— Babalar sevilmez mi hiç ? Annem öyle söyler Nİ çok seversin ? — İkinizi de baba. — Sana ikisinden birini seç, ya an- nenden, ya babandan geç deseler ne yaparsın Ayşe ocuk derin derin düşündü: — İkinizden de geçemem EE Şimdiye kadar kucağıma alıp ne bir kerre bile dikkatle im Ayşe, yaşından daha olgun görünüyor- du. Kızımla anlaşmağa karar verdiğim bir dakikada, karşıdan koşa koşa bir işçi geldi. Soluğu kesilerek söyleniyor- “Ev yanıyor!,, Ayşeyi alama bırakarak bütün hı- zımla koşmağa başladım. Yangın sözü beni çok ürkütmüştü. Çünkü yerinden kıpırdayamıyan annemin hali, birden kafamda çaktı. Eve vardığım zaman ça- tı çökmüştü. Köylüler telâşla koşuyor. lar, evdeki işçiler çırpınıyorlardı: erde insan var Hep birden söyleniyorlardı. Birden annemle Zehranın içeride kaldıklarının farkına vardık. Evi dört yandan saran alevlere daldım. Zehra, merdivenin alt basamağında saçını başını yoluyor: Ri en Çatır çatır yan- dı anne diye A Gözleri büyümüş; elleri, yüzü, el- bisesi yer yer yanmıştı. Beni görünce büsbütün bağırmağa başladı. Şimdiye kadar soluk rengi ve sessiz hali ile gölge kadar silik görünen Zehra, yaralı bir hayvan gibi haykırıyor, üstünü ba. şını paralıyordu. Kollarıma alarak gözlerimizi yakan, .genzimizi tıkayan dumandan ve hizla ilerliyen alevlerden kurtardım onu. Zehra korku ile kendinden geçmişti. Baygınlığı ve ateşli hastalığı uzun sürdü. Yangının nasıl çıktığını, annemi kurtarmak için nasıl kendisini ateşe at. tığını sayıklamalarından öğrendik. Ni- hayet bir gece: — Ayşeme iyi bakın. Ağlatmayın onu, boynu bükük e ağlatma, yın, diye yumdu gözlerini Ölümü başında Tabtha kadar kal. dım. Beyaz örtüler altında yatan bu in- ce genç kadın vücudu, bana yaptığım haksızlıkları ne acı bir dille söyliyor. du bilsen Çiğdem Titreye eye yanan mum ışıkları içinde örtülmeyen gözleri ve şikâyet eder gibi aralık kalan dudaklarıyla u- yuyan bu genç ölü... Ömründe belki bir dakika bile tam mânasile mes'ut ol- mamıştı. Çocuk yaşta hayatına katıldı. ğı erkek ona soğuktan, alâkasızlık ve sevgisizlikten başha ne göstermiş, ne rmişti? 16 * küçük kadın.. Yıllarca gün annemi bakan ve ni- hayet onu kurtarmak için kendi canını ateşe atan zavallı, büyük Zehra... Gö” zümde erişilmez yüksekliklere doğru kanadlanıyor, yaşadığı kadar bir ân ver- mediği büyük bir sevgi ve saygıyı içim. de yaratıyordu. Sabaha kadar ben beklediğim bu genç ölü; arkasında çok sevdiği, öpüp okşamağa bile kıyamadığı küçük kızı- nı bıraktığı için, böyle açık gözlerle bu dünyadan göçmüştü. Ona yapılacak en büyük, ilk ve son iyilik, Ayşeyi mesut etmekti Omuzlarından aşağıya doğru sarkan yanık saç örgülerine ellerimi sürdüm. Zaten yıllardır dünyasını görmeyen, ya- şamaktan tat almadığını her dakika söyliyen annem için ölüm bir kurtu” uştu. Zavallı Zehra, annemle, babamın sev- gilerini, hatıralarını başında toplıyan ona yürekten kopan en temiz ve en içli sözlerimi öldükten sonra mı söyliyecektim? İşte Zehra böyle öldü Çiğdem. Onu toprağa bıraktıktan sonra mezarı ba. şında Ayşeyi mesut edeceğime ând iç- tim. Zehrayı, annemi kurtarmak için kendine kıyan köy kızını, yanan evimi- zin henuz soğumıyan külleri arasına gömdük. Üç aydır e gün Ayşeile beraber bu taze mezara çiçek taşıyoruz. Onun sev- diği kır çiçeklerini e üstüne bırakdıktan sonra Ayşe: “ Anneciğim rahat rahat uyu emi, babam beni çok seviyor artık,, diyor. Kızımın sesi gözlerime yaş düşürü- yor. Onu içlendirmemek için gönlüme gömülen acıları dişa vurmamağa çalışı- yorum. İşte sevgili Çiğdem. Sana herşeyi yazdım. Ben de Ayşe kadar düşünül. meğe, teselliye muhtacım. Hayatta tu- tunacak tek dalım - her zaman olduğu gibi - sensin. Büyük bir ümitsizlikle yaz- dığım bu mektubu gönderdikten sonra, her gün köy çeşmesinin başında Ayşe ile beraber karşılık bekliyeceğim. Yolliyacağın birkaç satır belki de, bize yeniden bir yaşama haberide ve- recektir. Aziz Çiğdem.. #*. Yer yer gözyaşları ile ıslattığım mek- tup bitince, babamın yanına koştum. Gözyaşları içinde boynuna sarılarak ütreye; titreye; Bülendin mektubunu ona uzattım. Yıllarca önce bir gece babam, bana uzun bir mektup okutmuş, bu mektup: la hayatımız baştan başa değişmişti. Şimdi bende bir türlü açmağa cesaret edemediğim, zaten açmakla da bir ka- zancı olmıyacağın kuvvetle bildiğim bu büyük sırrımı babama veriyordum. O, sararmış yüzü ve ıslanmış gözle- rile satırları aşarken, kafamda binbir plânı şekillendirmeğe çalışıyordum: — Bir yıldırım çekeyim Bülende, Seyahatta olduğum için cevabımın ge- ! cikdiğini Bülend şimdi öğrenmeli.. — Acaba hemen Bülendi çağırma- lom? Bütün bunları yeter görmüyor, ol- duğum yerde eziliyordum. Nihayet en kestirme yolun ona koş-. | mak olduğunu karara almıştım ki, ba- bam gözlerini yüzüme kaldırdı: — Bülend, kalbindeki yerinden kork makta haklı mı Çiğdem? ; — Hayır baba. Onu bir gün bile w nutmadım. — Ayşeyi, Bülendin acı hatıralarını bile bile.. onun hayatına katılmağa kuv-' vetin var mı kızım ? Ona, bu acılardan sonra daha çok bağlandım baba, — Ayşeyi seveceğini, onu yadırg madan bağrına basacağım umuyor mir! sun cocuğum; iyi dü — Bülende yakın olan her bağ, be nim için kutsaldır baba. Ayşe, Bülend: den çok benim kızım olacak. — Öyleyse. Bu gece dinlen,. yarın yola ei Çiğdem gun e GEN kuvvetli gö j rüyorum ge Babam a kendini âla madı. Zihninde birşeyi ölçüp biçtikten! sonra; — Biraz senin için sarsıcı olur am ma Bandırma Balıkesir yolu ile gide riz. Bu takdirde bu akşam yola çıkıl bilir. Saat 20 de. Dünyanın en büyük müjdesini mış bir insan sevinci ile babamın & cağına atıldım. Hem ağlıyor, hem gi lâyor; yüzünü, boynunu durmadan ö püyordum — Sen dünyanın en iyi babasısın. Artık seni öyle çok seviyorum ki. Babam an Kiyak astalığında, Bülende ait duyuş ili me çocuğum. Senih & cın, öyle zamanlar oldu ki, benimkind üstün geldi bana.. seni çok düşünüyor dum. Annene söz verdiğim halde me sut edememekten ne kadar korkuyor dum. Bu Gy ben de senin kadar i sevinçliyim Çiğde — Baba, artık hayat bize de güle cek. Bizde biraz olsun yaşamanın mi nasını anlıyaca — Zaten bu li senin hakkınd he Bundan sonra annenin gi gibi; Saadetin saadetim olacak ! i Nermin, olm arasında Şaş" ndü. . gü Tai ğa “dg Bü Bi eş rw» g>