rum, binsenalâzalik, bu zekâtı vermek için, seni, en münasip buldum! diyor; v koynundan on dört altını çıkarıp Kadır DUNYA ve AHRET HESAPLARI ki | " z . e Ese, ğa başladığını sezmekte de gecikmiyor. ya uzatıyor. Bu umulmadık cömertçe teklif karşısında (şaşırmaktarı kendini pim alamıyan Kadı, liraları as mak istiyor. O zaman, Hoca! Dur, senin bana on iki altın bor Y alıp cebine at. cun vok mıydı? B Ye ve işin çatallaşmas — Borcunu, paran okluğu zaman Şimdi, on dört liran var, Di — Başı 3 üncü sayfada — verecektin. Ön ikisini, ver, “zekât, 1 hesap ediyor. mesi İâzimgelen uu hesa hocanın “ilim ve p işinde de hüner ,,inin imdada yetiştiği muhak- kaktır. Hoca, karakaplı kitaba, kim bi» lir ne külâhlar giydirmiştir. Sesinin hafif titreyişinden arkada» şımin içinden güldüğünü seziyordum. ilen yanaşmalarından birine ba- Şırdığını duyduk: — Mustafa bel At şu sigarayı ağ- zından Allahını seversen... genzine du- man kaçacak, öktüreceksin, elindeki sak» sı düşecek... Arkadaşım gözlerini yummuştu : yi Bahç ÇivaD, cigaraya alışkın değil kal herkesi de kendisi gibi sanıyor. Sanatkârlar Arasında — Başı 5 inci sayfada — ahsilim vardı. Memur olmak bura- larda imkânsızdı. Esasen memuriyete havesim yoktu. Hay temin için en fazla sevdi- ğim fotoğrafçılık san in ME Di : ra tutuyor. Seni, Yorgun bir gülümsemeden sonra: — Evet, dedi. Hoca, gayet ince he- saplardan sonra, vereceği zekât mikta- rının tam on dört altın olduğunu an: iyor. Zekâtı vermek için de Jâyıkını bulmak lâzımdır. Birden kahkaha ile güldü: — Hoca, Jâyıkını bulmuş çoktan! Başını tekrar yastıklara dayamıştı — Zekât için ayırdığı on dört İira- yı koynuna koyan Hoca, doğruca Kadı efendinin evine yollanıyor; iki kafadar, karşı karşıya oturuyorlar. Hoca, Kadıya: -- Bu seneki zekâlım, on dört Ji- en « görüyö- kimisini aşağı a, kimisini kimisini de keiki salona aldılar. san burada oturdukça nelere şa- hit olay or. Bir şişman bayan geldi. Fotoğraf çekrmeden evvel şartlar koş — Beni bir kere zayıf alak ali sınız ve tapk Marta Egerte air siniz. Ben zayıf çıkmam için sabah valtısı bile etmedim; dedi. Demek ki bir sabah kahvaltısı etme: arı, gençleri n bep sinema artistleri gibi ve daha buna mümasil salar « Birçokları Tabi- atın kendinizden esirgediği güzellik- işte, Yol, diyemezsin. borcunu öde bakalım | Kadı da hoşafın yağı kesiliyor ama, kısa günün kârı iki altına razı olmaktan başka ças ve on iki lis diyor. re kalmadığını da anlıyor, rayı hocaya geri veriyor . GArkadaşım, sessiz bir gülüşle, du: manlar arkasında büsbütün kaybolmuş Adalara bakıyordu — İki tarsf ta ödeşti, gördünüz mü? Kadı ile Hoca ikisi de biribirine denk ama, bence, bu işte, Hoca daha baskın çıkmıştır. Çünkü Hoca, hem Allaha olan bor cunu ödedi, hem de dünya hesapların» daki açığını kapadıl en Yaradılanl; ml tashihini hep sanatkârın hünerinden.. mucizeler yaratacak objektifinden bekliyorlar!.. Zavallı sanatkârlar!.. Bu ilâhi kudreti acaba fen size verebiliyor m pılmaş olan, ii adi bir kölet gibi Tünsi maydanı iZ No.lu Mağaramızı e ediniz vay? gü No.lu tarifamiri isteyiniz. emar Mu uayyen “bir mühlet muteber olmak üzere, rek | (e: epi v içilerimizin eye lâm için her türlü rozet siparişlerini; İsi ve mesailerile onu Türkiyenin birinci bir müessesesi hali etirmek > hiçbir yer ay mi Ke | 1000 TANESİ | Ji, hi .. | 90 TÜRK LİRASI ii 1 EA Lİ MT DE ETT / ! di Fotoğrafhanenin kapısı önünde ote- | fiyat ile kabul ederiz | biler durdu. H : z i im i ni vs ben n deme rk ümit İçe bk pir gümrük masrafı dahildir. Teslimat 5 gi. riye bir gelin geldi. Gelinin a . | İİ çabuk yapılır m N di b mu imiş nedir, hemen a iğ | ) Zigoma | ie iğ an “beşer, iş ein fasılayla dim İ İŞ LA eee. Valta han No. 9 İ Bİ. “ üç : eyi ha gelmez mi|.. | İstanbul 3 mi di v önel bir telaş baş gös- — di el sebebini kasadaki matmazele sor- YARIM AY BİLMECE KUPONU No. 59