermin. Ağzımı ağasak halde değilim. Antalya, düşün- düğümüz ve okuduğumuzdan çok daha ze > bana yardım et. nekadar kaldım, nasıl gi: indim im değilim. Bastığım yeri görmiyor, gözlerimi dikildiği köşeden zer alıyordum. Çayı odamda içeceğimi söyliyerek tekrar yu” karı fırladım. Bulmuıya başladığımı san- dığım gönül sükütu dağılmış, içimde örtülen hatıralar hep birden ayaklan- mışlardı. Bir mektupta, sie kâğıt parçasında nedir bu u kuvvet nedir ki a azçok genliği ve ruh dinlenmesini kazanmı bir insanın varlığını altüst ediyor? Ellerim zarfı ateşe atmak i 2 kıvra- nirken, içimde susturamadığım bir ses: AM a en Tİ Kö MAŞA “Aç, oku, kendini böyle üzmeğe haklı değilsin,, diye çırpınıyor. bim göğsümün içinde dövünü- yor. Büyük in acı, istekle isteksizliğin çarpışmasından doğan büyük bir heye- canla zarfı yırtıyorum “Çiğdem, sana geldim Verdiğin büyük kararı değiştirmek için aradan yıllar.. ve yılların arasına gö- mülen hadiseler geldi geçti. Henüz yal- niz olduğunu “kalbini bilmiyorum:; ha- yatına bir başkasının karışmadığını bil- diğim için sana yazıyorum. Başıma yığı- lan büyük hayat acılarından silkindik- ten sonra değil.. Her zaman hayatını araştırdım; ve seni adım adım aradım. Sensiz geçen yılları hatıralarına bağ” layarak aşabildim Çiğdem. Senden uzak geçen üç yılı birkaç yaprağa dökerek tam manasile anlata- bilecek miyim bilmem? İçimde büyük bir ürkeklik var. Her- şeyden çok kalbindeki yerimin örtül- müş olmasından korkuyorum. Beni, iki elini de büyük bir heyecanla sana uza- tabilecek hale getiren yıllar, acaba bu elleri boş çevirecek değişikliği yapmadı mı sende?!,, Başım ölme başladı Bülendin hayatında ler oldu, bana ellerini uzatmak için ne gibi değişik- likler yaptı? Gözlerim, onun karışık çizgileri andıran perişan satırlarında koşuyor : “Sana niçin seslendiğimi, ve senden ne istediğimi söylemeden önce, kısaca bu üç yılda olup biteni anlatmk lâzım. Bu öyle güç birşey ki.. Çünkü hep acı, hep ölüm ve talisizlik dolu hatıralar bunlar... Seni her zaman aelarımla hırpala- dım. Son bir defa daha beni dinliye- cek misin bilmem Çiğdem? Senden ayrıldığım zaman yaşama kuvvetim bitmiş, hayata ait bütün is teklerim sönüp gitmişti. Herseye lânet ediyordum. İçimde kırmak, parçalamak; önüme gelen şeyi değil, dünyayı yık- Kö mü; Teh